Ben ne yangınlar gördüm, öylece bırak beni
Sen ateşten korkarsın, kaç kurtar kendini…
Şarkı sözünü hatırladınız mı?
Ebru Yaşar’ın söylediği ve beğeni ile dinlediğim bu şarkıyı şimdilerde ise siyasi arenada eşleştirdim!
Nasıl mı?
CHP belediyelerinde yaşanan kayyumlar ve Sayın İmamoğlu’nun 4 Kasım 2019 tarihinde yaptığı basın açıklamasında YSK üyelerine hakaret ettiği iddiası ile dava açılmasıydı. Sonrasında 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve siyasi yasak kararı vermesi aynı zamanda buna benzer birçok dava ile gündem yer alan bir siyasetçinin ısrarla Cumhurbaşkanlığına aday gösterilmesinin maksattı nedir?
CHP üst yönetimi bunca sorunlar yumağından ve ülke gündeminde yer almayacak bir konu ortaya atmasını hakikaten anlamadığım gibi yapmış oldukları ön seçim formunda bilmiyorum sizin de ilginizi çekti mi formun sonunda "....'nun Cumhurbaşkanı aday adayı olarak ön seçime katılmasını öneriyoruz" ibaresinin hedefi zaten belli değil mi?
Şimdi bana demesinler ki, parti içi demokrasinin en güzel örneği CHP'de diye!
23 Mart olarak açıklanan ve aday belirleme yönteminin "ön seçim" olarak tekleştirilmesi ve adayın erken belirlenmesine karşı çıkan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mansur Yavaş’ın düşüncelerine katılmamak mümkün değil. Ayrıca yeri gelmişken hemen söylemek isterim ki; isminden söz ettiren ve kamuoyu tarafından karşılığı olan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mansur Yavaş'ı harcamak imamın kayığını binmekten başka bir şey değildir!
Bu arada başkent kulislerinden CHP'nin ön seçim konusuna prematüre doğum şeklinde yorumlanmaktadır. Prematüre doğum, bebeğin beklenen doğum tarihinden 3 haftadan daha doğmasıdır hemen bunu da belirtelim.
Hülasa, hiç kimsenin halkın üzerinde bir güce sahip olmaması gerekli demokrasiye hepimizin de ihtiyacı var ve daha önemlisi Atatürk’ün sözlerinde belirttiği; “Demokrasi esasen ferdidir, bu vasıf vatandaşın hâkimiyete, insan sıfatıyla iştirak etmesidir” velhasılıkelam…
