“Dilce susup
Bedence konuşulan bir çağda
Biliyorum kolay anlaşılmayacak…”
Söyleyecek sözü olmayanların hakarete, iftiraya sarıldığı bir şehirde dilce susulup bedence konuşulan çağlara bile hasret kaldık.
Yazı hayatım boyunca bazı kirli dimağlar bana “koca” aradılar!
Zira şahsiyeti, karakteri, kimliği olmayan insanlar karşısındakini de kendisi gibi biliyor.
Şehrin acemisi olduğum dönemlerde bu durum zoruma gidiyordu ama ettiğim kelama mukabele edemeyenlerin çaresizliğini görünce hoşuma gitmeye başladı, alıştım.
Şimdi sadece keyfini çıkartıyorum…
***
Şehrin üç ayını milyar dolarlık servet hayalleriyle meşgul edenler konuyu ilk gündeme getirdiğinde, naçizane bu fakir; “İhaleye giremeyecekler. İhaleye girerlerse zengin kahramanlar olacaklar, giremezlerse sadece kahraman olacaklar ama göreceksiniz ihaleye giremeyecekler.” demişti.
Yazı dizisi haline getirmeyi düşündüğüm sahte kahramanlık hikâyesinde bir bölümü maden meselesine ayıracağım. Onun için detaya girmeye gerek yok.
Kırmadan, dökmeden, iftira atmadan, zan altında bırakmadan dile getirdiğim eleştirilere belgeli, makul cevaplar verilmek yerine maden meselesinin kahramanı Sayın Asilhan Arslan yaptığı basın toplantısında “basının düğmesi” meselesine girdi.
Düğmenin nerede, tam olarak hangi organın üzerinde olduğunu söylemedi! Sebebini bilmiyorum.
Sağır sultan bile biliyordu ki muhatap bendim. Çıktım cevap verdim.
Mesele benim için kapanmıştı. Defalarca Kanal 23’teki 6. Gün programıma Sayın Arslan’a meseleyi karşılıklı konuşmak için çağrıda bulundum.
Meseleye hâkim birisinin sorularına cevap vermemeyi tercih etmiş olacağı gibi, beni ciddiye almamış da olabilir. Ki, iki saat iddialarım için basın toplantısı yapmıştı.
Neyse, kendini fazla ciddiye alıyorsun deyiniz! Çok da önemli değil…
Mesele unutulmuştu. Herkes işine gücüne bakıyordu.
Ve sonra duydum ki, Ticaret Odası kaynaklı birileri beni filan filanın konuşturduğunu yaymaya başlamış!
Yahu sevgili dostlar,…
Bazısına iftira atarsın susar,
Bazısına hakaret edersin siner,
Bazısını tehdit edersin tırsar,
Bazısını yemlersin yalar,
Bazısına koca ararsın tatmin olup keyfini çıkartır,…
Aga benim tahrik olduğumu halen daha neden anlamıyorsunuz?
Benim arzu ettiğim tek şey var: Bir şey söylediğimde, yazdığımda medeni bir üslupla konuyu tartışabilmek. Hepsi bu…
Hakaret ederek, iftira atarak, üzerime feyk hesap salarak, tehdit ederek…
Olmuyor, ayarım bozuluyor…
Meseleleri medeni şekilde tartışmak bu kadar mı zor?
Yazı dizisi boyunca boncuk boncuk terleteceğim!
Soranlara okumadım, umurumda değil diyeceksiniz ama okurken tansiyonunuz çıkacak! Elleriniz titreyecek! En az 3 hafta yemeden içmeden kesileceksiniz!..
Söz veriyorum, hepsini yaşayacaksınız…
***
Başlığı yazarken aklıma Dustin Hoffman ve Andy Garcia’nın başrollerini oynadığı 1992 yapımlı “Zoraki Kahraman” filmi geldi.
Hangi başlığı koyacağıma başta karar veremedim. Sahte kahraman hem yazı dizimize uygun hem de araklamamış oluruz.
Evet sevgili dostlar,
Elazığspor üzerinden yapılan sahte kahramanlık,
Afet bölgesi meselesinde planlanan sahte kahramanlık,
Ve son olarak maden konusunda sahneye koyulan sahte kahramanlıkla,…
Karşınızda “Sahte Kahraman Asilhan Arslan!”...
Not: Elazığ’ın bu karanlık ve puslu vadisinde yaşananları anlattığım yazı dizimizde adı geçecek kişi, kurum ve olaylar tamamen gerçek olup hiçbir şekilde hayvanlara kötü muamele yapılmamıştır!