Anayasa Mahkemesi (AYM) Ne Yapmak İstiyor?
Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi (AYM), Türkiye'de anayasal denetimi yürüten yüksek yargı organıdır. Kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar.
Yani anayasayı ve dolayısı ile ülkenin menfaatlerini korumakla yükümlü olan bir mahkemenin kimi zaman aldığı kararlar tartışılmakta, toplumsal vicdanı yaralamaktadır.
Ülkemizde 1 Mayıs her yıl kutlanır.
Amaç kutlamak ise tahsis edilen uygun alanlarda kutlanır ve güvenlik sağlanır.
Bu kutlamaların, Taksim meydanında yapılması uygun bulunmazken,Anayasa Mahkemesi, 15 Aralık 2023’te başvuru üzerine aldığı karar ile Taksim’in 1 Mayıs kutlamalarına kapatılmasını hak ihlali saydı. Bu karardan da güç alan yasa dışı marjinal sol örgütler bu yılda görüldüğü gibi devletin polisine saldırma cesareti bulmaktadırlar.
PKK'nın siyasi uzantısı olduklarını gizlemeyen HDP'nin kapatılması istemi ile Yargıtay Başsavcısı Bekir Şahin tarafından 7 Haziran 2021'de AYM'de açılan dava, AYM Genel Kurulu da 21 Haziran 2021'de iddianamenin kabul edilmesine rağmen, böylesine hayati öneme sahip bir davanın hala sonuçlanmaması düşündürücüdür.
Anayasa Mahkemesinin, Yargıtay Başsavcılığı'nın PKK'nın siyasi uzantısı olan, HDP'nin hazine yardımına bloke konulması talebini reddetmeside yargıya olan güvenin ve inancın kaybolmasına neden olmaktadır.
15 Temmuz hain FETO darbe girişimi sonrası özellikle ByLoock kullanan örgüt mensubu kişilerin hak ihlaline uğradıkları gerekçesi ile verdiği kararlarda kamuoyunda çok tartışıldı ve hala tartışılmaktadır.
Verilen bu kararlar örgüt mensuplarınca sevinçle karşılandığı ve onları cesaretlendirdiği görülmektedir.
20 Temmuz 2015'te, Terör örgütü PKK, Doğu ve Güneydoğu'da yaptığı çukur eylemleri ile saldırılar düzenlemiş,
793 güvenlik görevlisi şehit olmuş, 300'den fazla sivil hayatını kaybetmiş ve bu bölgeler yaşanmaz hale gelmişti.
Türk silahlı kuvvetleri bu alçak eylemlere karşı mücadele verdiği sırada,
"Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi" adıyla Ocak 2016'da hazırlanan metinde güvenlik güçlerinin yaptığı operasyonlara "kıyım" benzetmesi yapılmıştı.
Anayasa Mahkemesi "terör örgütü propagandası yapma suçundan cezalandırılmaları" nedeniyle ifade özgürlüklerinin ihlal edildiği gerekçesi ile yeniden yargılama yapılması ve başvuruculara 9 bin lira tazminat ödenmesine de hükmetmişti.
Dünya'nın hiç bir yerinde terörü övmek ve destek verme eylemi cezasız kalamaz.
İspanya'da Bask Bölgesi'nin bağımsızlığı için silahlı mücadele veren ETA Örgütü'nün siyasi kanadı olan "Herri Batasuna Partisi" kapatıldı.
"Batasuna" davasında Avrupa insan hakları mahkemesi, terörü kınamadıkları için kapatılan parti'nin itirazını kabul etmeyerek verilen kapatma cezasını onaylamasına rağmen bizim Anayasa mahkemesinin verdiği bu kararlar Avrupa'nın hukuk değerleri ilede bağdaşmamaktadır.
Yine bugünlerde Anayasa Mahkemesinden Yükseköğretim Kanunu ile ilgili beni dehşete düşüren bir karar geldi.
Yükseköğrenim kanununun bazı hükümler iptal edildi.
AYM, üniversitelerde izinsiz bildiri dağıtan, pankart asan, toplantılar düzenleyen öğrencilere ceza verilmesi hükümlerini iptal etti.
Resmi Gazete'de yayımlanan, 19.04.2024 tarihli ve 32522 sayılı Anayasa Mahkemesi kararına göre;
Öğrencilere, "yükseköğretim kurumu içinde izinsiz olarak bildiri dağıttığı, afiş veya pankart astığı" gerekçesiyle kınama cezası verilmesine ilişkin hüküm,
Öğrencilere, "yükseköğretim kurumuna ait kapalı veya açık mahallerde yetkililerden izin almadan toplantılar düzenlediği" gerekçesiyle uzaklaştırma cezası verilmesine ilişkin hüküm,
Öğrencilere, "suç işlemek amacıyla kurulan bir örgüte üye olmamakla birlikte, örgüt adına faaliyette bulunduğu veya örgüte yardım ettiği" gerekçesiyle (hakkında mahkeme tarafından kesin hüküm kurulmadan) çıkarma cezası verilmesine ilişkin hüküm,
Uzaklaştırma cezası ile çıkarma cezasını gerektiren suçlarda, öğrencinin, rektör kararıyla 30 gün boyunca yükseköğretim kurumuna sokulmamasına ilişkin hükümleri, CHP'nin başvurusu üzerine iptal edildi.
İptal edilen bu maddeler, kamu otoritesinin zayıflamasına ve eğitim ve öğretim yeri olan üniversiteleri yasa dışı örgütlerin propaganda alanlarına evrilmesinin önünü açacaktır. Üniversite idaresinin öğrenciler üzerindeki yaptırım ve otoritesini yok edecektir. Alınan bu kararlardan sonra üniversitelerde eğitim ve öğretim resmen bitmiştir. Üniversiteler siyasi tartışmaların, kamplaşmaların ve kavgaların alanı olacaktır.
Terörle mücadele sadece siyasi iktidarın değil siyasi partilerden yargıya ve sivil toplum örgütlerinden vatandaşlara kadar tüm toplum katmanlarının görevidir. Bunlardan birinin yada birkaçının bu görevi yapmaması terörle mücadelede zafiyet oluşturarak onlara alan açacaktır.
Yukarıda belirttiğim bu ve benzeri kararlar terör örgütleri ile mücadelede siyasi iktidarı ve silahlı kuvvetlerimizin terörle mücadelesine olumsuz olarak yansıyacaktır .
Yargının bu konuda daha duyarlı olmasını ve bu konuda varsa yasal eksikliklerin derhal giderilerek terörle mücadelede devletin tüm kurumlarının birlik ve beraberlik içinde mücadele etmesi esastır.