H. Burak Boyraz

Türkiye'de Süresiz Nafaka Tartışmaları ve Olası Düzenlemeler

H. Burak Boyraz

Türkiye'de süresiz nafaka konusu uzun süredir tartışmalara yol açan bir hukuk meselesidir.

Boşanma sonrasında maddi olarak zor duruma düşen eşin desteklenmesi amacıyla verilen
yoksulluk nafakası, süresiz olması nedeniyle zaman zaman adil olup olmadığı konusunda
eleştirilere maruz kalmaktadır. Özellikle nafaka ödemekle yükümlü olan kişiler, belirli bir
süreden sonra ekonomik olarak zorlandıklarını ve bunun haksız bir yük oluşturduğunu
savunmaktadır. Öte yandan, süresiz nafakanın kaldırılması gerektiğini düşünenler, bunun bazı
mağduriyetlere yol açabileceğini de göz önünde bulundurmalıdır.

Süresiz Nafakanın Mevcut Hukuki Çerçevesi

Türk Medeni Kanunu'na göre, boşanma sonrası yoksulluğa düşecek olan eş, kusur durumu
gözetilerek diğer taraftan süresiz olarak yoksulluk nafakası talep edebilir. Ancak, nafaka alan
tarafın yeniden evlenmesi, fiilen evli gibi yaşaması veya ekonomik durumunun düzelmesi
halinde nafaka sona erdirilebilir. Bunun dışında, nafakanın kaldırılması ya da süresinin
belirlenmesi hususunda kesin bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu durum, yıllar boyunca süren
nafaka yükümlülükleri nedeniyle çeşitli mağduriyetlerin oluşmasına sebep olabilmektedir.

Özellikle kısa süreli evliliklerde süresiz nafaka bağlanması, taraflar arasında ciddi
adaletsizliklerin doğmasına neden olabilmektedir. Örneğin, birkaç yıl süren bir evliliğin
ardından bir tarafın ömür boyu nafaka ödemesi gerekliliği, adil olmayan sonuçlara yol açabilir.
Bunun yanı sıra, süresiz nafakanın bazı durumlarda ekonomik bağımlılığı teşvik ettiği ve
bireylerin kendi ayakları üzerinde durmalarını zorlaştırdığı yönünde görüşler de bulunmaktadır.
Ancak, bazı hukukçular ve kadın hakları savunucuları, ekonomik olarak güçsüz durumda olan
bireylerin korunması gerektiğini ve süresiz nafakanın kaldırılmasının bu kişileri mağdur
edebileceğini belirtmektedir.

Süresiz Nafakanın Kaldırılmasına Yönelik Çalışmalar

Son yıllarda süresiz nafakanın kaldırılması veya belirli süreye bağlanması yönünde çeşitli
düzenleme önerileri gündeme gelmiştir. Hükûmet ve bazı sivil toplum kuruluşları, süresiz
nafakanın yerine belli bir süre boyunca ödenecek bir nafaka sisteminin oluşturulmasını
önermektedir. Örneğin, nafaka süresinin evlilik süresiyle orantılı olması, belirli bir üst sınır
getirilmesi veya nafaka alan kişinin ekonomik bağımsızlığını kazanmasına yönelik çözümler
sunulması tartışılmaktadır.

Bu konuda Adalet Bakanlığı’nın ve çeşitli hukukçuların üzerinde durduğu model, nafakanın
belirli bir süreyle sınırlandırılması, ancak mağduriyet yaratmaması adına hakimin takdir
yetkisinin korunmasıdır. Özellikle kısa süreli evliliklerde ömür boyu nafaka ödenmesinin adil
olmadığı vurgulanırken, uzun süreli evliliklerde mağduriyet yaşanmaması için kademeli bir
sistem önerilmektedir. Bu tür bir modelde, nafakanın süresinin en fazla evlilik süresi kadar
olması, bireylerin ekonomik olarak güçlenmelerini teşvik edecek destek mekanizmalarının
oluşturulması gibi unsurlar ön plana çıkmaktadır.

Ayrıca, bazı ülkelerde uygulanan modeller incelendiğinde, nafakanın belirli bir süreyle
sınırlandırıldığı ve ekonomik bağımsızlığı teşvik eden politikalar geliştirildiği görülmektedir.
Örneğin, bazı Avrupa ülkelerinde nafaka süresi evlilik süresine bağlı olarak belirlenmekte,
belirli bir süre sonunda ise tamamen sona ermektedir. Türkiye’de de benzer bir sistemin hayata
geçirilmesi yönünde öneriler bulunmaktadır.

Sonuç ve Değerlendirme

Türkiye’de süresiz nafaka meselesi, toplumsal ve hukuki açıdan hassas bir konudur. Bir yandan
boşanmış bireylerin ekonomik güvencelerinin korunması, diğer yandan nafaka yükümlüsü
kişilerin mağdur olmaması arasında bir denge sağlanması gerekmektedir. Süresiz nafakanın
yerine süreli bir modelin getirilmesi halinde, boşanmış bireylerin ekonomik bağımsızlıklarını
kazanmalarını destekleyecek sosyal politikaların da geliştirilmesi önem arz etmektedir. Bu
konuda atılacak adımlar, hem nafaka alacaklısını hem de nafaka yükümlüsünü koruyacak
şekilde dengeli bir yapıda olmalıdır. Yapılacak olası düzenlemeler, hukuki güvenceyi ve sosyal
adaleti sağlama hedefiyle şekillendirilmelidir.

Nafakanın belirli bir süreyle sınırlandırılması yönünde yapılacak düzenlemelerin, ekonomik
bağımsızlığı artırıcı mekanizmalarla desteklenmesi gerekmektedir. Devletin, boşanmış
bireylerin iş hayatına kazandırılması, mesleki eğitim ve istihdam olanaklarının artırılması gibi
politikalar geliştirmesi, süresiz nafakanın kaldırılmasıyla doğabilecek olası mağduriyetleri en
aza indirebilir. Böylelikle hem ekonomik bağımsızlık teşvik edilecek hem de uzun vadede
adaletli bir nafaka sistemi oluşturulabilecektir.

Yazarın Diğer Yazıları