NATO liderler zirvesinin ilk gününü geride bırakırken özellikle masada Ukrayna-Rusya savaşının konuşulur olması özellikle Ukrayna'ya asgari 40 milyar avroluk (43,28 milyar dolar) askeri yardım finansmanı sağlama düşüncesi barış için atılan bir adım olarak değerlendirmiyorum. İşin daha garip tarafı NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Çin, Kuzey Kore ve İran'ın ise Rusya'ya destek vererek savaşı uzattığını söylemesi ise ayrı bir garip taraftı…
Bildirgede, Rusya’nın, “uluslararası hukukun bariz bir ihlali” olarak Ukrayna'daki savaşın tek sorumlusu olduğunu vurgulaması aklıma İsrail’in Gazze’ye yaptığı ihlali aklıma getirdi. Ey NATO artık İsrail’in yaptığı hukuk ihlalini de görün ha… Rusya Ukrayna için hukukun ihlali olarak görünüyorsa İsrail'in yaptığını neden böyle yorumlanmıyor?
Bildirgede diğer dikkatimi çeken konu ise “Çin Halk Cumhuriyeti'ne, Rusya'nın savaş çabalarına her türlü maddi ve siyasi desteği durdurması çağrısında bulunuyoruz” açıklamasıydı.
Ayrıca 1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesine de atıf yapılarak, Karadeniz’in özgürlüğünü korumaya yönelik çabalarına destek teyit edilmesi de yine dikkat çeken konulardan biridir.
Son olarak bildirgede bir sonraki zirvenin 2025 yılında Hollanda’da sonrası 2026’da Türkiye'de yapılması kararı ile noktalandı…
Takip ettiğim kadar ilk günün oturumunda barıştan ziyade savaşa destek gibi bir tablo sezinledim. Yani barış ile ilgili arabuluculuk veya ülkeler arası siyasi bir trafik söz konusu değildi. Oysaki şan ve şeref ile dolu ülkemiz garantörlüğe hazırdır. Umarım diğer oturumlarda ciddi manada konuşulan konu bu eksende olur! Aksi halde NATO liderlerin bu tavrı Çin, Kuzey Kore ve İran'ın Rusya'ya destek ile birlikte 3.Dünya Savaşının fitilini yakmış olmasınlar!
Hülasa, bu zirvenin ilk gününde savaşın uzlaştırıcı ve caydırıcı bir yanını göremedim. Aksine yapılan açıklamaları dünya barışı adına da olumlu bir sinyal vermemiştir. Merhum Neşet Ertaş’ın dizelerinde söylediği gibi; ‘Kendim ettim, kendim buldum’ velhasılıkelam…