Asrımızın en büyük tehlikesi nedir, “Bilgi Kirliliğidir!”
Ve en kötüsü de, insanların aldatılmasıdır!
Doğru bilgiye ulaşma konularında Kur’an bizleri ihtar ediyor.
Necm Suresi 28 ayette ne buyruluyor;
“Hâlbuki onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur.
Sadece zanna uyuyorlar.
Şüphesiz ki zan ise haktan bir şeyi fayda vermez”
Zan, “kesin bilgiye dayanmayan şey!”
“Vehim ve kuruntu.”
“Yanlış bilgi veya tahmin.”
“Sanma, sezme, şüphe.”
Hucurat Suresi 6 ayette şöyle buyrulur;
“Ey iman edenler! Eğer size bir fasık bir haber getirirse,
Onu araştırın (doğruluğunu anlayıncaya kadar tahkik edin).
Değilse bilmeyerek bir kavme sataşırsınız da yaptığınıza pişman olursunuz”
Araştırıcı bir ruha sahip olma! Doğru bilgiye yönelme…
Zariyat Suresi 10 ayette şöyle buyrulur;
“Kahrolsun (o fikir adına) tahminlerini ileri sürenlere”
Düşünelim, 21. Asırda; “zan”la hareket edelim! Olacak şey mi?
Yalan ve yanlış bilgilerle, “değerlendirmelerde…” bulunalım!
Bütün bu yanlışlar, “bilgi kirlenmesine…” yol açabiliyor!
Yanlış kanaatler, “doğruymuş gibi” tanımlanabiliyor!
İnancımız, bunu şiddetle reddediyor.
Nisa Suresi 157 ayette şöyle buyrulur;
“O hususta bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar.”
İşte, “akla, fikre, zihne ziyan verenler!” bunlardır.
İsra Suresi 36 ayette şöyle buyrulur;
“Hakkında bilgin bulunmadığın şeyin ardına düşme.
Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur!”
Gören gözleri, işiten kulakları, gönül dünyanızı inkârla nasıl örtebilirsiniz ki;
Her biri, ‘aleyhimizde şahitlik edecektir!”
Nur Suresi 24 ayette de şöyle buyrulur;
“O günde ki, onların aleyhine dilleri ve elleri ve ayakları,
Neler yapmış olduklarına dair şehadette bulunacaktır!”
En’am Suresi 116 ayette, Kur’an bizleri ihtar ediyor;
“eğer yeryüzündekilerin çoğunluğuna uyarsan, seni Allah yolundan saptırırlar.
Çünkü onlar sadece “zanna” uyarlar ve saçmalarlar!”
İnanmayanlar, “zan”na uyarlar!
Zan, bir kanaat, bir düşünce, bir fikir değildir!
Yunus Suresi 36 ayette şöyle buyrulur;
“Onların çoğu zanna uyarlar; gerçekte ise zan,
Hakikat karşısında bir şey ifade etmez.
Allah yaptıklarını şüphesiz bilir.” (Yunus, 36)
Zanna uyanlar, “saçmalar” ve “yalan” söylerler!
Zanna uyanlar, “iftiranın…” bayrağını taşıyabilirler!
Zanna uyanlar, “helaka…” uğrayanlardır!
Zanna uyanlar, “bilgiden mahrum…” kanaatler beslerler!
Zanna uyanlar, “kötü çığırlar…” açanlardır!
Zanna uyanlar, “toplumu helaka…” götürebilirler!
Hucurat Suresi 12 ayette şöyle buyrulur;
“Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının!
Şüphesiz ki zannın bazısı günahtır;
(Birbirinizin kusurunu inceden inceye) araştırmayın;
Bazınız, bazınızı gıybet etmesin!
Sizden bir kimse ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı?
İşte bundan tiksindiniz! O halde Allah’dan sakının!
Şüphe yok ki Allah Tevvab (Tevbeleri çok kabul eden)dir,
Rahim (çok merhamet eden)’dir”
O kadar çok günahkârız ki…
Bilerek veya bilmeyerek, “zan”da bulunuyoruz!
İsteyerek veya istemeyerek de, “kul hakkına…” giriyoruz!
Bilgi, “dedikodu…” değildir ve olamaz da!
“Dedikodu ile…” değerler tanımlanamaz!
Velhasıl, “zan”dan ısrarla kaçınacağız!
Gerektiğinde, “ağzımıza kilit(!)” vuracağız!
Gerektiğinde, “susacağız!”
Gerektiğinde, “dedikodu merkezlerinden…” uzaklaşacağız.
Birbirinin kabahatlerini örteceklerine, ‘kusur araştırma da yarışanlara yazıklar olsun’
Hedefimiz ne olmalıdır, “saygıyı, sevgiyi kendi içerisinde besleyen güvenilir toplum!”
Moral değerleri yüksel, erdemli ve de huzurlu/ mutlu toplum!
NELER HARAM…
Ayet, “De ki; “ Gelin, Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım;
O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın! Ana-babaya iyilik (edin)!
Fakirlikten dolayı çocuklarınızı öldürmeyin!
Sizi de onları da (ancak) biz rızıklandırırız!
“(Zina gibi) çirkin işlerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın!
Hem hak bir sebep olmadıkça,
Allah’ın haram kıldığın canı öldürmeyin!
(Allah) sizlere bunları emretti; umulur ki akıl erdiresiniz.” (En’am, 151)
Kur’an bizlere genel çerçeveyi çiziyor ve önümüze koyuyor;
Bütün bunlara, “uyma…” ve “yaşama…” sorumluluğumuz var.
