Ateş, su ve ahlak arkadaşlık yaparlar,
Derler ki: bir gün birbirimizi kaybedersek nasıl buluşacağız.
Ateş der ki; duman tüten her yerde beni bulabilirsiniz.
Su da, der ki; şıp şıp, diye bir ses duyarsanız ben oradayımdır, gelirsiniz görüşürüz.
Ahlakta der ki; ben kaybolursam bir daha da beni bulamazsınız.
İnsani hasletlerin bir zamanlar tavan yaptığı şehrimiz Elazığ’da da bu oluyorsa;
Basit gibi görünüyor ama çok önemli; bu son günlerde kaç kez tanık oldum; belediye otobüsü ile yolculuk yapıyoruz.
Son birkaç gün içinde; gördüklerim çok can ve vicdan acıtıcı.
Geçenlerde bastonuyla ayakta zor duran bir yaşlımız; otobüse bindi, otobüs tıklım tıklım, ortada değneğine dayalı, beşik gibi sallanıyor.
Düştü düşecek; uzun bir süre bu hal devam etti, ben ayaktayım. Tam yanında yirmi yaşlarında birçoğu aynı şekilde ya, en yakındaki genç; tavuk gagalar gibi telefonuyla mesaj yetiştiriyor.
Dedim; delikanlı, canım benim, tam dua alma zamanı, şu amcaya bir yer vermek mümkün mü; bir
amcaya baktı, bir bana baktı, kafasını yarı biçimde sağa sola çevirerek, memnuniyetsiz bir şekilde; yerini verdi.
O arada bir sordu amca yaş kaç; 93 yaşındayım oğul dedi:
Yine geçenlerde; çocuklu bir anne; orta yerde, iki üç yaşındaki çocuğunu eşya konulan yere oturtmuş ayakta ezim ezim eziliyor, birkaç kez, biraz yüksek sesle; şu çocuklu anneye bir yer veremez miyiz.Dedim se de, duyan olmadı.
Tın yok; orta yerde camın kenarında bir yer bularak; gözlerimi kapatıp yola devam ettim, indiğim durakta baktım o anne halen o eziyet içinde.
Kendi kendime dedim; ne oldu bize böyle ne!!!
Diyelim; şikayetçi olunan bu ekonomiyi düzelten bir siyasi yapı iş başına geldi düzeltti; bu aymazlığı kim nasıl düzelte bilir. Kaybolan bu ahlaki değerleri nasıl geri getirebileceğiz!!!
Bilinen bir hikayedir; savaş alanında üç tane gazimiz yaralar içinde su su diye kıvranıyorlar. Bakraçla su yetiştiren arkadaşlarının, ikram ettiği suyu, ben iyiyim, arkadaşıma ver diyerek üç gazimiz de şehit oluyor.
Sahi bize ne oluyor ki; gözümüzü kapamak zorunda kalıyor ve başımızı kumdan çıkaramıyoruz şimdi.