İlhami BULUT

Söz Skalası

İlhami BULUT

Ayet  
Hadis  
Şiir 
 Söz 
 Laf 
 Lakap 
 Hakaret  
 Küfür 

 

              Bizim bu mülahaza, irdeleme ve yaklaşımımız; tamamen edebi ve ilmi olup; herhangi bir siyasi maksat içermez. 

              En değerli söz; Allahın kelamı, ayet diyoruz buna, kesin hüküm ifade eder ve inananları mutlak surette bağlar, inanmayanların özgürlüğü bu bağlayıcılığın dışında kalır. Buna hepimiz saygı duyarız.       

              Yukarıdan aşağı değer bağlamıyla inerek geldiğimizde, ikinci sırada Peygamber sözü gelir ki, buna da hadis diyoruz.  

               Tabi ki; peygamberin söylediği her söz, hadis hükmü taşımaz, ‘Ayşe bana su verir misin’ bu peygamber sözü de olsa, hadis değildir.  

               Hayati kural niteliğinde olan peygamber sözleri hadistir. ‘komşusu aç iken, tok yatan bizden değildir’ gibi. 

              Şiir; şairin söylediğidir. Şairin her söylediği söz şiir değildir elbet, şiir niteliği taşıyan şair sözüne şiir diyoruz.     

              Söze sıfır mercekle bakacak olursak; sözün alt ve üst katmanlarını yukarıda belirtmiş olduk.   

              Söz; lafın üstünde bir değer taşır, bugün öğretmen; bize Fuzuli’den laf etti demeyiz, Fuzuli’den  söz etti deriz.  

              Söz; şiir dışında fonetik sanatların da ayrıca ana aracı diyebiliriz. Roman, hikâye vs.  

              Laf ise; sözün bir altı, gel bir iki lafın belini kıralım, boş ver, satayım anasını, vuralım gözüne gözüne gitsin, bir şeyler kaynatırız sen çık gel bana. 

             İki kişi arasında cereyan eden söz, laf her ne ise; eş olsun, sevgili olsun, samimi arkadaş olsun, aleniliği topluma taşmadığı müddetçe de konuşulan her şey, herkes için saygın, makul, meçhul ve gizlidir zaten.          

              Şimdi;  ben tuvalete gidip geliyorum, dediğinde; söz değil basit bir ihtiyaç lafı olur bu.     

              Lakap; insanları taklit, insanların eksikliklerinden, noksanlıklarından kabaca yararlanma; deve gibi adam, sinek gibi vız vız vızıldıyor. Gibi. 

             Hakaret; artık iyice aşağılarda, sözden aşağılarda kendine yer bulur, küçültücü, ne dangalak şeysin, terbiyesiz gibi.  

              Küfür; cuk diye oturur bu skalaya umarım şimdi, sözün helâsı, lavabo bile değil, tamamen sözün tuvaletidir. Lafın atık yeri.  

              Tuvalet; bilindiği gibi herkesin günde en az bir defa kullandığı gereç. Yine bilindiği gibi tuvalet gizlilik içerir, bu durum çocuklarda biraz hoş görü ile karşılanır.   

             Küfür sözün tuvaleti, bir kişi toplumun içinde nasıl ki tuvaletini yapamazsa, bebeklik ve delilik hali hariç. 

            Hele çocukların yanında veya çocukların duyabileceği bir şekilde küfür etmek. O kişinin kepazeliğinin tam bir resmidir. 

            Küfürden, kaçınmadan, küfürle çocuklarımıza ne verebiliriz biz. 

            Ebeveynlerin çocuklardan gizledikleri bazı konuşmaların hiçbir isabeti, önemi yok mudur.!  

             Bu toplumda çocuklar var, kadınlar var; zarafet nasıl muhafaza edilecek.  

             Şiirler ne diye yazılacak, edebiyatımız ne işe yarayacak, güzel sanatlardan ne zaman nerede yararlanacağız biz.   

             Bakın; edebiyatımızda; hiciv diye bir müessese vardır, taşlama yani. Varsa edebi gücün bunu kullanabildiğin kadar kullan, en başta da ben okuyayım. 

             Siyaseten, siyasetle değil, efendice, hanımefendice bu güzel edebiyatımızla. Edebiyat severler olarak. Dil hijyeniği sağlamalıyız. Diye düşünüyorum.  

             Küfürle haksızlık önlenemez, haksızlığı perdeler hatta. Kimsenin kolay kolay söylemeyeceği şeyler söyle, söyle ki senin fikrinin peşine düşüp, gerekirse ben de geleyim.  

             Manda göle yapar gibi pat pat. Bunlar düzeyimizi kuşak altına çeker, hayatın tadını kaçırır. Her yeri tuvalet kokusu sarar.   

             Küfür; hayvanların bile yapmadığı en kolay ve en basit, acizlik ve şirretliktir.  

             Hiciv her insanın yapamayacağı değerli bir sanattır. 

             Var mısın? Sen sanata; küfürle hiçbir adaletin temini asla mümkün olmamıştır olamaz da.  

            Şu küfürdü, bu değildi, bu benim konumun dışında.  

            Ben genel olarak ilke bazında edebi bir değerden bahsediyorum. Bizim lügat ve defterimizde siyasi rant yer almaz.  

             Hz. Ali; savaşta, öldürmek üzere olduğu düşmanın yüzüne tükürdüğü için, özür diler ve onu serbest bırakır.  

             Biz bu nezaket ve nezih kültürün varisleriyiz.   

             Biz evrensel ölçekte vicdan ve muaşereti ölçü alırız, inancı değil,  

             İnanç bizi ilgilendirmez kişiyle Tanrı’nın arasındaki meseledir o.  

             İki kişi birbirine sövünce; Mevlana araya girer ikiniz de bana küfredin dermiş.  

             Ben nereden bulayım sana Mevlana’yı şimdi.  

             Acı biber rekoltesini yükseltmemiz gerekmez umarım.  

  

“Güzel ne güzel olmuşsun 

Görülmeyi görülmeyi 

Zülüflerin halkalanmış 

Örülmeyi örülmeyi”       

             Bu güzel Türkçemize bu ‘annemizin sütü’ dilimize küfür yakışıyor mu?  

              Bilmiyorum!!! 

                 
 

Yazarın Diğer Yazıları