Cemil TURGUT

Biraz Kalite Lütfen

Cemil TURGUT

Farkında mısınız son zamanlarda gerek birebir insani ilişkilerde gerek
görsel medyada, gerekse sosyal medyada ciddi bir seviyesizlik var. Ne
yazık ki bazı insanların hem hitap şekilleri hem davranış biçimleri;
kültürümüze, inancımıza ve örfümüze uymayan amiyane tabirler
şeklindedir.

Bir kısım insanımız; sokakta, caddede, çay bahçesinde, parkta, toplu
taşıma araçlarında galiz küfür içeren, saygı sınırlarını aşan bayağı
cümleler kurmaktan kaçınmıyor. O esnada oradan bir bayan ya da bir
çocuk hatta yaşlı bir büyük geçiyor olsa bile bu umurlarında değil.

Esasen televizyonlardaki diziler, son dönemlerde yapılan Türk filmleri
sinkaflı küfürleri sıradanlaştırdığı için birçok kişi de aleni olarak
kullanıyor artık. Hatta öyle ki bazı filmlerde kadınlar da en galiz
küfürleri ediyorlar. Hatırlarsınız; masum Türk gencini ayılaştırarak,
böğürttürerek, sürekli küfür ettirerek yapılan garip bir film vardı.
Ne yazık ki aileler kadın erken, çoluk çocuk bu filme gittiler. Bu
rağbetten etkilenen yapımcı da bu filmin yedincisini yaptı. Malum
yapımcı da bu filmlerden elde ettikleriyle süper lüks villasında keyif
yapıyor. Aileler ve çocuklarının yaşadığı ruhsal travma da yanlarına
kaldı.

Sadece bize ait filmlerde değil elbette,  yabancı filmlerde de durum
farklı değil. Zaten bizdekinde de yabancı filmlerde de araya bir
ahlaksız sahne koymak neredeyse rutin hale gelmiş vaziyette. Doğal
olarak bu filmleri izleyenlerin de bundan negatif etkilenmesi
kaçınılmaz oluyor.

Öte yandan bazı dizi ve filmlerde de çıplaklık ve ahlaksızlık adeta
teşvik ediliyor. Mutlaka bir şekilde bilginiz olmuş ya da denk
gelmişsinizdir. Son günlerin en çok konuşulan ve bir tiyatrocunun
senaryosunu yazdığı, konseptinde pavyon oyunları bulunan bir dizi var.
Bu dizinin pavyon dansı sahnesi tam 26 milyon kez izlenmiş.
Düşünebiliyor musunuz birçok değerimizi alt üst eden bu terbiyesiz
sahne insanımız tarafından adeta ödüllendiriliyor.

Bir başka mesele de sosyal medyadaki adına fenomen denilen bazı
soytarıların; bilim adamı, şair, yazar, aydın, sanatçı, devlet adamı
gibi insanlardan daha çok değer bulması. Geçtiğimiz günlerde güzellik
merkezleriyle ünlü bayanların yaptıkları şaklabanlıklardan dolayı
sosyal medyada milyonlarca kez izlendikleri ve buradan yine
milyonlarca lira gelir elde ettikleri ekranlarda dile getirildi.

Acı olan sosyal medyada garip hareketler yapıp, orasını burasını
açanların milyonlarca takipçisi varken, bilim adamı ya da aydınların
binlerle ifade edilen takipçilerinin olması. Örnek mi istiyorsunuz?
Meziyeti sadece yüz kiloluk göbeğini oynatmak olan bir sosyal medya
fenomeninin on beş milyon takipçisi varken, medarı iftiharımız Nobel
ödüllü bilim adamımız Aziz Sancar’ın sadece 360 bin takipçisi var.

Sosyal medyayı elbette devlet denetlemeli, ki yakında sosyal medyayla
ilgili bir yasanın çıkması da muhtemel. Bu olursa görsel ve sosyal
medya belki kontrol altına alınabilir ve bayağılığın kısmen önüne
geçilerek buralarda kalite yükseltilebilir.

“Peki toplumumuzun kalitesini nasıl yükseltebiliriz”? derseniz,
öncelikle ahlaki erozyonu durduracak bir eğitim sürecinin acilen
başlatılması gerekmektedir. Üniversitelerimiz ve bilim dünyası
insanımızı özellikle gençlerimizi; kültür, inanç ve gelenek gibi
değerlerimizle buluşturma çalıştayları yapmalıdır.

Elbette ailelere de bu konuda büyük görevler düşmektedir. Çocuklarında
fark ettikleri davranış sapmalarını düzeltmek için ahlak, inanç gibi
değerleri önceleyen bir eğitime yönlendirmeleri doğru bir adım olur
kanaatimizce.

Sözün özü; bayağı, sıradan bir hayat tarzı, bizim de kalitemizi ortaya
koyar. Bu bakımdan gelişmeyi sadece teknolojik ve ekonomik kalkınma
olarak düşünmemeliyiz. Toplumsal olarak medenileşmenin ve modern
gelişmenin de bir parametresi olarak görmeliyiz vesselam.

Yorumlar 1
Hüseyin ŞİMŞEK 31 Ocak 2024 14:50

Uyarıcı, eğitici sorunlara ve sorumlulukları hatırlatan bir yazı. Teşekkürler, başarılar sayın Hocam...

Yazarın Diğer Yazıları