Yatağıma sürgün olmuş bedenim
Gözlerimde hissiz bir çırpınış
Rüzgar en sert haliyle yırtmış karanlığı
Dakikalar ağlamış, saatler geç kalmış
Nerde bu kentin uyku bekçileri
Niçin hala sönmedi ışıklar
Niçin hala gözlerim o sonsuz tavana bakar
Ah bir mum ışığına aldanan yıldızlar
İyiki hissetmiyor perdelerin yalnızlığını
Ve iyiki görmüyor duvarlar
Ruhumdaki o kıpkızıl karanlığı
Bakmayın tuhaf tuhaf gözlerime
Yastığım bir diken olmuş batar durur yüreğime
Yorganımı çeksem de gündüzün bedenine
Bir türlü uyuyamam nafile
Yine akşam, yine gece
Ve yine uyku gönlümde binbir hece
Yine sızlar dururum kendimce
Belki yalnızca ölüm uyumama yetecek
Lakin bu bunalmış yürek
O güzel uyku perisine
Hep kapı aralığından bakmakla yetinecek