Muhammed KURŞUN

Kim Uyanık?

Muhammed KURŞUN

Geçtiğimiz gün AK Parti kurmaylarından ve eski Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bülent ARINÇ’ın Konya’daki bir yerel TV’de verdiği demeç ülke gündemine oturdu. Aslında klasik 

Arınç açıklaması diyeceğim ama neyse…

Açıklamayı bir hatırlayalım sonra yazıma devam edeceğim;

“Bence bu büyüklerimizi konuşalım, bu program böyle gitsin, günümüze gelme. Adam Rize’de bir suç işlemiş de İstanbul’a getiriyorlar. Rize misalini vermeyeyim de yanlış anlayanlar çıkabilir. Samsun diyelim isterseniz buna. Rize ve Trabzon’un dışında bir il olsun ki birileri huylanmasın. Anlat bakalım şu olayı diyor, karşısındaki adam. Çıktık diyor, bir fırtına, bir fırtına, bir fırtına… Sonra… E işte bir fırtına… Gel bakalım İstanbul’a doğru falan… O fırtınayı da atlattık, başka bir limana geldik, bir fırtına daha başladı, şu oldu, bu oldu. Artık İstanbul’a gelemeyince iki saat boyunca, yav sadede gel… Geleyim de beni kodese mi tıkacaksınız demiş adam…” demişti.

Kurulduğu ilk günden bugüne kadar AK Parti saflarında siyasi hayatına devam edipte geçen sürede hala popülaritesini koruyan ender bir siyasetçidir Bülent ARINÇ…! Aslında yılın değil asrın başarılı siyasetçi ödülüne mazhar.

AK Parti kurucuları arasında tanınmış siyasetçilerden kimler yoktu ki birkaç önemli ismi hatırlayalım isterseniz; partinin kurucuları arasında Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Abdüllatif Şener, İdris Naim Şahin, Binali Yıldırım ve Bülent Arınç …! Meseli Net mi?

Şimdi aklıma geleni paylaşmak istiyorum; Sayın ARINÇ iyi polis kötü polis senaryosunu mu uyguluyor? Partinin eksikliklerini söyleyecek sözcü mü? Parti menfaatini ilk kurulduğu günden beri koruyan baş reis mi? Siyasetin verdiği yorgunluktan dolayı son demler mi?

Aslında cevabın ne olduğu değil de kritik makamların ve siyasetin aktörleri 70 yaş üstü olmamalıdır. Fikir bazında tecrübelerden istifade edilmeli ama asla görev üstlenmemelidir.  

Aklıma gelen kim uyanık hikâyesini de anlatayım, sanırım yazının özeti de ortaya çıkacak! İstanbul’da kenar semtlerin birinde oturan yaşlı bir kadıncağız, padişahın huzuruna çıkmak istediğini saraydaki görevlilere haber etmiş. 

Bunun üzerine sultanın karşısına çıkarılmış. Yaşlı kadıncağız:  Evinin soyulduğunu ve bu olaydan da padişahın sorumlu olduğunu söyleyerek, şikâyette bulunmuş. Bunun üzerine sinirlenen Kanuni:
-Bana bak kadın, sen niçin bu kadar derin uyku uyudun da evinin soyulduğunu duymadın? deyince, yaşlı kadıncağız: 
Padişahım! Kusura bakma, biz seni uyanık bilirdik, onun için evimizde rahat uyuyorduk der. Bu cevap üzerine Kanuni utanarak:
-Haklısınız diyerek, yaşlı kadıncağızın çalınan mallarının bedelini maliyeden değil kendi malından öder.
Hülasa, kimin uyanık olduğunu anlamak çokta mümkün gibi görünmüyor. Zaten gündelik yaşamda da öyle değil mi? Yani yüzünüze gülse de arkanızdan ne tür uyanıklık yaptığını anlayamazsınız. Sözüm o ki; aslında bu hikâyede asıl uyanık BİZ OLMALIYIZ velhasılıkelam…

Yazarın Diğer Yazıları