Muhammed KURŞUN

Vatanın Çizgisi Sulu Boya ile Çizilmedi!

Muhammed KURŞUN

Hatalarımızı bir ders olarak kullanabileceğimiz her ne kadar doğru olsa da geçmişte yapılan hatalar yüzünden kendini affetmeyen birçok kişi vardır. Zaten iş böyle olunca hataları beraberinde yeni hatalar getirmektedir.

Devlet kimsenin tekelinde değildir hele hele yol geçen hanı hiç değildir. Ciddi bir duruşu ve ağır gölgesi vardır. Kimsenin sakız gibi çiğnemesine gerek yoktur buna seyirci kalanında diğerinden farkı yoktur.

Her daim ulu devletimizde yaşayan insanların kardeşçe ve ötekileştirmeden bir olunması gerekmektedir. Biz bunu sağlayamadığımız müddetçe bizi yok etmek isteyen dış mihrapların ekmeğine nasıl yağ sürdüğümüzün farkında değil miyiz?

Şimdi art niyetli kişilere bir hatırlatma yapmakta fayda görüyorum…

Türkiye'nin kara sınırlarının uzunluğu 2.875 km, adalar dahil sahil uzunluğu 8.333 kilometredir. Kara parçalarının toplam alanı 770.760 km², su alanlarının toplam alanı ise 9.820 km²'dir…

Ey akıl noksanı olan cahil kişiler; bu topraklar sulu boya ile alınmadı ki sen şimdi kuru boya ile karalama çalışıyorsun be ahmak…

15 Temmuz’u unutmuşsun demek ki; vatan sevdalıların nasılda gözünü kırmadan mücadele ettiğini ve bir unuttuğun noktada da 19 Mayıs 1919’da ki diriliş öykümüz…

Unutma ki; eline kalem almak, nargileden dumanı savurmak, ceketi omuza atmak, ayakkabının arkasına basmak…vs karakterlerle nereye gitmeyi planlıyorsun, ah ahhhh deli çocuk akıllan be…

Peki bu hatalar sizi hiç düşündürmüyor mu? Hiç mi insan ders çıkarmıyor kendinden? Bu dünyanın geçiciliğini unuttunuz da ya ahiret ve hesap gününü ne demeli?

Hülasa, size bir kıssa ile özetlemeye çalışacağım meseleyi ama o dar kafadan sözde uyanık beyincikten geçer mi orasını da bilmem artık!

Ataes  Sülemi iyi bir dokuma ustasıdır, işine itina gösterir ve özenle kumaşlarını dokurdu. Yine bir seferinde son derece dikkat ve itina göstererek bir top kumaş dokur.

Sonra satmak için pazara götürür, halka arz eder. Kumaştan çok iyi anlayan biri ondan müsaade ister ve bu kumaşta şu şu kusurlar var der.

Ata kumaşı alır yere oturur ve hüngür hüngür ağlamaya başlar. Adam kumaşın kusurunu söylediğine pişman olur. Ondan özür diler ve istediği bedeli ödeyerek o kumaşı atın alacağını söyler. Ata ona şöyle der:

-Ben senin söylediğin şeyden dolayı ağlamıyorum, ben dokumacılık sanatını icra eden biriyim. Bu kumaşın mükemmel ve kusursuz olması için elimden gelen bütün gayreti göstermiştim. Fakat kusur ve eksikliklerin farkında olan birine arz edilince, benim farkında olmadığım kusurları ortaya çıktı.

Hallerimiz yarın Cenabı Hakka arz edilince acaba bizim halimiz ne olacak. O zaman bizim şuan farkına varamadığımız nice kusurlar ve noksanlar ortaya çıkmayacak mıydı. İşte ben asıl bunun için ağlıyorum.

Yazarın Diğer Yazıları