Muhammed KURŞUN

'Hele Bak Kim Geldi!'

Muhammed KURŞUN

Kadirşinas Abdullah komşumun anlattığı Bayburtlunun kerametini bende sizlerle paylaşmak istedim. Ama daha öncesinde bir konuya değinmek istiyorum…

Makamlar gelip geçici olduğu gibi bugün varız yarın yokuz yani bir varmış ile başlar bir yokmuş ile biten bir hayat...

Bu kadar net olan ve her insanın hemfikir oluğu konuyu nedense hala anlamış değiliz. Bu makamlar sizlere icraat için, vatandaşa hizmet verin diye fırsat verilirken bu dünyada da ahirette de hesap sorulacağını unutmamak gerekir.

Vatandaşın arasında dolaşırken adeta keramet sahibi kendisinde olduğunu sanan bazı vekil ve bürokratlar adeta burnundan kıl aldırmamaya özen göstermeye devam ediyor. Sanki o makamlar babasının malı! Gerçi babasın malları da kardeşleriyle hisseli oluyor değil mi?

Laboratuvar testine ne gerek var; mevcut taşınırlar için! Bunu Tapu Müdürlükleri veraset name hazırlıyorlar tabii mahkemenin miras hakkı doğan kardeşlere…!

Hülasa; 2023’e sayılı süreler kala aziz milletin kırılan kalpleri için özür dilemeniz ve helallik almanız sizin için iyi olur tabi naçizane önerim.

Gelelim Bayburtluya…

Bayburtlu hacca yazılmış. Memleketinden o güne kadar çıkmamış. İl Müftüsü hacca gidecek olanlara seminer verecek. Bizim Bayburtlu seminere katılır.

Müftü bey:
“Arkadaşlar, hac meşakkatli bir iştir. Arafat var, Müzderife var, Şeytan taşlama var ki işte bundan dolayı Allah’ın işinizi kolaylaştırmasını istiyorsanız zikri artırın. Kur’an’ı, namazı ve zikri artırın. Bakın, görün nasıl işleriniz kolaylaşacak ve tüm yollar açılacak” dedi.
Bizim saf kalpli Bayburtlu bu söyleneni olduğu gibi aldı, hafızaya yerleştirdi. Ardından da namazı,
ibadeti, duayı ve gece namazlarını artırdı. Ve hac vakti geldi çattı. Bavullar hazırlandı. Bayburtlu memleketinden ilk defa dışarı çıkıyor. Tabi geldi hava alanına. Hava alanına geldi ama içeri nereden girecekti? Bayburtlu kapı arıyor. Oysa kapılar otomatik açılan kapılardı.
Yanındakilere:
“Yahu bu kapılar nerden açılıyor?”
Deyip kapı kulpu ararken, Kapılar birden bire açılı verir. Bayburtlu şaşkın…
“Aha da başladı” der içinden.
Ardından da:
“Belli oldu. Yapılan zikirler, ibadetler kabul görmüştü.” diye düşünerek,
Kendi kendine:
“Tamam, bu iş oldu” diye düşünerek ilerliyor.
Bir yandan da:
Yürüyen yolları görüyor. Yine kendi kendine, Duraklayarak:
“Allah Allah zikri gördün mü sen. Kurban olduğum Allah nasıl da kolaylaştırmaya daha burada başladı” diye havalı havalı yürüyor. Tabi yürürken de fotoselli lambalar da peş peşe yanıyor ve bizim Bayburtlu:
“Kurban olduğum Allah’ım. Şuraya bak. Lambalar bile kendi kendine yanıyor” diye düşünüyor.
Diğer yandan da:
“Yahu zikri biz fazla mı kaçırdık?” diye içinden geçiriyor.
Bayburtlu:
“Yahu herhalde ben oldum. Demek ki bu işler manevi atmosferle oluyor” diye düşünürken havaalanında yürümeye devam ediyor. İçinden kendi kendine:
“Yahu Müftü beyden Allah razı olsun. Dedikleri tek tek çıkıyor” diye de içinden geçirdi.
Bayburtlu uçağa bindi, ardından Medine Havaalanına indi. Abdest tazeleyecek, tuvaletlere yöneldi. Elini uzattı, çeşmeler de fotoselli tabi. Bayburtlu açmakla uğraşırken, çeşme otomatik açıldı. Bayburtlu artık bu duruma şaşırmıyor, kafa sallıyor abdest alırken, İçinden;
“Tabi akacak yahu…” diye iç geçirerek, otele geçip yerleşiyor. Üzerini değiştirdi, otelden çıkarak, Mescid-i Nebevi’ye geldi ve ardından Peygamberimize Selam vererek;
 “Ya Resulallah hele bir bak kim geldi?” Velhasılıkelam Büyük adam Bayburtlu… Kerametin kendinde olduğunu düşünerek, böyle bir düşünceye kapıldı.
 

Yazarın Diğer Yazıları