Ekonomist değiliz ama ülkemizin ekonomisiyle ilgili değerlendirme yapacak kadar ortalama bir akla sahip olduğumuzu da ifade edelim.
Bildiğiniz gibi son birkaç yıldır ekonomide işler iyi gitmiyor. İşsizlik, hayat pahalılığı, faiz, döviz ve altın gibi para birimleri aldı başını gitti. Yatırımlar eskisi gibi değil, yabancı yatırımcı güvenli liman olarak görmediği için ülkemize yatırıma gelmiyor. Körfezden gelen sıcak para da istenilen düzeyde gelmiyor artık.
Bir önceki dönem ekonominin başına getirilen ve “gözlerindeki ışıkla” ekonomiyi çözeceğini söyleyen bakanın “Ortodoks” ekonomik çözümleri fiyaskoyla sonuçlandı. Şimdi de “reel zemine dönmenin zamanı geldi” diyen bir başka bakan geldi. O da ümit dağıtmaya devam ediyor. Peki ekonomi nasıl düzeltilecek? Buldukları çözüm ne?
Buldukları çözüm, başta vergiler olmak üzere her şeye zam yapmak. 2024 yılındaki başta araç, kimlik, ehliyet, pasaport, yakıt gibi neredeyse tüm devlet kurumları vergileri yüzde 50-60 oranında artırıldı. Yetmedi çalışanların maaşlarındaki vergi dilimleri artırıldı. Yetmedi; dışarıdan getirilen elektronik cihaz ve telefon harçları artırıldı. Yetmedi başta temel gıda maddeleri olmak üzere; deterjan, sabun, tuvalet kâğıdı, bebek bezi ve yeme-içme sektöründeki KDV artırıldı. Yine yetmedi; mobilya, beyaz eşya, elektronik ürünlerde KDV artırıldı. Daha da yetmedi ipotek, dava, yargı, gemi-liman, ruhsat ve diploma harçları da artırıldı.
Otomobil alımlarındaki vergiler ile trafik cezaları da artırılan başka kalemler oldu. Artırılan faiz oranlarından dolayı kredi faizleri de artık oldukça yüksek. Yani ev, araba ve eşya almak için düşük faizli kredi almak hayal oldu.
Yani anlayacağınız yeni ekonomi yönetimi, büyük oranda artırdığı vergilerle, vatandaşı sıkarak aldığı ekonomik tedbirlerle kötü gidişe çözüm üretmeye çalışıyor.
Şimdi can alıcı soruyu soralım. Vatandaşı tabir yerindeyse koz kabına koyarak adeta deprenemeyecek hale getirerek mi ekonomide başarıya ulaşacak bu ekonomi yönetimi? Vatandaşlarının boğazından keserek, normal insan standardında hayat sürmesine engel olarak mı ekonomide çözüm üretilecek? Vatandaşı çoluğuyla çocuğuyla dışarda bir yemek yiyemeyecek hale getirerek hatta açlık sınırında bırakarak mı ekonomi felaha kavuşacak? Yine vatandaşı çocuğunun okul masrafını bile karşılayamayacak hale getirerek, kirasını veremeyecek, tiyatroya, sinemaya gidemeyecek kitap alamayacak hale getirerek mi ekonomi düzeltilecek?
Mecliste en kral yemekleri yiyenlerin, her türlü lüks ve ihtişam içerisinde olanların, en lüks araçlarla ya da uçaklarla istedikleri yere gidenlerin, en modern hastanelerde yetmezse Avrupa veya Amerika’da kendilerini ve yakınlarını tedavi ettirenlerin; bu milletin evlatlarına reva gördükleri ekonominin kurtuluş modeli ne yazık ki bu. Kendileri ve bürokratları hariç kalan herkesin kemer sıkması.
Peki şimdi size desem ki “yahu iyi de bu çözüm için bakan olmaya gerek yok. Vatandaş zaten epeydir zorunlu olarak kemer sıkıyor, ekonomide sıkılaştırmayı uyguluyor. Yani, ekonominin başına hamal Musa emmiyi getirseniz de sizin yaptıklarınızı yapacak. O zaman sizin artınız ne?
Üstelik ekonominin düze çıkması da kısa zamanda öngörülmüyor. Ekonomi yönetimi, enflasyon ve diğer verilerin ancak 2026’da daha dengeli hale geleceğini ifade ediyor. Anlaşılan o ki onlar iki yıl diyor ama biz işi sağlama bağlayalım ve en az dört yıl ekonomik çile çekeceğimizi ön görüp tedbir alalım.
Sözün kısası faiz de yükseltilse, “petrol, doğal” gibi kaynaklar da bulunsa gerçek anlamda üretime geçilmediği sürece ekonominin düzeleceği falan hayal. Başta paramızın en çok gittiği bilgisayar, cep telefonu ve çip gibi elektronik cihazlar olmak üzere sanayi malzemeleri üretmediğimiz sürece ekonomimiz yerinde sayacaktır. Üç beş tarım ürünüyle ekonomi gelişmez. Elbette tarıma önem verelim ama bize göre aslolan öncelikle teknoloji ve benzeri alanlarda üretime yönelmeliyiz.