Ülkemizdeki siyaseti dizayn eden dış güçlerin var olduğu herkes tarafından bilinmektedir.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile birlikte siyasi dengeler ve oluşumlar için yeniden yapılanmalar kaçınılmaz olmuştur.
Türkiye seçmen profilinin yüzde yetmişinin muhafazakar, Milliyetçi ve ulusalcı sağ seçmenden olduğu düşünüldüğünde, sol veya sosyal demokrat oluşumların iktidara gelmeleri mümkün olmadığı gibi muhafazakar, Milliyetçi ve merkezi temsil eden Erdoğan iktidarına karşı başarılı olmaları mümkün değildi.
Yeni sistemde 50+1 alan kazanacağı için %1'lik oy oranı olan siyasi oluşumlar bile önemli hale gelmiştir.
Rand raporunda ve Jeo Biden'in açıklamalarında, Erdoğan'ı iktidardan uzaklaştırmak için muhalefet ile birlikte hareket edileceği çok net bir şekilde açıklanmıştı.
Bunun gerçekleşebilmesi için Cumhur ittifakının karşısında olan tüm partiler ile HDP'nin birlikte hareket etmesi şarttır.
Fakat İYİ Parti içindeki bazı samimi ülkücüler ile böyle bir birlikteliğin mümkün olmadığı görüldüğü için bu kişilerin tasfiye edilmeleri kaçınılmazdır.
ABD’nin koruyup kolladığı FETO ve PKK gibi örgütlere karşı olan kişilerin İyi Parti içinde kalmaları mümkün değildir.
Birçok milliyetçi kökenli İyi Partili isim, bu oyunu gördükleri ve başlarına gelecekleri bildikleri için partilerinden istifa ettiler.
Bu isimlerden bazılarının istifa gerekçelerine baktığımızda olayı daha net görebiliriz.
İYİ Parti'den istifa eden kurucu üyeleri Yusuf Halaçoğlu, Özcan Yeniçeri ve Nevzat Bor, Genel Başkan Meral Akşener'in, 'kendi arkadaşlarına yer açmak' için partide tasfiye başlatacağını', çoğunlukla ülkücü isimlerle yolların ayrılacağını savundu.
Meral Akşener'in, HDP, kürt siyasi hareketinin temsilcisidir sözlerinden sonra, Yörük Ali Paşa istifa ederken şunları söyledi. “Ellerinde şehit kanı bulunan HDP’yi Kürt siyasi hareketinin temsilcisi” olarak nitelendirmek hem Yüce Türk milletini hem de Yüce Türk devletine gönülden bağlı Kürt kardeşlerimizi derinden yaralamıştır.
Adana milletvekili İsmail Koncuk istifa ederken,
"İYİ Parti Türk milliyetçiği ile merkez sağ hatta ulusalcı sol söylemler arasında sıkışmıştır.
"İYİ Parti kurucularından Vedat Yenerer;
Türk milliyetçilerinin parti içinde önem teşkil etmediğini gördüm. Öcalan'a ev hapsi isteyenler, 'Ege'de Yunan işgali yoktur' diyenler üst düzey görevlere getirildi.” diyerek istifa etti.
İYİ Parti Kurucular Kurulu üyesi ve İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ;
" FETÖ'cü kriptolarla, siyasi omurgasızlarla, HDP'nin kapatılmasına karşı çıkanlarla aynı partide bulunmam mümkün değildir diyerek.”
partisinden istifa etti.
CHP ve HDP ile iş birliği yaptığı için İyi Parti Balıkesir Milletvekili İsmail OK partisinden istifa etti.
İYİ Parti'den istifa eden Antalya Milletvekili Tuğba Vural Çokal;
"Parti içinde Türk milliyetçilerinin ve Ülkücülerin ikinci sınıf birey yapılmaya ve dışlanmaya çalışılması, söylemlerle eylemlerin birbirini tutmaması hayal kırıklığına neden olmuştur."
İstifa eden milletvekillerinin ortak noktaları,
İyi Partinin milliyetçi kimliğinin olmayışı, CHP üzerinden HDP ile işbirliği yapması ve FETO unsurlarının partide barındığını düşünmeleridir.
Bu paralelde son günlerde İyi Partide ilginç gelişmeler yaşanmaya devam ediyor.
Süreç içinde yaşanan bu gelişmeler ve en son Koray Aydın ve Yavuz Ağıralioğlu'nun partideki önemli görevlerinden alınarak daha pasif görevlere getirilerek dışlanmaları bu partinin içindeki milliyetçi unsurların belirli bir süreç içinde tasfiye edildiğini göstermektedir.
Akşener'in yaptığı bu son operasyon, bu isimlerin CHP üzerinden HDP ile yapılacak işbirliğine karşı çıkmaları ve zaman zaman eleştirilerini üst perdeden dile getirmeleridir.
Bu isimlerin partiden istifa etmeleri mevcut yönetimi mutlu edecektir.
Sahi, siz hala İyi Parti'nin milliyetçi olduğuna inanıyor musunuz?
