Uzun süre Hakimiyet gazetesindeki köşeme ara vermiştim. Tekrardan sizlerle birlikte olmak güzel.
Yeniden yazmaya başlayınca belediye hakkında bir yazı yazmaya karar verdim. Oturdum, düşündüm…
Elazığ Belediyesi’nin, dolayısıyla Belediye Başkanı Sayın Şahin Şerifoğulları’nın artılarını, eksilerini önüme koydum.
Genel tabloda Başkan’ın başarılı olduğuna karar verdim.
Hele hele Başkan’ın göreve başlamasından sonra yaşanan ekonomik krizi, pandemiyi, depremi düşününce Başkanı daha da başarılı buldum. Zira Şerifoğulları’nın üç yıllık başkanlık dönemine bakınca şehrimize göktaşı düşmedi, bir de uzaylıların istilasına uğramadık! Atladığım afet veya kaos başlığı varsa lütfen beni uyarın!
Bu düşüncelerle klavyenin başına geçmiştim ki, yazıp yazmama konusunda tereddüt yaşamaya başladım.
Kalben başkanın başarılı olduğunu düşünüyorum ama bunu yazarsam;
Bazı milletvekilliği yapmış kişiler,
Potansiyel milletvekili aday adayları,
Bazı eski il başkanları,
Bazı eski belediye başkanları,
Bazı eski belediye başkan adayları,
Potansiyel belediye başkan adayları,
Bazı medya mensubu arkadaşlar,
Namusu ve şerefi kimlikleri gibi feyk olan sahte hesap sahipleri,
Ajdar, Erşan Kuneri, Merdan Yanardağ,
İsveç, Finlandiya,
Joe Biden, Emmanuel Macron, Kim Jong-Un…
Rahatsız olur mu, olmaz mı?… Diye düşünmeye başlayınca karar veremedim!
Sonra yazmaktan vazgeçtim!
Şaka şaka!
Neden vazgeçeyim? Siz kıymetli okurlarımın haricinde, şu an yazımı okuyup da bana küfür eden kirli dimağların kızaran yüzlerini gözümde canlandırıyorum ve keyfini çıkartıyorum!
Tatlı şeyler, o çaresiz salaklığınız çok hoşuma gidiyor!
Neden mi?
Çünkü 9 yıllık medya serüvenim bana şunu öğretti:
“Bir şey yazarken ve söylerken sadece ve sadece bu şehrin o şerefli ve onurlu insanlarını muhatap almalıyım!…”
Çünkü Elazığ’ı güzel yapan o şerefli ve onurlu insanlar,
Çünkü aslında sayımız çok ama çok fazla,
Çünkü bir avuç kirli dimağı gereğinden fazla ciddiye alıyoruz,
Çünkü hayat kimliksiz, kişiliksiz müfterilerle zayi edilemeyecek kadar kısa ve kıymetli,
Çünkü hayata; Kemal Kılıçdaroğlu’nun “bir gün Cumhurbaşkanı olabilirim” duygusuyla sarıldığı gibi sarılmalıyız!
Yok, yok! Bu sonuncuya gerek yok. Siz en iyisi imkânsız hayaller kurmayın!
Neyse…
Sayın Şahin Şerifoğulları;
Güzel, güzel… İyi gidiyorsunuz. Yani bazıları rahatsız olsa da vatandaşla aynı fikirdeyim…
(Yukarıda saydıklarım! Küfür başlasın, çıldırabilirsiniz! Sevenlerim bana yeter.)
GÜNÜN SORUSU
“Memlekette ne çok odun var geliyor keser sesi,
Baba Cengo gelince angutlar keser sesi!”
Yukarıdaki mısrada yer alan kafiye türü hangisidir?
a) Zengin kafiye
b) Fakir kafiye
c) Normal kafiye
d) Cinaslı kafiye
Artık şahin şerifoğlularına ve bağlı olduğu partinin millet vekillerine oy vermeyecez. 2 buçuk yıl oldu abdullahpaşa mahallesi halen tarla. Resmen belediye başkanı bizimşe dalga geçti. İlk başta yapacağı 8 kat imarı daha yeni yaptı ama iş işten geçti, demir çimento fiyatları herkesin malumu. Sonuç olarak Abdullahpaşa mahallesi topyekün başkana ve vekillere hakkını helal etmiyor
Senin yerin hayvanat bahçesi… Sen bir sefer sana sorduğumuz sorulara cevap ver; Yazar mısın, şakraban mısın, şarlatan mısın, soytarı mısın, ciddiyetsiz, karakter yoksunu herif. Yazım şekline bak, usluba bak, sen ilk başta kullandığın kelimelere bak, makale nasıl yazılır onu öğren… İlk okul öğrencisi bir yeğenin veya kendi çocuğun varsa, sana biraz dilbilgisi ve kelime düzeni dersi versin. Şahin Başkan evet mükemmel bir adam ve cidden başarılı. Ama senin gibilerinin övgüsü ona fayda değil, zarar olarak geri döner… Yani tartıda aynı kalitede değilsiniz. Ve senin bu yazının tek sebebi: Dışarıda kendin anlatıyormuşsun bu yazacağımı; Korkut Şerifoğullarına kız kardeşini belediyede işe aldırtmışsın. Ve bu yazıda teşekkür mahiyetinde bir başka taklacılık… Hayatın gövercin olarak geçtiği için sana koymaz bu laflar. Çünkü nefis seviyen eksi bilmem kaç milyon olmuş. Ben Tolga Ağarın da, Şahin Başkanın da yerinde olsam, Senin gibi bir dalkavuğu bir metre öteme yanaştırmam. Sen haysiyet yoksulu bir marjinal pinokyosun! Diğer adınla bu dönemin yalaka piyonusun! Yazdıkça dibe vuruyorsun. Ama farkında değilsin. Senden gazeteci değil, sığır çobanı bile olmaz. Bir başka deyişler sen tarlada korkuluk bile olamayacak kadar vasıfsız bir dış parazitsin… Yani senin yerin işkembenin içinde ki yaşam bölgesi… Hadi takla atıp yuvarlanmaya devam et sen! Zaten kalıp olarak topaç gibisin, yuvarlanmak sana yakışıyor Cengüüzzcüm:) Vesselam kralın soytarısı!
