Türk insanı genel olarak, zekası, çevikliği ve aklıyla dünyaya mazhar olmuştur. Günümüzde az da olsa çağın gerisinde kalmış olabiliriz ancak bu durum, şanlı geçmişimizde çağ açıp çağ kapatan ve dünyaya bilim, sanat, mimari, tıp, savaş teknolojisi vb. anlamalarda ders veren nice necip insanlara sahip olduğumuz gerçeğini asla değiştirmeyecektir.
Bu günkü konumuz zeka ve zeki insanlar…
Zekasıyla ön plana çıkan, okuyan, üreten, risk alan, cesaretli; çocuklara, gençlere, yöneticilere, idarecilere ihtiyacımız var.
Okumayı, belli bir zeka seviyesine sahip olmayı, bilimi ve sanatı sakın ha yabana atmayın keza günümüzde dünyayı yöneten, geleceğimizi şekillendiren, çare üreten insanlar hep zekasıyla ve cesaretiyle ön plana çıkan insanlardır. Bkz: Bill Gates, Uğur Şahin, Steve Jobs…
24 Ocak 2020 tarihinde saatler 20.55’i gösterdiğinde Elazığ’da uzun yıllar kapanmayacak bir yara açılmıştı. Kimisi 3-5 dakikalık şok ile tekrardan sıcak yatağına dönerken kimisi hala 10 metrekarelik yazın fırın, kışın soğuk hava deposu olarak kullanılabilecek konteyner kentlerde yaşamını sürdürüyor.
Zaten depremle iş yapamaz hale gelen Elazığ esnafı -genelde- ülkemizi saran ekonomik sıkıntılarla boğuşur haldeyken bir de pandemi belası sarıverdi etrafımızı.
Devletimiz bütün bu yaraları sarma telaşı ile aylarca en üst düzeyden yöneticileri ile Elazığlı vatandaşların sırtını yaslayacağı bir dağ gibiydi adeta… Ee.. Tabi ki bir gün ayrılık vakti gelecekti ancak ne Elazığ halkı sırtını yaslayacağı dağdan edilmeliydi ne de gidecek üst düzey yöneticiler akıllarında soru işareti bırakmalıydı.
Eski Valimiz Çetin Oktay Kaldırım da süreci çok iyi yönetiyordu ancak bir değişikliğe gidildi. Sebebini ben de bilmiyorum.
Ben kendi yorumumu belirtiyorum ve kimseyi de kırmak asla istemiyorum öncelikle bunu belirtelim..
Eski Valimiz de süreci çok iyi yönetiyordu ancak demek ki değişiklik yapmak gerekliydi ki yapıldı ve asıl önemli olan yerine gelecek isimdi…
Bence Elazığ’ı ve Elazığlıları canı gönülden seven Sayın Bakanımız Süleyman Soylu da bu düşüncelere sahipti ki Elazığ’da zeki, çevik ve cesaretli bir yönetici bırakmak istedi.
O isim Elazığ Valimiz Erkaya Yırık idi.. Zaten üslubundan, tavırlarından, geçmiş birikiminden ve almış olduğu eğitimden hemen belli oluyor zeki bir insan olduğu. Ancak şu anda geldiğimiz durumda Elazığ’da ciddi anlamda bir belirsizlik söz konusu ve bu durumun sorumlusu olarak (genel bir düşünceyi ifade ediyorum) Elazığ’daki bazı kurumlar ve bu kurumların yöneticisi olarak görülüyor.
İşte Erkaya Yırık bu yüzden Elazığ Valisi oldu bence… Zekasıyla bu sürece yön verebilsin diye… Şimdiye kadar durum gayet de iyi aslında, vatandaşın gönlüne girmiş durumda ama hafif tatlı bir sertlik gerekiyor artık sanki…
Elazığ’da eksik olan bir şeyler var ve bunu sorgulamak da bizim boynumuzun borcu.
Her zaman dile getirdiğimiz gibi Elazığ’da yapılan milyarlarca TL’lik hizmet şu anda görüyoruz ki hezimete dönüşmek üzere. Her gün bir mahalleden vatandaşın, esnafın sitemlerini duyuyoruz.
Çok ince detaylar gerekiyor çok ince dokunuşlar…!
Zaten konteyner kentte kalan insanların yaşadığı psikolojiyi ayrıca detaylı olarak anlatacağım ama biz bunları sorgularken yöneticilerimiz de bu durumda kendilerini sorgulamak zorundadır.
Sürekli farklı bir kurumla ilgili gelemeyen bilgilerden, yapılmayan açıklamalardan kaynaklı sıkıntı yaşanıyor.
Yemin edebilirim ki sizin görüp görebileceğiniz en mütevazi şehirlerden biridir Elazığ ve en mütevazi insanlardır Elazığlılar…
O zaman bir öneri sunayım da yine efkar sarmadan bitirelim şu yazıyı… Ben diyorum ki keşke Elazığ Valisi Erkaya Yırık’ın da katılabileceği ve Elazığ’da süreçle ilgili kurumların yöneticilerinin tüm bilgileri içeren dokümanlarla eşlik edeceği, Elazığlı gazetecilerin vatandaşların talepleri ve beklentileriyle ilgili sorular soracağı bir televizyon programı düzenlense de soracağımız sorularla artık bu belirsizlik durumu ortadan kalksa…
Güzel olmaz mıydı?
