Zaman sözlükte,
“bir iş ya da oluşun, bir eylemin içinde geçmekte olduğu,
Geçtiği ya da geçeceği süre.”
“Bu sürenin belirli bir parçası”
Ahmet Haşim, ‘Merdiven’ şiirinde zamanı çok güzel anlatır;
“Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak…”
Geçmişe dönüp şöyle bir baktığımızda,
‘zamanın su gibi akıp gittiğini…’
İçerisinde, ‘kıssalarla dolu hayatın…’
Kendi romanını yazdığını göreceksiniz!
Thomas Mann ne diyorlar;
“zaman aktı, olgunluğu ve hizmeti artırmak için
Bize verilmiş en değerli sermayedir.”
‘zaman’ ve ‘sermaye’ kavramı ne kadar uyumlu değil mi?
Bizler zamanla birlikte, ‘ömür sermayesini tüketiyoruz’
Neleri tükettiğimizin farkında mıyız?
Hz. Mevlana ne diyorlar;
“İlahi adalette zaman aşımı yoktur…
O bir gün mutlaka tecelli edecektir…”
Kendimizi, ‘zamana mahkûm etmeyeceğiz’
Bir söz vardır, sıklıkla kullanılır;
“zamanı beklerken çok yavaş, korkarken çok hızlı,
Kederliyken çok uzun, sevinçliyken çok kısa…”
Güzel günlerin nasıl geçtiğinin farkına bile varamazsınız!
Hasta yatağında bir gece, ‘bitmeyen bir kâbus gibi…’
Zamanı, ‘cehenneme…’ çevirmeyelim!
Zamanı bir dantel gibi işlerken nelere dikkat edeceğiz?
Sabra, sükûta, esenliğe, selamete, tahammüle, hoşgörüye…
“güzel gören, güzel düşünen hayatı da güzelleştirir!”
Kaşgarlı Mahmut ne diyorlar?
“Aceleci sinek, süte düşer.”
İnsanın fıtratında var, ‘acelecilik…’
Nefsin körüğü de ‘acelecilik’ yani tahammülsüzlük değil mi?
Zamanı, ‘sabırla çekeceğiz’
Tagore ne diyorlar;
“Boş zaman yoktur, boşa geçen zaman vardır!”
İnancımız, “iki günü eşit olan zarardadır” buyuruyor
İnancımız, “hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya,
Yarın ölecekmiş gibi ahrete çalışınız!” diyor!
Zaman elimizde bazen terazi ve bazen de ölçü olacak!
Ne diyorlar?
“Ömür kotanız sınırlı değil, zamanınızın değerini bilin…”
Şu dünya hayatını, “bir büyük maratona…” benzetebilirsiniz!
Vasat ama ‘istikrarlı bir yolculuk’
Sapmalar değil, ikilemler içerisinde bocalama, çelişkiler değil…
Sağlıklı bir irade ve kararlılık…
Webwr’e kulak verelim;
“zaman su gibi akıp gidiyor derler,
Hâlbuki zaman değil, biz geçip gidiyoruz!”
Gerçekte, ‘kader çizgisinde’ akıp giden bizleriz…
Bir nehir yatağını düşününüz…
Dar boğazlar, vadiler, engebeler…
Bütün bunlarla birlikte, ‘su kendi yatağında ilerliyor’
Hayat serüveni de bir nehir yatağı gibi…
Kendi mecrasında akacaktır!
***
Zaman Kavramı, Kur’an’da da yer almaktadır
Rahman Suresi 5. Ayette buyruluyor;
“Güneş ve ayın hareketleri bir hesaba göredir”
Bir şiirimizde şöyle diyoruz;
“Kâh karanlıkta, kâh aydınlıkta
Bir minval üzere kâinat yüzmekte
Kâh kısalmakta, kâh uzamakta
Gölgeler ki sahibiyle gezmekte
Kâh soğumakta, kâh ısınmakta
Ölüp-dirilen kâinat mahşeri çizmekte”
***
Bir diğer şiirimizde ise şöyle sesleniriz;
“Zamanı iplik yaptım, fikri kat kat ördüm
Düşüncede her düğümü kaskatı gördüm
Tefrik ile ifrat arasında, Ey akıl!
Orta yolun dışında her adım kördüğüm”
***
Zamanla bütünleşen bir hayat…
Bazen mekânlar sağır, hantal mı hantal
“Kahvehaneler” isimli şiirimizden;
“Körlük ve sağırlık, Kahvehane…
Zamana, mekâna ve insana ağırlık…”
Çalışmayan ve üretmeyen bir toplumun fotoğrafı…
O fotoğraf bizlere, ‘zaman israfını da’ tarif eder.
***
“Erenler Bahçesinde” zaman ve huzur içiçedir.
Bir şiirimizde şöyle deriz;
“Huzuru çimlendiren erenler bahçesi
Bütün güzellikleri zamana içirmekte…
Zamanki kanatlanmış bin bir kuş misalinde
Şairlerin dünyası masallar devşirmekte…
Erenler dergâhında, Somuncu Baba derler
Elinin yoğurduğu, nefesi pişirmekte…”
***
Tiyatroya gittiniz mi?
Oyun perde perde açılır ve kapanır…
Bir şiirimizde şöyle deriz;
“Hayat, ‘zaman zembereğinde’
Kılıç kalkan oyunu, perde, perde açılır.
Hayat boyu perde, perde kapanır…”
***
“Zaman Kavramı…” içimizde ki bir kavram
Bosna-Hersek Şiirimizden;
“Uzağında değil,
İçinde yaşamaktayız, zamanın..
Zaman, insaf dilerken
İnsanlığın elini işret tutar…”
***
Şu Hadis oldukça önemli ve ‘asrımızı işaret etmektedir’
“İnsanlar, babalarından ziyade zamanlarına benzerler!”
Sizlere, kültürel değişimin analizini verecek tarif…
Zaman ve ‘israf kavramını’ birlikte kullandığımız da olur
Balzac, “zaman öldürmek en pahalı harcamadır!”
Bizim gibi, ‘gelişmekte olan ülkelerin dramı’
Yunus’u, Mevlana’yı yaşatan nedir, “aşktır!”
Clairon, “Zaman her şeyi kaybettirir, ama sadece aşkı ebesi kılar”
Ferhat’ı, Mecnun’u, Kerem’i; “erdemli bir çile yaşatır!”
Zamanda kusur ararız değil mi?
“Nasıl bir zamana kaldık…” deriz.
Hâlbuki öyle değil?
“Ey insan, zaman sensin, sen iyi olursan zaman da iyidir,
Eğer sen kötü olursan zaman da kötüdür.”
Şunu da ifade edelim; “Her yarayı saran zaman değil, sevgidir!”
Zamana/ veya zamaneye; “sevgi ilacı içirmeliyiz!”