İlhami BULUT

Elazığlı yazarımız Naşide Gökbudak

İlhami BULUT

Elazığlı yazarımız Naşide Gökbudak (87) dün 03.11.2024 günü hakkın rahmetine kavuşmuştur.

Yazarımızı rahmetle anıyor.

Anısına;

Daha önce hazırladığımız biyografisini takdim ediyoruz..

65 yaşında yazarlığa başlayıp, roman dalında yüksek bir şöhret yakalayan bir kadın yazarımızdan, Naşide Gökbudak ve eserlerinden bahsedeceğiz.
Naşide Gökbudak; 23 Eylül 1937 tarihinde Elazığ’ın Akçakiraz (Perçenç) köyünde dünyaya gelir. Liseyi Elazığ’da bitiren yazar; daha sonra girdiği Ankara Hukuk Fakültesi’ni ailevi nedenlere dayalı olarak, yarım bırakarak İstanbul’a yerleşir. Eserleri;

- Asıl Adı Atiye (roman)
- Aykırı Aşklar (roman)
- Bana Allahaısmarladık Deme (şiir)
- Ben Eşkıya Değilim (roman)
- Dürrüşehvar Sultan (roman)
- Feraye (roman)
- Gölge Kadınlar (roman)
- Hümeyra (roman)
- Hüzünlerden Uçurtma Yaptım (şiir)
- İçimdeki Başka Ben (roman)
- Kaç Yıl Geçti Aradan (roman)
- Küpe Çiçeği (roman)
- Mihrimah (roman)
- Miralayın Kızı Süreyya (roman)
- Neredesin Şelale (roman)
- Perina (roman)
- Rahmi Bey (roman)
- Sevmesem Ruhsuz Sevsem Mutsuz Gibiyim (şiir)
- Sıdıka Hanım(roman)
- Sırma’nın Günlüğü (roman)
- Şelale’nin Bez Bebeği (roman)
- Uçan Süpürge (şiir)

2004 yılında “Sıdıka Hanım” isimli ilk romanı basıldığında yazarımız 65 yaşındaydı, romanın konusu Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemi; savaşlı, acılı, kaygılı yılların bitişi ile yeni filizlenen cumhuriyetin başlangıcında gerçek biri olan Sıdıka Hanım, aynı isimli romanın kahramanı ve yazarın akrabası. Bu romanın büyük ilgi görmesi üzerine, bir yıl sonra ikinci romanı olan,
“Asıl Adı Atiye” yayınlanır.

“Bu kitapta anlatınlar, benim ailemin yaşadığı bir hikâyedir. Bir kısmını bizzat yaşadım; geçmişe ait olan kısımlarını ise yaşayanların kendilerinden dinledim. Asıl Adı Atiye bir biyografi değildir; bir romandır. Her olay birebir anlatılmış ya da hayal gücüm beni bazı yanılgılara düşürmüş olabilir. Adını değiştirerek kullandığım çok az aile veya kişi vardır. Diğerleri kitapta geçen lakapları ve isimleri ile yaşayan aileler ve kişilerdir.” N.Gökbudak
“Aykırı Aşklar”

“ Dört yapraklı yonca uğur getirir derler. Adı, kendisine şans yerine keder getiren gencecik bir kızdı Yonca. Çocukluğunda da, genç kızlığında da köyün gözdesiydi. Yurdunda yaşanan karışıklık; köyünü, ailesini ve kendisini talihsiz bir serüvene sürüklerken onun asıl şansızlığı aşka dair hissettikleriydi.”
“Ben Eşkıya Değilim”
Perçençli Rahmi Bey’den yola çıkılarak Elazığ’da geçen sürükleyici bir hayat hikâyesi romanlaştırılmış. Yazarın bu eseri daha sonra “Rahmi Bey” ismiyle yeniden basılmıştır.

“ Dürrüşehvar Sultan” “Sarayda Bir İnci Tanesi”
Cumhuriyetin ilanı ile yurt dışına gönderilen Şehzade Abdülmecit Efendi’nin kızı Dürrüşehvar Sultan’ın yaşamını konu eden bir roman.
“Feraye”
Milli mücadele yıllarında Ege’de geçen, hürriyet sevdasıyla cepheye koşan bir halk ve bu kargaşada cereyan eden tutku dolu bir aşk hikâyesinin romanlaşması.
“Gölge Kadınlar”
İstanbul’da geçen; aynı apartmanda mukim, farklı kültürlere sahip dört kadının hikâyesi, yaşamı romanlaştırılmış.
“Hümeyra”
Ege’de geçen sade anlatımlı eski Türk filmleri tadında, yazarımıza ait bir roman.
“Hüzünlerden Uçurtma Yaptım”
Yazarın şair yönünü bu kitapta müşahede ediyoruz.
“İçimdeki Başka Ben”

Reenkarnasyondan bahseden kendi alanında okuyucu bulmuş,babasının istemi hilafına evlilik yapıp İstanbul’a giden bir Elazığ’lı ailenin hikayesi.
“Kaç Yıl Geçti Aradan”
Yıllar önce hayat yolları ayrı ayrı adreslere çıkmış sekiz arkadaşın, 25 yıl sonra tesadüfen bir araya gelmeleri, hayatlarında biriktirdiklerini anlatmalarını, yad etmelerini akıcı bir üslupla anlatan roman.
“Küpe Çiçeği”
Mustafa Kemal’in “Ya İstiklal ya ölüm” düsturuna gönül vererek; bunun için Anadolu’ya geçmek için fırsat kollayan, Kemal Nizamettin Efendi’nin, genç ve güzel eşi Şahende Hanım ve çocuk yaştaki iki kız çocuğunu nasıl bırakıp gideceği ikileminin gelişen olaylar çemberindeki portresinin romanlaşmış hali.
“Mihrimah”
Mimar Sinan’ın; Kanuni Sultan Süleyman’ın, romanın ismini taşıyan kızına olan aşkının anlatımı; vuslat şansı tanımayan bu aşkın; ünlü Mimar Sinan’ın eserlerine ilmik ilmiş işlemesini işleyen sürükleyiciliği tartışmasız bir roman.
“Miralay’ın Kızı Süreyya”
Amasya’da köklü bir ailenin kızı Süreyya’nın, Türkiye’ye tıp öğrenimi için gelen Afganistan Şahı’nın yeğeni Zaki’nin arasındaki aşkı; kertmeli bulunan Süreyya ile Zaki serüvenini; evlilik, kadın-erkek bağlamındaki anlatımı ile ilgiyle okunmayı hak etmiş bir roman.
“Neredesin Şelale”
“Şelalenin Bez Bebeği” isimli eserin devamı olan Neredesin Şelale; 1960’lı yılların siyasi atmosferinde; yaşanan zorlu bir hayat ve aşk serüvenini anlatan roman.

“Perina”

Rus çar’ı II.Nikolay’ın kızı Perina’nın Rusya’da başlayıp Elazığ’da son bulan yaşam öyküsünü konu alan; Perina’nın güçlü kişiliğinin geniş bir yelpazede anlatılmış bulunması ile rağbet toplayan bir roman. Perina..
“Rahmi Bey”
Kitabın ilk basımı “Ben Eşkıya Değilim” adıyla yayınlanmıştır.
“Sevmesem Ruhsuz Sevsem Mutsuz Gibiyim”
Yazarımıza ait şiir kitabı, Yazar Naşide Gökbudak’ın şair yönüyle de tekrar buluşuyoruz bu kitabında.
“Sıdıka Hanım”
Sıdıka Hanım Yazarımızın ilk romanının ismidir. Romanın konusu Elazığ’da geçer, yazar; yaşanmış olayları bu romanında anlattığını söyler.
“Sırma’nın Günlüğü”
On iki yaşında kimsesiz kalan bir kız çocuğunun; Ankara ve İstanbul’da önce dilenci, sonra fuhuş çetesi eline düşüşünün romanlaşması.
“Şelale’nin Bez Bebeği”
“Neredesin Şelale” isimli romanla devam eden, ırmak roman; bir ailenin mutluluklar, aşklar, ayrılık ve hırslarla dolu; Osman İmparatorluğu’nun son, Türkiye Cumhuriyetinin ilk yılları dönemine ait bu ailenin iz düşümsel romansı hikâyesi,
“Uçan Süpürge”
Yazarın şiir yönünün yansıdığı yine bir şiir kitabı;
“ Uçan süpürgem olsaydı keşke
Bir de kötülüklerden arınmış bir ülke
Uçardım oraya günün birinde
Yalanların olmadığı
Çiçeklerin solmadığı
Nehirlerin kurumadığı
Ormanların yanmadığı
Bir ülke
Bir de uçan süpürge”
Yazar eserleri ile ilgili şu değerlendirmede bulunur.

“Her hayat bir romandır” fikrine tam olarak katılmıyorum. Ama “Her roman bir hayattır” fikri bence tamamen doğru. Bütün insanlar doğar, büyür, ölür ve birçokları hayat denilen bu zaman dilimini yaşamak için birçok zorlukla karşılaşır. Anne ve babasız kalma, maddi imkânsızlıkların içinde çırpınma, büyük ve ümitsiz aşklar yaşama, yakınlarını yitirme vs. gibi. Bu yaşam şekli, çoğunluğun içinde olduğu bir hayat biçimidir. Tabii ki bunlar da kaleme alınabilir. Ama okuyucunun büyük bir kısmı “Aman benim yaşadıklarımın bundan kalır tarafı mı var? ” diyorsa, çok sıradan bir hikâye ve çok sıradan bir eser çıkarmış oluruz. Bu yüzden romanlar, çoğunluğun yaşamadığı kadar ilginç olmalıdır. Yaşananlar açısından, zaman açısından ve hatta toplum üzerinde bıraktığı izler açısından… Ben bugüne kadar yazdığım romanlarımı gerçek ve ilginç hayatlardan seçtim. Olaylar ve yaşananlar yüzde yüz gerçekti. Bu ana kadar hiçbir konuda tekzip almadım. Eğer eksik, fazla veya yanlış olaylar olsaydı atabilirdim. Zira bugün hayatta olanların büyük bir kısmı bu olayları yaşamamış da olsalar, annelerinin veya babalarının veya dedelerinin yaşadığı sıra dışı olayları duymuşlardı. Ve karşılaşmak imkânı bulduğum birçoğu, doğrulayarak hatta yeni bilgiler aktararak, duygu ve düşüncelerini tarafıma bildirmişlerdir. Sadece Şelâle’nin Bez Bebeği adlı romanım kurguya dayanan bir hikâyeden oluşmaktadır.
“Perina” ise hem gerçek, hem de çok ilginç bir hikâyedir. Hatta zaman zaman “Olamaz! İmkânsız! ” diyebileceğiniz kadar ilginçtir. Şüphesiz bana aktarılan bu iddiaların ne kadar doğru olduğunu ispatlama imkânım yoktur. Zannederim romanın kahramanlarının da böyle bir imkânı yoktu. Sadece yaşamışlardı ve yaşadıklarını kendileri biliyorlardı. Ben bizzat hikâyenin kahramanlarından, çocuklarından ve torunlarından duyduklarımı hayal gücümle birleştirerek yazıyorum.”
Diyen yazarımız Naşide Gökbudak; 65 yaşından sonra başladığı yazarlığını, romanlarının örgüsü; daha ziyade bilinen bir mekân tercihi ile ağırlıklı olarak Elazığ’ı seçmiş olmasının, bu yörenin insanı olması nedeniyle de, coğrafi şekillerinden, tarihi ve bu günü ile bilinen yer ve nirengi nokta ve hususların avantajını yaşamsal olarak; hayatının cebinde bulunduğunun farkına vararak;
Yüksek iddialara talip olmadan; ağdalı anlatım tercihinin üzerini çizip, zorlamasız, mutedil bir sanat diliyle okuyucuya eserlerini sevdiren ve neredeyse her okuyucuya akraba ve komşu kılan aşina bazı yer ve kahramanlarla; konuşma diline yakın özgün üslubuyla; edebiyatımıza hızlıca kazandırdığı roman tekniğini tescili çalışan;
Ve yüksek düzeyde zaman yönetimi ile bir kenara bir köşeye çekilmeye psikolojik olarak mahkûm edilmiş 65 ve üstü yaş grubuna yepyeni bir aşı ile maksimum noktadaki prodüktiviteye potansiyel ve canlı referans olan Naşide Gökbudak;
Övünçle; eli kalem tutan herkese esin kaynağı olarak adres göstermemizin isabeti tartışılmaz sanırım.
Kaynak:
Naşide Gökbudak’ın eserleri.

Yazarın Diğer Yazıları