
İnsan beyni nasıl öğreniyor ve öğrenmede neyi seviyor?
Mustafa Yurttaş
Araştırmalar gösteriyor ki insan beyni zor olanı değil, basit olanı, işitsel olanı değil, daha çok görsel olanı, görsel olanı, ilginç olanı, bilgiyi sunanın değil, bilgiyi edinenin kendi kurgusu katarak, öğrenilen bilginin daha kalıcı olduğunu göstermektedir. Kısacası sol beyin ile öğrenilen bilgi, ezberlenen bilgi iken; sağ beyinle öğrenilen bilgi, bilgiyi yöneten yaşayarak etkileşimi gerçekleştirir. Bu durumda şunu gösteriyor:
- İnsanın, biyolojik yapısına baktığımızda her organ farklı yaratılmış ve her organa bir görev formatlanmıştır. Biz insanlar fabrika ayarlarımızdaki fiziksel ve zihinsel açıdan kendimizi tanımadan gerçek anlamda başarılı ve mutlu olamayız. İki ayağımız var, neden tek ayaklı değiliz? İki gözümüz var neden tek gözlü değiliz? İki elimiz var, neden tek elli değiliz? Çift beynimiz var, neden tek beyinli değiliz?.. Çünkü hayatı kolaylaştırmak, yaşamsal işlevselliği artırmak için fabrika ayarlarımız böyle tasarlanmıştır. Nasıl ki tek ayakla yürümek ve koşmak; tek elimizi kullanmak, tek gözle görmek; bu yaşamsal işlevsellerimizi zorlaştırıyorsa; öğrenmede, üretimde ve iletişimde beynin tek tarafını kullanmak da yaşamsal işlevselliğimizi zorlaştırır.
Ben de eğitim ve iş yaşamında gözlemediklerimi siz okuyucularla paylaşmak istedim. İnsan yapısına göre hareket edildiğinde kolay olan işleyiş ülkemde neden zorlaştırılıyor? Zorlaştırmak insanın eğitime, işleyişe, kendisine, yeteneklerine bakış tarzı olumsuz olmaktadır. Kolaylaştırıp insanımızın eğitime işlemeyişe kendisine yeteneklerine olumlu bakış tarzı kazanması durumu var iken neden zor olan tercih ediliyor? Ülkemden öğretmenden öğrenciye, ebeveynden çocuğa, işverenden çalışana, herkese başarılı ve mutlu olma potansiyel güç olarak biyolojik yapımızda mevcut olduğu halde neden içimizdeki mevcut potansiyele göre hareket etmiyoruz? Neden kolayı zorlaştırıyoruz? Misyonuyla bir farkındalık bilinci oluşturmak amacıyla her şey mükemmel olsun diye bir kaygı duyarak yazmadım. Çünkü kaygı duyan beyin değil rahat beyin öğrenir ve üretir. 15 yıldır eğitim ve araştırma hayatımda şunu gözlemledim. Bizim ülkemizde insanın biyolojik yapısı hakkında ülke olarak gereken bilgilere sahip olmadığımız için şartlara göre bakış açıları, daha çok söylemlere yani sol beynimizin algılarına göre bir eğitim kültürü, bir öğrenme kültürü, bir iletişim kültürü ve bir üretim kültürü edinmişiz. Yani hazır önümüze konulanın daha sağlıklı kendi biyolojik yapımıza göre daha rahat ve kendi potansiyellerimizi dâhil ederek öğrenme ve üretme değil ezberleme ya da vazgeçmeyi genelde tercih etmişiz.
Bu durumda ülke olarak bireysel ve toplumsal gelişmemize bize özgü üretimler ve gelişmeler eksik kalmıştır. Kuranda biz sizi mükemmel şekilde yarattık ve peygamberlere kolaylaştırın zorlaştırmayın metodu tavsiye edilmiştir. Ben de bu ülkenin bir vatandaşı olarak 15 yılı aşkındır eğitim ve araştırma hayatım içerisinde neden ülkemde eğitim, öğretim, iletişim ve üretim gelişmiş ülkelere göre daha zordur? Araştırmalarımda şu tespitler gözlemledim. Çünkü ülkemde insanın yapısı tanınmadan, insan biyolojik potansiyelleri bilinmeden, incelemeden insanı eğiten yönlendiren bir sol beyin ağırlıklı kültürümüz olduğu için sağ beyin ağırlıklı yaşayarak yaşatma ve öğretme sağ beyin ağırlıklı kültürümüz gelişmediğini gözlemledim. Sağ beyin ağırlıklı yaşayarak yaşatma, kültür bilincimiz gelişmediği için ülkemde eğitim, öğretim, iletişim, üretim, duygudaşlık, ortak duygu, ortak sinerji, ortak akıl, ortak gelecek oluşturup geliştirmeyi sağlıklı olarak gerçekleştirmekte zorluk çekmekteyiz. Bu durum eğitim, sosyal, siyasi, kültürel gibi temel alanları geliştirme zorluklar meydana gelmektedir. Çünkü sağ beyin yaşayarak gelişir. Sol beyin dinleyerek söylem yaşamaktan daha kolay olduğu için ülke olarak genelde sol beyin ağırlıklı kültür edindiğimiz için sağ beyinde potansiyelimizi geliştirip kültürü geliştirip hayatımızın bir parçası haline getirmemişiz.
Okuduğunuz bu yazımda daha çok doğal, manuel olan gündelik hayatımda edindiğim, edinerek öğrettiğim ve eğitim seminerlerimde uyguladığım bilgileri görselleri ve gözlemlerim sonucu oluşan tespitlerimi olduğu gibi paylaşıyorum. Çünkü yapılmış araştırmaların bilimsel sonuçlarında insan beyni manuel yani emek verdiği kendi yeteneklerini kattığı bilgiden istifade ediyor. Hazır olanı almış kendinden bir şey eklememişse o bilgi başkasına ait oluyor. Çünkü beynimiz rahat iken sağlıklı öğreniyor. Kendini kasan beyin öğrenmiyor. Bir insanın başarılı olmasında yüksek zekâ ve yetenek aranması ya da mükemmellik algısı bu ülkede yanlış oluşturulan bir algıdır. İnsanın doğal yapısına uygun doğru öğrettiğinizde doğru iletişim kurduğunuzda zaten sağlıklı sonuç alınmaktadır. Sağlıklı sonuç alınmıyorsa insana değil sisteme bakmak gerekir. İnsan beyni duyunca öğrenmiyor; uygulayınca öğreniyor. Ülkeme, ülkemin geleceğine ve ülkem insanına bir farkındalık ve katma değer katması dileklerimle….