Bazı değerler bireyin ve toplumun düşünce dünyasında ve yaşam tarzında önemli yer kaplar. Bunlar, bireylerin olmazsa olmaz denilen kırmızı çizgileridir. Bazende bu değerler bireyin kullanılmaya müsait zayıf noktalarını oluşturur. Ve başkaları tarafından her zaman kullanılmaya müsait hale gelir.
Bu kavram aynı zamanda toplumu ayrıştırmanın ve kutuplastırmanın aracı olarakta kullanılmaktadır.
Ülkemizde bu hususlardan biride Atatürk kavramıdır.
Ülkemizin siyasi tarihi süreci içerisinde bir takım siyasilerin ve çıkar çevrelerinin, yaptıkları kanuni ve ahlaki olmayan işlerini, Atatürk ismini kullanarak perdelemeye çalışmışlardır. Atatürk ismini kullanarak adeta dokunulmazlık zırhına bürünmektedirler.
Atatürkçülük kılıfı altında para kazanma derdine düşen Yılmaz Özdil, sadece 1881 adet bastığı eski kitabını 2500 liradan satışa çıkarmıştı. Eski kitabı üzerinden milyonlarca lira para kazanan Özdil "Atatürk İstismarcılığının" en bariz örneklerindendir.
Mustafa Kemal'e benzerliğiyle bilinen tiyatrocu Göksel Kaya da basit bir benzerliği ciddi bir ranta çevirdi. Hakkında cinsel taciz ve dolandırıcılık başta olmak üzere birçok dava açılan Kaya, Kemalistlerin her etkinliğinde boy gösteriyor. Söz konusu etkinliklerden yüksek meblağlar kazanması"Atatürk İstismarcılığının" bir başka çarpıcı örneğidir.
Yıllarca kendi Atatürkçü olarak lanse eden, MİT TIR'ları kumpası sonrası FETÖ'nün medya ayağının önemli isimlerinden biri olduğu anlaşılan ve vatana ihanetten yargılanırken firar eden Can Dündar da Atatürk'ü anlattığı "Sarı Zeybek"ten oldukça iyi para kazandığı bir gerçektir.
Halk TV'de katıldığı bir programda Başkan Erdoğan'a yönelik hadsiz ifadeler kullanan ve akabindeki süreçte gözaltına alınan Müjdat Gezen de, Atatürk üzerinden para koparmak için kitap yazdı. Yalnızca iki saat kaldığı adliyede yaşadıklarını 'Haddini Bil' ismiyle kaleme alan bu şahısın yaptığıda "Atatürk'ü istismardan" başka bir şey değildir.
Atatürkçü Düşünce Derneği ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile benzeri STK'lar hep Atatürk ismini kullanarak yıllardır bağış toplamaktadır.
Atatürk aynı zamanda üretilen kimi eşyaların ticaretininde reklam aracı olarak kullanılmaktadır. Üzerinde Atatürk resimi olan tablololar, fincanlar, tişörtler Vs.
Atatürk istismarı, ticari gelir elde etmek isteyenlerin aynı zamanda topluma korku pompalaması son yılların en gözde işlerinden biri.
Düzenli gelir sahibi, şehirli orta sınıfta yer alan seküler Atatürkçü kesim “AKP şeriatı getirecek” yalanı ile korkutulmaktadır. Kandırılan bu kesim, şeriat gelmesin diye Atatürk'e ve rejime sahip çıkma adına, Atatürk resmi basılan eşyaları alarak bu "Atatürk tüccarlarını" servet sahibi yapıyor. Bu tüccarlar, sahip olduğu zengilikler içinde korkusuz ve endişe etmeden lüks hayat yaşarken, korkularla kandırılmış kesimler ise bu eşyaları daha çok tüketmeye devam ediyor.
Üzerinde Atatürk olan ürün satmak yanlış değildir. İnsanlar sevdikleri birinin hatırasını kullandıkları eşyalarda yaşatmak isteyebilirler. Sorun olan kısım, bu ticareti yaparken, "Atatürkçülük maskesi" kullanılarak ürünlerin pazarlanmasıdır.
"Atatürk İstismarcılığının" birde siyasi boyutu var ki oldukça önemlidir.
Atatürk'ün kurduğu Parti'nin genel başkanı bir oy CHP'ye bir oyda ülkeyi bölmek ve parçalamak isteyen PKK'nın siyasi uzantısı olan partiye verilmesini isterkende hiç rahatsızlık duyulmadı. Çünkü Atatürk'ün partisinin genel başkanı.
Aynı parti Atatürkçü kimliği ile "Başkan Apo'nun heykelini dikeceğiz" diyen teröristlere özgürlük bile isteyebiliyor.
Yine aynı Parti'nin genel başkanı ve belediyeleri, ahlaki değerleri ve toplumun en temel dinamiği olan aile kavramını yok etmek isteyen LGBT sapkınlığı için "aile yapımızı bozmaz" diyerek Atatürkçülük maskesi ile sahip çıkmaktadırlar.
LGBT mensubu sapkın anlayış sahipleri bile yaşamış oldukları ahlaksız yaşam tarzlarını bile savunurken "Atatürk maskesi" kullandıklarını görebiliyoruz.
Entrasan olan şu ki, bu partinin sözüm ona Atatürkçü taraftarlarıda hiç itiraz etmiyorlar.
Yine 15 Temmuz hain darbe girişimi yapan, FETO terör örgütüne satılmış bir kısım askerlerde darbeye meşruiyet kazandırmak için Atatürk'e ait olan "Yurtta sulh, cihanda sulh" sözlerini kullanarak "Atatürk sömürüsü" yapmışlardır.
Yine geçmişte ki, 1960, 1972 ve 1980 darbelerinede, meşruiyet arayışı içinde olan darbeciler, Atatürk'ün ismi kullanılmıştır.
28 Şubat post-modern darbe girişiminde batırılan 25 bankanın devlete maliyeti 50 ile 65 milyar dolar arasındaydı. Bu soygun yapılırken bile kullanılan maskenin "Atatürk" olması içler acısıdır.
Tarihimiz ve tarihi şahsiyetler, yanlışları ve doğruları ile bizim ortak değerlerimizdir. Bu ortak değerler üzerinden bile toplumu kutuplaştırmaya çalışılmaktadırlar. Ülkemizi bölmek ve toplumu ayrıştırmak isteyen kesimlerinde kullandığı maske "Atatürk istismarıdır." Atatürk'çü olanlar ve olmayanlar argümanı kullanılarak toplum kutuplaştırmaya çalışılmaktadır.
Netice itibarı ile, rahmetli Uğur Mumcu'nun çok güzel bir tespiti var.
"Bu ülkede banka soyarken kar maskesi, ülkeyi soyarkende Atatürk maskesi takarlar."