Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Yalana, İftiraya, Fesata Ortak Olanlar!

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Bugün 24 Nisan 2021
Doğruları birer birer yakarak!
“Yalan” bayrağını bir daha açtılar!
Asrın çığlıklarını çiğneyerek
Tarihleri ters-yüz ederek açtılar!
Yirmi dört Nisan, “fesat bayramı!”
Dünyada kol gezen  “fitne bayramı”
Bu millete karşı “haset bayramı”
Nefret tohumlarını saçmak için zulüm yine atlandı!
‘(sözde) Ermeni Soykırımı’
Dünya âlem biliyor ki, ‘özde öyle bir şey yok’
Batı âleminin diline pelesenk olmuş, ‘’soytarılık’
Her 24 Nisan’da geleneksel hale getirilen, 
‘kopkoyu cehalet…’ yani ‘siyasi edepsizlik’

Gözünüzün içine baka baka, ‘yalan söyleyen diller!’
Tarihi karalayarak, ‘iftira’ atan gözü karalar…
Girsinler sıraya birer birer…
Zalimler malum sanatını işleyedursun!
Ne geçmişten kalan bir hatıra!
Hafızaları yok sayan açıklamalar!
Feryadı figan eden kimler?
En yakın tarihimiz, sizlerin soykırımını anlatıyor
“Yukarı Karabağ ve Hocalı…”
Fazla uzaklara değil; 40- 50 yıl öncesine;
Gidiniz 1970’li 1980’li yıllara;
“16 ülkede şehit edilen diplomatlar…”
“Can pazarı…” haline getirilen ülkemde,
Son 30 yıl içerisinde, “40 bin insanım” öldürülüyor!
Sıkılmaz yüzünüzle; bakınız, dramatik tablolara!
Acılara, çığlıklara, feryatlara; yetmez mi?
Justin McCarthy bile “vahşet dolu” bir yüzyılı anlatıyor!
Duyduk veya duymadık demeyiniz!
Çünkü sizler, “inkârcısınız…”
Nerede doğru bir söz görürseniz, 
O doğrulardan öbek öbek kaçarsınız!
Kaçışınız yok artık!
Hesaplaşacağız!
Bu sayfaları sizler açtınız…
Dinleyiniz şimdi;
“1821-1922 yılları arasında beş buçuk milyon Müslüman;
Avrupa’dan sürülüyor…
Bu sürgün yolu, Müslüman-Türk’ün, ‘romanlara konu olan’
“İşkencelerle dolu,  ölüm vadisidir”
Osmanlı Devletinin, ‘dağılma sürecinde’ gelişen vahşet dolu tablolara;
Justin McCarthy, “Türk Kırımı” diyor!
Daha açıkçası, “etnik temizlik…”
1820-1830 yılları, “Sırp ve Yunan katliamları”
1877-1878 yıllarında, “93 Harbi”
1912-1913 yıllarında, “Balkan Savaşları”
Birinci Dünya Savaşı ve Sonrası, “Ermeni İsyan ve katliamları”
“Çanakkale,  Yemen ve Sarıkamış…” bu milletin ağıtıdır!
Osmanlı arşivleri, 1910-1922 yılları arasında 523 bin Türk’ün;
“Ermeniler tarafından öldürüldüğünü…”  yazar!
Bir başka araştırmacı, Hüdavendigar Onur’a göre;
“1914-1918 yılları arasında Ermeniler sebebiyle;
2,5 ila 3 milyon arasında değişen Müslüman nüfus” hayatını kaybediyor!
Batı dünyasının en fazla elinde,
Bir maymuncuk gibi oynadığı unsurlar arasında;
“Ermeniler”  “Rumlar”  ve “diğerleri” gelirler!
Tarihte, “Revan” bir  “Türk” şehridir!
O “Revan” şimdi, “Erivan” olmuştur!
Batı dünyasına sorarım;
Revan’da ki,  O Türk Nüfusuna ne oldu?
O Türk Şehrinin, ‘mabet ve mekânlarına’ ne oldu?
“Yaktınız, yıktınız ve de yok ettiniz…”
Tarihte sizlerin olduğu yerlerde, “Zulüm ateşi…” hiç sönmedi!
Günümüzde,  Batı Dünyasının bitmeyen “şarlatanlığı”
Ve de “Soykırım”  kavramı bile dikkatle okunursa,
Kendilerine ait olan,  “illeti bir kavramdır!”
O illeti kavramlar en fazla da,
Batı Dünyasına ve Onların  “maymuncuklarına…” yakışıyor!
Yer ve Gökler, tarihler, zamanın  ‘her dilimine şahadet eder’
Bu millet, “adaletle” önce insanı ve sonra da; coğrafyaları fethetti!
“İnsanı yaşat ki, Devlet yaşasın” sözü bu millete ait!
Gidiniz bir Müslüman-Türk diyarına;
“Hoşgörü Bayrağını” dalgalanır görürsünüz!
Bu millet, “doğruluğu” mukaddes bir emanet bilir!
Batı dünyası,  “Soykırım”  kavramını her telaffuz edişinde;
“Emanete ihanet ettiğinin farkında mı?”
O sözlerin arkasında, “uygar bir batı dünyası” değil;
Ortaçağ’ın,  “Karanlıklar içerisinde yüzen” Avrupa’sını görür gibiyim!

Akif’in, her zaman hakkı söyleyen diliyle konuşalım
“Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım! ...
-Boğamazsın ki!
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.
Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!”

Yazarın Diğer Yazıları