Çevre Dostu Yenilenebilir Enerji…
Mustafa Tepe
Günümüzde artan enerji tüketimleri, oluşturduğu çevre kirliliği nedeniyle global ölçekte fosil yakıtlardan elde edilen enerji yerini yenilenebilir enerji kaynaklarına yönlendirmiştir. Avantajları sebebiyle yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı her geçen gün çeşitlenerek artmaktadır.
Yenilenebilir enerji kaynakları, doğada çoğunlukla herhangi bir üretim sürecine (prosesine) ihtiyaç duymadan temin edilebilen, fosil kaynaklı (kömür, petrol ve karbon türevi) olmayan, elektrik enerjisi üretilirken; CO emisyonu düşük olan, çevreye zararı ve etkisi geleneksel enerji kaynaklarına göre çok daha düşük olan, sürekli bir devinimle yenilenen ve kullanılmaya hazır olarak doğada var olan hidrolik, rüzgâr, güneş, jeotermal, biyokütle, biyogaz, dalga, akıntı enerjisi ve gel-git, hidrojen gibi enerji kaynaklarını ifade eder. Kısaca, yenilenebilir enerji, doğada var olan ve sürekli kendini yenileyen enerji kaynağı demektir. Hidroelektrik enerji, rüzgar enerjisi, güneş enerjisi, jeotermal enerji, biyokütle enerjisi, gel -git enerjisi gibi kaynaklar yenilenebilir ve bunları kullanmakla eksilmeyen enerji kaynaklarıdır.
Enerji kaynaklarımızı çeşitlendirmek ve kaynak temini konusunda mümkün olduğunca dışa bağımlılığımızı minimize etmek bakımından yenilenebilir enerji kaynaklarımızın kullanım oranlarının artırılması oldukça önemlidir.
Türkiye’de bulunan yenilenebilir enerji kaynakları ile çevresel etkileri şöyledir:
Güneş Enerjisi; Ülkemizde en çok kullanılan yenilenebilir enerji kaynaklarının başında güneş enerjisi gelir. Türkiye dört mevsimi yaşayan bir ülkedir ve yılın yaklaşık olarak 114 gününde yoğun olarak güneş ışınlarına maruz kalır. Güneş ışınlarının çoğunlukla dik açı ile gelmesi sayesinde bu kaynak kullanılarak enerji üretimi yüksek verimliliğe sahiptir. Yapılan araştırmalara göre günlük 7,5 saat ve yıllık 2.737 saat olmak üzere güneşlenme süresi mevcuttur. Türkiye’de 7 adet coğrafi bölge arasında güneş ışınlarına en çok maruz kalan bölge Güney Doğu Anadolu Bölgesi’dir. Bunun ardından Akdeniz Bölgesi ve Doğu Anadolu Bölgesi gelmektedir. Güneşlenme sürelerinin fazla olması sebebiyle özellikle ve güney ile batı kesimlere pek çok güneş enerjisi santrali kurulmuştur. Güneşten elde edilen elektrik enerjisi hem sanayide hem de seracılıkta kullanılır. Güneş enerjisinden en fazla elektrik üretilen ay Haziran iken en düşük seviyede elektrik elde edilen ay ise Aralık’tır.
Rüzgâr Enerjisi; Bu yenilenebilir enerji türü Türkiye’de güneş enerjisi gibi oldukça yaygın bir kullanım ağına sahiptir. Özellikle Marmara Bölgesi ile İç Anadolu Bölgesi’nde rüzgâr enerjisi santralleri sık olarak bulunur. Rüzgâr enerjisinden elektrik üretilebilmesi için denize yakın bulunan geniş düzlüklere ihtiyaç duyulur. Bu özellikteki alanlara kurulan pervaneler sayesinde elektrik enerjisi elde edilir. Türkiye doğu, batı, kuzey ve güney olmak üzere dört yönden de rüzgâr almaya açıktır. Bu sayede de yüksek bir potansiyele sahiptir. Rüzgârdan daha çok yararlanmak için kurulan santrallerin sayısı arttırılmalıdır.
Hidroelektrik Enerjisi; Güneş enerjisi gibi hidroelektrik enerjisi de Türkiye’de en çok kurulan yenilenebilir enerji santralleri arasında yer alır. Türkiye coğrafi yapısı gereği hem su kaynakları bakımından zengin hem de engebeli kara yapısına sahiptir. Yüksekten akan su sayesinde elektrik enerjisi üretilebilir. Türkiye’nin pek çok yerinde hidroelektrik santraller ve barajlar bulunur. Zengin su kaynakları ve akarsular sayesinde yoğun bir şekilde elektrik üretimi gerçekleştirilir. Ülkenin elektrik ihtiyacını karşılayan en büyük ikinci enerji kaynağı olarak hidroelektrik santraller kabul edilir. Hidroelektrik enerjisi üretilerek akan su değerlendirilir, üretim faaliyetleri desteklenir, istihdam artar ve enerji ithalatına ayrılan bütçe azalır.
Biyokütle Enerjisi; Bitkisel ve hayvansal atıkların dönüştürülmesi suretiyle elde edilen enerji çeşididir. Biyokütle enerjisi Türkiye’de daha az kullanılan bir yenilenebilir enerji türüdür. Doğal kaynaklardaki karbon ile azot dengesi kullanılarak biyodizel ve biyogaz gibi yakıtlar üretilir. Türkiye’de ayçiçeği dönüştürülerek biyodizel üretilir. Bu bitkiye ek olarak buğday, mısır ve gübrede kullanılır. Ayrıca çöplerin ve tarım gibi diğer atıkların yakılması suretiyle de biyokütle enerjisi üretilmektedir. Biyokütle enerjisi elde edilebilmesi için biyolojik ve kimyasal araştırma geliştirme çalışmalarının yürütülmesi gerekir. İlimizde, Elazığ Belediyesi Katı Atık Düzenli Depolama Tesisinde 400 ton/gün katı atıktan oluşan Biyokütleden 1.8 MW elektrik enerjisi üretilmektedir.
Jeotermal Enerji
Çok yönlü olarak kullanılabilen bir yenilenebilir enerji kaynağıdır. Yeraltından çıkan sıcak su ve buhar sayesinde enerji üretilir. Türkiye coğrafi konumunun bir sonucu olarak pek çok fay hattının ortasında yer almaktadır. Depremler ile hareket halinde olan fay hatlarından sızan sıcak su ve su buharı enerji üretiminde kullanılır. En çok Ege Bölgesi ile Marmara Bölgesi jeotermal kaynak yönünden zengindir. Bu bölgeler fay kırıkları sürekli olarak hareket eder. Devamlı olan sıcak su akıntıları sayesinde buharla çalışan araç gereçler, endüstriyel makineler kullanılır, sera alanları, işyerleri ve hanelerin ısınma ihtiyacı giderilir.
Neden Yenilenebilir Enerji?
• Ülkemiz sahip olduğu konumu sayesinde güneş ve rüzgâr enerjisi kullanımı açısından oldukça elverişlidir. Artan nüfusla birlikte tüketimi fazlalaşan enerji ihtiyacının, doğaya zarar vermeden, daha ekonomik bir şekilde karşılanmasını sağlar.
• Yenilenebilir Enerji Kaynakları ile enerji üretiminde dışa bağımlılık azalır.
• Yenilenebilir Enerji Kaynakları, enerji verimliliğinin artmasına yardımcı olur ve hava kirliliğinin azalmasını sağlar.
• Karbon emisyonunu azaltır ve çevre dostu bir enerji tüketimi sağlar.
• Diğer enerji sistemlerine göre yüksek teknoloji gerektirmediğinden kolayca kurulabilir sistemlerdir ve ömür boyu kullanım sağladığından uzun vadede oldukça ekonomik bir enerji çözümüdür.
• Yenilenebilir Enerji Kaynakları sayesinde ihtiyaç duyduğunuz ısı ve elektrik üretiminizi sağlayarak, faturalardan tasarruf edebilir; enerji fazlasını satarak kâra geçebilirsiniz.
• Hava kirliliğini, Su kirliliğini, Sera etkisini, azaltmaları,
• Toprak erozyonunun azalması ve flora ve faunanın korunması,
• İşletme maliyetlerinin az olması,
• Atıklarının yok edilme maliyetlerinin az olması,
• İş alanlarının (istihdam olanakları) fazla olması
• Ekolojik olmaları
• Toplumsal ve ekonomik gelişmeyi desteklemeleri
• Çekirdeksel (nükleer) silahların çoğalma riskini azaltmaları…