Bu ülkenin siyasi tarihi birçok yargı kararlarına şahit oldu.
Hukukun siyasallaştığı ve askeri vesayete selam durduğu dönemlerde kanun ve hukuk adına çok zulümler yapıldı.
Bu ülkede halkın verdiği yüzde 55 oy ile seçilen Adnan Menderes ve arkadaşları mahkemenin verdiği siyasi kararla 1961 yılında idam edildi.
Milli Görüş Hareketinin dört siyasi partisi, Millî Nizam, Millî Selamet, Refah ve Fazilet Partisi'nin hukuki olmayan siyasi kararlar ile kapatıldı.
Bu dört partinin liderliğini yapan, ilim adamlığı, beyfendiliği, siyasi ve insani nezaketi herkes tarafından kabul edilen Erbakan Hoca defalarca mahkemelerde ifadeler verdi.
Hukuki olmayan ve millet vicdanının kabul etmediği siyasi ve askeri vesayetin verdiği yargı kararları ile hapisler de yattı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, okuduğu bir şiir nedeni ile Yargıtay'ın Diyarbakır DGM tarafından hakkında verilen 10 aylık hapis cezasını onanmasıyla siyasi yasaklı durumuna düşürüldü.
9 Eylül 2002 tarihinde Erdoğan’ın kurucu üyelikten çıkarılması için AK Parti’ye ihtar verdi.
Partisinin kapatma davasına muhatap olmaması için Erdoğan kurucu üyelikten istifa etti. Kurucu genel başkan ünvanını da kaybetti.
Kurulduktan sonra girdiği ilk seçimde yüzde 34 oy alan Ak Parti'ye, Sabih Kanadoğlu tarafından 23 Ekim 2002 tarihinde açılan kapatma davası açıldı.
14 Mart 2008 tarihinde Abdurrahman Yalçınkaya’nın yeni bir kapatma davası açtı.
6 üye kapatılması 5 üye ise kapatılmaması yönünde oy kullandı.
Kapatma talebi en az 7-4 şeklindeki nitelikli çoğunluk koşulu sağlanamadığı için reddedilmişti.
Siyasi tarihte bu hukuksuz yargı kararları örneklerini çoğaltmak mümkündür.
Hukuk adına bu cinayetler işlenirken muhafazakar seçmen hiçbir zaman taşkınlık yapmadı.
Devletin yargısını hedef tahtası haline getirerek halkı, adliye binasının önüne çağırarak polisle çatıştırmadı.
Çünkü, devletin kurumları ile birlikte varlığı her türlü siyasal çıkarların üstünde görüldü.
CHP ve seçmeni muhafazakar sağ liderlerin ve seçmenlerin tavrını örnek almalı.
Birilerinin siyasi geleceği ve hırsı ile yaptığı hukuksuz davranışlar karşısında yargıyı hedef alarak adliye önlerinde sokaklara dökülmek telafisi mümkün olmayan zararlara yol açabilir.
