İlhami BULUT

İlim

İlhami BULUT

   Düşünmek farzdır ve insanın hayatını ve aklını ilgilendiren şeyler hakkında düşünmek kaçınılmaz bir durumdur.  
    İnsan beyni ve tefekkürü içinde olup da insanlığı ilgilendiren her şey ilim dairesindedir. 
   Doğu, yavaş yavaş kendilerine ait olan düşünce üretme tekniklerini terk ederek, ilim dünyasında önemini kaybetmiştir.  
   Özellikle ilmi bir bütün olarak görmek yerine “dini ilimler” ve “din dışı ilimler” diye bir ayırıma gittiklerinden, din ilmi olarak kabul etmedikleri fizik, kimya, felsefe, astronomi, matematik, hukuk gibi ilimlerden uzaklaştılar.  
    Böyle bir ayırımı ne Kur’an’da ne de hadislerde görüyoruz. Konunun daha çok “her seviyede” iktidar kavgası ile ilgili olduğu önemle anlaşılmalıdır.  
     Yani İslam’daki bütünleyici ve birleştirici ilim kavramına karşılık ikiye bölünmüş bir ilim kavramı ortaya çıkmış oluyordu.  
      Böylece de yaratılmışların tamamı ile ilgili birçok konuyla ilgilenmeyen bir insan tipi ortaya çıkmıştır.  
      Oysa bilimsel üretim; bir toplumun geçmiş tarihindeki etkinliklerinin bir bileşenidir. Dini ilimlerde ileri gitmiş insanlara nasıl alim deniyorsa, fen bilimlerinde ileri gitmiş ilim erbabına da alim denir.    
      Hissi izahlarla konu geçiştirilmemelidir. Müslümanlar Allah’ın kulları olarak her şeyden önce “ilim” kavramını kendi asli boyutları içinde görmeli, bilgisizliğe karşı da bir kampanya, belki de bir savaş ilan etmelidirler. 
      İlimden/savaştan kastımız bir ezber koşturması değil, araştırmaya, düşünmeye ve öğrenmeye, içselleştirmeye (temellük etmek) matuf olmalıdır. 
      “İlim” kavramının kendine özgü boyutlarının olduğu kabul edilerek, doğru düşünme kuralları içinde güvenilir bilgiye ulaşılmalıdır.  
     Kur’an nasıl Allah’ın kitabı ise, kâinat da Allah’ın kitabıdır. “İnsanın akıl ve fikir meydanı öyle bir genişliğe sahiptir ki, çerçeve içine alınması zor olur 
    Bir medeniyet kendi parametrelerini ve kültür kodlarını ortaya çıkaramazsa, hem kendi bütünlüğünü muhafaza edemez hem de yeniden üretim yapabilmesi imkânsız hale gelir. “Büyük medeniyetlerin bir kısmı hâkim olduğu coğrafyanın, bir kısmı hâkim bir toplumun, bir etnisitenin, bazen de bir dinin adıyla anılır.  
    Yukarıdaki bu paylaşım; Elazığlı Yazarımız Nevzat Ülger’in çalışmalarından alınmıştır. 
     Bu seçkin yazarımızın; ilmi bir bütün olarak görmek yerine, dini ve din dışı ilimler diye tefrik ederek, ilimden istifade metodunu, bütünsellik yerine  
bir nevi yamalı haline getirmenin mahsurlarını tadat ederek açıklamasını, hepimizin düşünmesi gereken önemli, ilmi ve hayati bir nokta olarak görmek gerekir.  
             Nasıl ki dini bilgilerle mücehhez kişilere alim diyorsak, diyelim uzay biliminde bilge bir kişi de kendi alanında bir alimdir. Bu çok mühim bir saptama: bilgi ve itibar bütünlüğünü temine matuf hepimize gerek olan bir anlayış sentezidir. 
             Yazarımızın belirttiği, çok çok mühim bir husus var ki; bu da; konunun iktidar kavgası haline getirilmesinin yapacağı tahribatı önlemenin yolu, hepimizin duyarlılığından geçmekte olması. 
            İlimden istifadeyi yine ilmin ışığında yapmamız gerektiğini anlıyoruz. 

Yazarın Diğer Yazıları