İlhami BULUT

Elazığ Kalemleri, Yazar ve Şair Mehmet Zeren

İlhami BULUT

‘Elazığ Kalemleri’ yine şehrimizin bağrından neşet etmiş; bir araştırmacı, şair ve yazarımıza bu sayfalarını onurla açarak devam ediyor. Bu yazarımız Mehmet Zeren;

1952 Yılında Baskil İlçe’mizin Kocan Köyü Mışmış mezrasında; sekiz çocuklu bir ailenin dördüncü ferdi olarak dünyaya avdet eden yazar;

Masal anne diye ünlenen, altmış civarında masal bildiği söylenen; annesi ev hanımı Fadime Hanım, çiftçilikle iştigal eden babası Ahmet Bey’dir. Yazarımızın çocukluğunun ilk yılları Mışmış’da geçer.

Şehirden köylere göçlerin uç verdiği 1950’lı yıllarda; Zeren ailesi 1955 veya 1956 yıllarında Sürsürü Mahallesi’ne yerleşir. Mehmet Zeren’in çocukluğu ve ilk gençlik yılları meşakkatlı geçer, ailesine yardımcı olmak adına yaz günleri tarla ve bahçede çalışır, hayvan güderdi.

İlkokula; Sürsürü  (sonradan Vali Tevfik Gür İlkokulu olmuştur)    İlkokulunda başlayan Mehmet Zeren’in okumaya son derece düşkün olduğu gözlenir ilkokul dördüncü sınıfta Hayyam’ın rübailerini okumaya başlar. Önce şiir sonra kısa hikayecikler kaleme almaya başlar.

İlkokuldan sonra sanat okuluna devam eder. Lise düzeyini Tunceli İlk öğretmen okulunu bitirerek; Palu İlçesi’nde ilkokul öğretmeni olarak göreve başlar.

Kovancılar, Sekrat ve Çınar Köylerinde 1969 -1978 yılları arasında bu görevi deruhte eder.

Yazar; bu arada 1974 yılında girmiş bulunduğu; Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fak.Türk Dili ve Edebiyat Bölümü’nü 1978 yılında bitirir.

Bu arada Nevşehir’in Avanos İlçesi’ne tayini çıkan Zeren üniversite diploması ile bir yıl daha ilkokul öğretmenliği görevini sürdürür.

Bu, bir yıl sonunda Elazığ Merkez’e edebiyat öğretmeni olarak atanır. Bir müddet Fatih Lisesi’nde müdürlük görevini de üstlenir.

1980 Askeri Yönetimi ile birlikte yazar Kastamonu’ya gönderilir, burada Göl Öğretmen Lisesi ve Cide İmam Hatip Lisesi’nde edebiyat öğretmeni olarak hizmet sunmaya devam eder.

1984 yılında aynı İstanbul’a tayini çıkar.

İstanbul’da muhtelif okullarda edebiyat dersi veren yazarımız; 1995 yılında emekliye ayrılır.

Yazarımız çok mümbittir, çok sayıda edebi eseri imzalar.

ROMANLARI

-Gözyaşları

-Öz Yurdunda Garipsin (Dört Cilt)   +

-Karanlıklar Dağılınca

-Kurban

-Vahşet

-Pişmanlık

-Kötü

-Dönüş

-Çırpınış

-İhbarcı

-Bosna’da Katliam

-Aldırma Reis

-Gizli El

ARAŞTIRMA İNCELEME DALINDAKİ ESERLERİ

-Açıklamalı Divan Şiiri

-Mesnevide Geçen Bütün Hikâyeler+

-Kur’andaki Kıssalar ve Hikmetler

-En Veciz Sözler – En Güzel Kıssalar+

-Mesnevide Geçen Bütün Hikayeler ve Hikmetler+

-İlahi Nur  Hz.Muhammed’den Hadisler+

-Risale-i Nurda Geçen Hikâyeler ve Temsiller

-Şark Hikayeleri+

ÇOCUK KİTAPLARI

-Sevginin Gücü

-Bezirgan ve Papağanı

-Aslan Payı

-İki Demircinin Farkı

-Kör Sağır Çıplak

-Üç Öğüt

ŞİİR

-Şiire Doğru Şiirler,

İsimli kitapları dışında 13 adet ders kitapları bulunmaktadır. Ancak; biz çalışma formatı mucibince ders kitaplarını tadat etmiyoruz.

Yazarımız; belki de kısmen gen haritasından bahsetmiş olamaz mı bize?

“ Kadiri dervişi olan babam –neyin bir benzeri olan billur denilen – dilsiz kavalın ustasıydı müthiş çalardı. Hatta gençliğinde aşık olduğu kızın evlerinin karşısındaki yamaca hayvanlarını otlatmaya bıraktıktan sonra sabahtan öğlene kadar aralıksız çaldığı bu aleti çala çala çatlatmıştır.

Ayrıca uzun kış gecelerinde erbane (zilsiz tef)   çalar Yunus Emre’den ilahiler okurdu. Hemen bütün Yunus Divanı’nı ezbere bilirdi.

Erbane çaldığı bazı geceler o kadar şevk ile çalardı ki, erbaneye vurunca ateş başından sıçrar gibi kıvılcımlar saçılırdı.

Her sene bir metreyi geçen karların yağdığı bu yerde geceleri sabahlara kadar esen şiddetli rüzgâra kurt ulumaları karışır yer gök inlerdi adeta”

Şair Mehmet Zeren’in şiirlerinin çoğunu mahalli şiveyle yazdığını görüyoruz.

ÖZLEYİŞ

Mecnun dağlara çıktı derdinden güzel leylanın

Leyla’yı bulmaya biz de Harput’a gitmiyek mi

Bi kibrit çahtırıp isli gönül fanusumuza

Evimizi barhımızı ververan etmiyek mi

Güzelim yandı derdinden tükendi takatımız

Hep sensiz kahtı göçtü huzurumuz rahatımız

Paslı kilitler açıldı açılmadı bahtımız

Şu kara bahtımızı bahtı kara etmiyek mi

Nerelerde kaldı o günler o sakiler meyler

Meclis kurulunca çalardı elbanalar neyler

Gönül sensiz gurbette şimdi ağlamaz da neyler

Gakko gurban kalhıp sılaya doğru gitmeyek mi

Neydi baharlarda o kekikler o menekşeler

Akşamlar o sohbetler o demler o neşeler

Yapraklanınca akasyalar söğütler meşeler

Harput kekikleri kohlamaya gitmeyek mi

Gakko gurban bu şikayet değil gül yüzlü yare

Valla içerimiz kan ağli ciğerimiz yare

Nedek şimdi artık hasretle gönül pare pare

Ne yanı gönül parelerinden söz etmiyek mi

Gurban Harput’a gidersen elim elinde osun

Bi su iç Sara Hatun’dan benim de göynüm osun

İnan güzelim ben gine benim sen gine osun

E yanı şimdi aşktan sevdadan söz etmiyek mi.

Şakaklarım ağardı görsen tanımazsın beni

İçimdeki Harput’u ne yıkabildim ne seni

Nolur gel merhamet et koma gurbetlerde beni

Sensiz geçen aylardan günlerden söz etmiyek mi.

HIDIR GAKKO

Harput’un başı duman olanda

Ürek dağlimisiz Hıdır Gakko

İgitler halı yaman olanda

Usuldan ağlı misiz Hıdır Gakko

Bahar gelmiştir hindi bağlara

Güllerle goncalar açmışlar zar

Bağlarda gönüllerde goncasını

Siz de açi misiz Hıdır Gakko

Ne güzeldir hindi gıdik eti

Çaylar güveç karpuz teze üzüm

Bağlayıp halkayı iki gözüm

İnci saçi misiz Hıdır Gakko

Gönül dağı duman buralarda

Fırtına boran yağmur dolu kar

Oranın gülü bitmez her bahar

Nevruz çeki misiz Hıdır Gakko

Buralarda karanlık çökende

Gamla birlikte akşamları

Üçer beşer bulmaya (Asude)    baharı

Yolu tuti misiz Hıdır Gakko

Akşamlar tutuşanda çıralar

Karanlıkta boğulur buralar

Dar’ül Hazende şen-şuh naralar

Gine ati misiz Hıdır Gakko

Bade dolduri mi Baba Sadi

Hafız gakko kazeli diyende

Gam biyana düşi mi kederler

:Bayılı mi bi yanda Hıdır Gakko

Yazarımız;

Romanlarında gerçek olaylardan ve kişilerden yola çıkarak aksaklıkları, çarpıklıkları dile getirir;  yazarın romanlarındaki şahıslar kanlı, canlı aramızda yaşayan, hayatın her anında karşımıza çıkabilecek varlıklardır.

Kısacası konularını yaşanmış hayattan alır.

Roman kahramanları yaşayışları itibariyle yerlidir bizlerden biridir. Bizim gibi davranır bizim gibi yaşar ve hayatı bizim gibi algılar.

Dili basit, sade ve anlaşılır bir şekildedir.

Gerçekçilik akımını benimseyen yazarımız; 1977 yılından itibaren Hedef ve Türk Folkloru dergileri ile; Elazığ’da intişar eden Nurhak Gazetesi’nde yazıları yayımlanır.

Yazarın “Öz Yurdunda Garipsin” adlı kitabı 1989 yılında toplatılır, yargılama sonunda beraat eder.

Mehmet Zeren; Harput kültürü hakkında – Harput evliyaları – Harput Masalları – Harput Manileri üzerine yıllar süren geniş araştırmalar yapar.

Masal derleme çalışmaları Kültür Bakanlığı arşivine alınarak kaydedilmiş bulunmaktadır.

Romanlarında yer yer Elazığ ve Harput’tan bahseden yazarımız;

Meslektaşı Asiye Hanım’la evli, biri kız üç çocuk babasıdır.

Halen hayatını İstanbul’da sürdüren yazarımızın okuyucularından biri olmak demek; deruni bir hazzı tatmak demektir.

Bir gazeli ile selamlıyor. Dualarımızla hayırlı uzun ömür ve ailesiyle birlikte;

Sağlık ve saadetler diliyoruz.

GAZEL

Rahmet oluptur kim can vire gülü hare su

Devran idüp durur kim döne teklühi şehvare su

Revan oluptur coşa çağlaya şeb-i ruz

Kim küyü canane cander-gülü vare su

Dema dem serpilip tur bir sola bir sağa

Belli kim uymuştur bezmi veş rüzigara su

Dideyi eşkte hun oluptur bağrı yanıklarım

Gönül mısrı harab oldu deyü sala haber yare su

Hazeni bezmime cem eyleme gülleri dağıt gitsün

Gelmez bezmi tek bezme niceviresün güli hare su

Mehmet ZEREN

Yazarın Diğer Yazıları