Yıl 2011’e geçmeden önce Arap baharı mevzusunu hatırlatmak isterim. 2010 yılında Tunus'ta ülke çapında başlattığı protesto, kamu alanlarının işgali ile birlikte hızla yayılan Arap Baharı adı altında farklı ülkelere de sıçrayarak batının istediği oyuna maalesef gelmişlerdir. Aslında batı derken tamamıyla İsrail projesi…
İsrail'in sahip olmak için varını yoğunu ortaya koyduğu "vadedilmiş topraklar"
Tevrat'ın Tekvin kitabının 15. Bab'ında ise şöyle yazılanla birlikte Fırat Nehri'nden Nil Nehri'ne kadar olan geniş bölge İsrailoğulları'na vaad edilmişe inanan ve büyük bir proje olan BOP yani Büyük Orta Doğu ve Arap baharı ile bölgede kan dökülmüştür tabi bu arada vaat edilen bu toprakların sınırı kesin olarak Kuran-ı Kerim'de bildirilmemiştir.
2011’de Suriye Halep’te başlayan ayaklanmalarda en çok dikkatimizi çeken ise Türkmenlerin çoğunlukta yer aldığı Lazkiye, Hama, Humus, Halep ve Rakka kontrolleri PKK/YDP’ye verilerek adeta ülkemize kılıç çekmiştir. Bugün gelinen nokta ise Suriye ettiğini bulmuştur.
Ama unutulmamalıdır ki; BOP’ta, PKK/YDP’te çökmüştür. Uyanan ve direnişe geçen bölgedeki milliyetçi akımlar elbette bu adaletsizliğe son verecektir. İşin garip tarafı nedir diye sorarsanız hemen cevap vereyim ABD ve İngiltere sessiz kalmayarak Esad yönetimini meydan okurken anladığımız tablo Esad'a çizgi çizilmiştir…
Türkiye olarak yıllardır bölgede kan döken PKK/YDP için temizleme vakti gelmiştir. Bu konuda sonsuz güvencim olan MİT ve Silahlı Kuvvetlerimize Rabbimden kolaylıklar diliyorum. Bölge gerçek sahiplerine verilmeli, tarihe uzanan ve haksız elde edilen topraklar haklıya yani gerçek sahiplerine teslim edilmelidir. Tabi buradan 82,83,84 plaka vererek ülkemizin topraklarına dahil edilmesi gerektiğini vurgulamıyorum!
Hülasa, Suriye'de ABD destekli terör örgütü YPG/PKK, ülke topraklarının dörtte birini işgali son bulmuştur. “Andolsun, siz güçsüz iken Allah size Bedir'de yardımıyla zafer verdi. Şu halde Allah'tan sakının, O'na şükredebilesiniz” (Al-i İmran Suresi, 123. Ayet) velhasılıkelam…
