Muhammed KURŞUN

'Korkarak Yaşıyorsan Sadece Hayatı Seyredersin'

Muhammed KURŞUN

Hükümdarın birinin beyaz bir atı varmış. Hükümdar, bu atını çok severmiş. Bir gün bütün maiyetinin “kendi adamlarının” hazır bulunduğu bir sırada:
– Bu beyaz atımın ölüm haberini getirenin kafasını uçurabilirim. Çok dikkatli olun. Çünkü bu beyaz atı canım kadar seviyorum. Onun ölüm haberi bende kriz geçirtebilir, demiş.

Günün birinde, her şeyin eceli gibi beyaz atın da eceli gelir. Ve beyaz at ölür. Hükümdarın adamlarında bir telaştır kopar. Kimse cesaret edemez ki, beyaz atın ölümünü hükümdara haber versinler. Seyisbaşı, düşünür taşınır, olacak gibi değil. Ben gidip hükümdara haber vereceğim. Öyle olsa da, böyle olsa da bizim kafa gidecek, der. Ve Seyisbaşı, hükümdarın huzuruna çıkar:
– Hükümdarım, der. Sizin beyaz at var ya!
– Evet der, Hükümdar. Seyisbaşı:
– O, yatmış, ayaklarını dikmiş, gözlerini yummuş, karnı şişmiş, hiç nefes alamıyor, der. Hükümdar :
– Seyisbaşı, seyisbaşı! Desene, bizim beyaz at öldü!..
Seyisbaşı:
– Aman hükümdarım! Ben demedim, siz dediniz hükümdarım, siz dediniz der ve kafayı kurtarır.

Nerden geldi bu hikâye derseniz aslında hepimizin korku ve yaşam arasında gidip geldiğimiz anlar olmuştur. Konu elbette korku olsa da var olan bir gerçeği de saklamanın bir manası yok derim. Gerçekler acı olsa da kabullenmek zor değildir…

Ülke yönetiminde de maalesef bazı boş yöneticiler sırf üst taraf kötü görmesin mevzusu ile yanlışa göz yumarak daha da içinden çıkılmaz bir hale sokmaktadırlar. Hatta koltuk korkusundan konuyu kamufle ederek en büyük girdabın içine girmektedir. Tabi görevini yerine getiren değerli isimler başımızın tacıdır!

Bir örnek vermek gerekirse; köyün yollarında yeni alternatif yollara ihtiyaç varken o köye giden üst bir bürokrata sanki her şey normalmiş gibi yansıtması aslında ne kadar aciz olduğunu göstermez mi? Sırf ödenek isterim de sonra yerimden olurum diyen zihniyetler zaten söyleyecek laf bulamıyorum.

Konuyu biraz minimize edersek insan ilişkilerinde de bu durumu gördüğümüzü söyleyebiliriz. Aslında ben kötü ne olayım deyip yanlışa ses çıkarmamak acaba karşımızdakine farklı bir ego yüklemez mi?

Korkuya kapılmış bir zihin aslında karmaşa ve çatışma içinde yaşar. Asıl mevzu doğacak şiddet yüklü, çarpık ve saldırgan olması kaçınılmaz olmaz mı? Yani kendi düşünce kalıplarından uzaklaşmaya cesaret edemez ve bu da ikiyüzlülüğü besler…

Hülasa; korku, yaşamdaki en büyük sorunlardan biridir. Friedrich Nietzsche dediği gibi; “Korkarak yaşıyorsan sadece hayatı seyredersin” Unutmayalım ki; haklı olduğunu bildiğiniz halde, haklının yanında olmazsanız, korkaksınız demektir velhasılıkelam…

 

Yazarın Diğer Yazıları