Cengiz GÜLAÇ

IVANA SERT'TEN ŞERİAT DONUNA DUYGUSAL TRAVMALARIM!

Cengiz GÜLAÇ

Ahmet Kaya’nın “Kum Gibi” isimli şarkısını Ivana Sert’ten dinledikten sonra yaşadığım travmayla tabula rasaya dönen zihnim yazacak konu bulamıyor!

Gözümün önünden Ivana Sert gitmiyor. Sürekli yaşadığım tiksintinin etkisiyle “kafama sıkar giderim” mısralarını mırıldanıyorum…

Ahmet Kaya hayatta olsaydı Ivana Sert’e acaba nasıl bir sertlikte dalardı diye kafamda türlü türlü fanteziler geçiriyorum!

Son yazımda muhafazakâr düşüncenin insanda sanat ve estetik kaygısını azaltan bir hayat anlayışı olup olmadığını irdelemeye çalışmıştım. Eleştirilerimi yazdıktan sonra şöyle bir tespitte daha bulunmuştum:

“Yazı konusunun muhatabının muhafazakârlık olmasının sebebi yakın olduğum mahallenin burası olmasından kaynaklanıyor. Yoksa sanki bu ülkede geri kalan diğer herkes birer Picasso değil!”

Yazıdan sonra tesadüfen Ivana Sert’i dinliyorum. Pespayeliğin standart haline geldiği bir ülkede yaşamak kader mi diye düşünmeye başlıyorum. Elini nereye atsan elinde kalıyor. Sonra…

Allah’tan piyasaya yeni çıkan “Şeriat Donu” ile ciddi bir ihtiyacın karşılanacağını görmenin mutluluğuyla biraz olsun sakinleşiyorum…

Şeriat donu, sardığı yerlerin çılgınlıklarını önleyebilir mi diye bir soru kafama takılıyor. Aklıma bir fıkra geliyor…

Adamın biri paçalı donla serinlemek amacıyla yosunlu bir suya giriyor. Sudan çıktıktan sonra paçalı donunun içine bir bakıyor ki, uzak olsun bir yerlerine yosunlar dolanmış. Şöyle imalı bir bakış atıyor ve diyor ki:

“Kafana sarık takıp kendine sözde meczup bir alim süsü vermişsin ama ben senin ne zalim biri olduğunu bilmiyor muyum?”

Evet, şeriat donu zalimlerin çılgınlıklarına engel olur mu acaba?

Neyse, yine Allah’tan helal şampuan çıktı da, bir ihtiyacımızı daha gidermiş olduk. Gerçi çıplak duş almayın diye muhterimin fetvasından hareketle, giyinik banyo nasıl yapılırı düşünmemize gerek kalmadı.

Helal şampuan çıplaklık sorununu ortadan kaldırmış oldu. Allah icat eden muhteremlerden ve bilim adamlarından razı olsun.

İyi ki bizim bilim insanları İsviçreli bilim insanları gibi ömrünü diş fırçasının açısına heba etmiyor!

Konu nerden buraya geldi, vallahi bilmiyorum. Hah, Ivana Sert’i konuşuyorduk…

Kum Gibi şarkısının sözleri Ivana Sert’e yakışmadığı kadar hiç kimseye yakışmamıştı!…

“Martılar tiksinirdi Ivana’nın dudaklarından çıkan namelere

Biz seninle saçmalardık

Şehirlere bombalar yağardı her gece

Şeriat donumuz yok diye hiç durmadan sevişirdik…”

Güzel mısralar, değil mi?

“Sanat sanat için mi yoksa sanat toplum için mi?” tartışmasından “Sanat angut eliyle angut için!” hüznüne evirildiğimiz bir çağda güzeli beklemek nafile bir çaba değil mi?

Daha fazla dağılmadan yazıyı bitirelim hadi!

Elazığ’da bir kuruma müdür olsaydın bu kadar zoruma gitmezdi be Ivana! Hatta müdürlükten alındığında ilk isyanı ben ederdim. Onlardan ne eksiği var der geçerdim!

Ama kum gibi, kum gibi ezip geçtin be Ivana!

Yazarın Diğer Yazıları