Partiler açısından büyük bir heyecan ve merakla beklenen 31 Mart yerel
seçimleri nihayet sonuçlandı. Ortaya çıkan tablo oldukça şaşırtıcıydı.
Zira girdiği tüm seçimleri kazanan Ak Parti ve Recep Tayyip Erdoğan
ilk defa deyim yerindeyse tam bir hezimete uğradılar. Doğal olarak Ak
Parti yetkilileri bu sonucu kendi içlerinde tartışarak
değerlendirmelerde bulunacaklardır.
Bizim de acizane bu sonuçla ilgili bazı tespitlerimiz var.
Birincisi bu sonucun birinci derece sorumluları Ak Parti’nin kurmay
heyetidir. Yani seçim işlerinden sorumlu olan başkan yardımcılarıdır.
Sonra da o ilin milletvekilleriyle il teşkilatlarıdır. Zira birçok
ilde seçilecek adayların üstü çizildi. Üstü çizilenler de Yozgat,
Şanlıurfa ve yüzlerce ilçe örneklerinde olduğu gibi başka partilerden
aday oldular ve seçimi kazandılar.
İkinci önemli sorumluluk ekonomi yönetimindedir. Ekonomi yönetimi
Tayyip Erdoğan’a rağmen kararlar aldı. Adına tasarruf tedbirleri
denildi, kamuda ve devlet kurumlarında kemer sıkma denildi ama
tasarruf tedbirleri ve kemer sıkma sadece vatandaşa uygulandı.
Ekonomiyi kurtaracağız diye başta MTV olmak üzere iğneden ipliğe her
şeye zam yapıldı. İsteyen ürününü fahiş fiyata sattı piyasa
denetlenmesi yapılmadı. Faizler artırılarak ev, araba ve bazı
dayanıklı tüketim malzemesinin alınması zorlaştırılarak ekonomik
sirkülâsyonun önü kesildi. Kendileri lüks içinde yaşarken, lüks
araçlarla caka satarken vatandaş küçük maaşlarla geçimini sağlamaya
çalıştı. Tayyip Erdoğan emekliye ciddi maaş artışını gündeme
getirirken ona mali disiplin safsatasıyla engel oldular. Yoksa Tayyip
Erdoğan en çok oyu emeklerden aldığını bilmeyecek kadar saf bir
siyasetçi değil.
Üçüncü önemli sebep kibir ve üstenci bakış. Hem vekillerin hem de il
başkanlarının bazıları burunlarından kıl aldırmadı. Kendilerini
telefonla arayan vatandaşa cevap vermedikleri gibi ziyarete gelenlere
de yok dedirttiler. İl başkanlarının bir kısmı partiyi ziyarete
gelenleri hatta aday adaylığı için müracaat edenleri yerinden bile
kalkmadan kuru bir hoş “geldinizle” karşıladılar. Kendi yakınlarını
kurumlara yerleştirip vatandaşın bu konudaki taleplerini görmezden
geldiler.
Bir başka sebep de Cumhur ittifakının ruhunun zedelenmesi oldu. Tıpkı
MHP gibi YRP ile BBP de bazı yerlerin belediye başkanlıklarına talip
oldular. Ama onlara olumlu bakılmadı. Nitekim bu partiler istedikleri
kadar yerde belediye başkanlığı aldılar.
Bütün bu menfilikleri bizzat gören ve yaşayan vatandaşlar da çok güzel
mesaj verdi. “Vatandaşı kaale almazsanız siz de nadasa kalırsınız”.
Ömründe CHP’ye oy vermemiş insanlar ders vermek için oylarını kerhen
CHP’ye verdiler ya da sandığa gitmediler.
Yani dememiz o ki millet bu defa da Ak Partiye ve Erdoğan’a net bir
mesaj verdi. Dedi ki “bulunmaz Hint kumaşı değilsin. Vatandaşına
kıymet vermezsen, bu pahalılığı durdurmazsan, beceriksizliği yüzünden
beş vekili üç vekile indirmiş il teşkilatlarına çeki düzen vermezsen,
kurmay ekibini yenilemezsen istediğim zaman önceki siyasileri nasıl
siyaset çöplüğüne gömdüysem, seni de siyaset tarihine gömerim” .
Öyle anlaşılıyor ki artık beş yıl yerel yönetimlerin çoğu CHP’de
kalacak ve gösterecekleri performanslarıyla ilerideki siyaset sürecini
belirleyecekler. Bilindiği gibi Ak Parti de yerel yönetimlerle
iktidara gelmişti ve yerel yönetimlerle büyük oranda gücünü kaybetti.
Eğer kırk yedi yıl sonra iktidara gelmiş CHP, ayrıştırıcı değil de
birleştirici ve hizmet odaklı bir siyaset izlerse geleceğin siyasi
kodları da değişecektir diye düşünüyoruz.
