Mahzun yüzler, çatlamış dudaklarıyla el açmışlar bir içli yakarışta!
Bakara Suresi 152 ayette buyruluyor;
“Öyle ise beni (ibadetle) zikredin ki,
Ben de sizi (rahmetimle) yâd edeyim;
Bana şükredin ve bana nankörlük etmeyin!”
Yağmur dilekleri hüzün pınarlarını sevince gark etsin Yarabbim!
Sabrın sonu nasıl selametse, şükrün edasında rahmet damlaları…
Göz pınarlarından nasıl süzülüyorsa;
Yağmur taneleri içimizdeki hüzün bulutlarını dağıtarak bir yanda gönlümüzü,
Bir yandan da toprağı çimlendirir!.
Üstat Necip Fazıl,
“Bu yağmur, bu yağmur, bu kıldan ince
Nefesten yumuşak yağan bu yağmur”
Burada öylesine derin bir sevince boğulmuş bir tefekkür var ki;
İlahi tecelli fizik kanununu rahmet damlalarının önünden kaldırıyor.
Fizik kanununa göre her tanesinin yeryüzüne kurşun gibi inmesi gerekirdi.
Ama ‘yağmur taneler’ nasıl iniyor,
‘nefesten yumuşak’ taneler birbirine değmeden, ‘kıldan ince’ tebessüm ediyor!
Gönülleri okşuyor. Karacaoğlan,
“Yağar yağmur, gün boyunca çimene
Kokar burcu burcu gülü sılanın.”
Kuraklık toprağı kavurmaya görsün; o anda rahmet damlalarının toprakla muhabbeti,
O kadar derindir ki, toprağın kokusu ile neşe arasında, buhurdanlık gibi buğusu yükselir semaya!.
F.H. Çamlıbel,
“Yarabbi gönder bize rahmeti ufuktan
Kullarının diyarı yanıyor susuzluktan”
Şairin yakarışı içinize o kadar sıcak geliyor ki, sizleri o kadar ferahlatıyor ki;
Yağmur suyunun nasıl bir filtreden süzülerek geçtiğini bir an düşünüyorsunuz?
Yağmur suyunun kaynağı buharlaşmadır.
Bu buharlaşmanın %97’si ‘tuzlu’ okyanuslardan olmaktadır.
Oysa yağmur, tuzsuzdur. İlahi tecelli, su ister tuzlu denizlerden,
İster mineralli göllerden, ya da çamurların içinden buharlaşsın;
Yanında başka hiçbir yabancı madde taşımaz.
Furkan süresi 48 ayette buyruluyor
“Hem rüzgârları rahmetinin önünde bir müjdeci olarak gönderen, O’dur.
Ve gökten tertemiz bir su indirdik.”
“Peki, söyleyin bana, içmekte olan suyu!
O’nu buluttan siz mi indirdiniz, yoksa indirenler biz miyiz?
Dileseydik onu tuzlu (acı bir su) yapardık;
O halde şükretmeniz gerekmez mi? (Vakıa, 68-70)
“Hem size tatlı bir su içirmedik mi? “(Mürrselat süresi 27)
“Gökten sizin için bir su indiren O’dur;
İçecek(leriniz) ondandır,
İçinde (hayvanlarınızı) otlattığınız bitkilerde ondan (yetişmekte)dir” (Nahl, 10)
Yağmur, hayattır! Canlılığın yaşaması için alamettir...
Ve sebepler birbirleriyle öylesinde ilintili ki, yeryüzüne hayat vererek çimlendiren yağmur;
İnsana bahşedilen en büyük nimettir!
Şairimiz C. Öztelli’de bizlere serinlik veren rahmet bulutlarından bahsediyor;
“Bulut asumana ağar
Yerlere rahmet yağar
Gün doğmadan neler doğar
Dedikleri gerçek imiş”
A’raf Suresi 57 ayette şöyle buyrulur;
“Hem o rüzgârları rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderendir.
Nihayet (o rüzgârlar) ağır (yağmur) bulutları(nı) yüklendiği zaman,
Onu ölü bir memlekete sevk ederiz;
Böylece oraya su indiririz de onunla her çeşit meyvelerden çıkarırız.
İşte ölüleri de (kabirlerinden) böyle çıkarırız;
Umulur ki düşünür, ibret alırsınız!”
Sizler korkmayınız, ‘gönüller çölleşmeyince..’ vatan coğrafyası da çölleşmez...
İçinizde ki güzellikler, iyi biliniz ki yaşayan her canlıya da, toprağa da akseder.
A’raf Suresi 55 ayeti gönül gözüyle okuyalım;
“ Rabbinize yalvara yalvara ve için için dua edin!
Şüphesiz ki O, haddi aşanları sevmez!”
Yarabbi! Bizleri haddi aşanlardan eyleme…
Dualarımızı dergâh-ı izzetinde kabul ve makbul eyle (âmin)
YAĞMUR YÜREĞİMİN SICAKLIĞINDA
Yağmur, yüreğimin sıcaklığında
Andıkça, gözyaşı aklığında
Güneşin tebessümü yedi renkte
Bir gelin alayı duvaklığında
Çatlayan toprağa şifa gibisin
Özleminde derde deva gibisin
Neşeme neşe katan sefa gibisin
Doğa hayat bulur, yavukluğunda…
Kışın soğuğu, kar ile sevilir
Düşer gönlüme, ar ile sevilir
Bir oyun, halay; bar ile sevilir
Cilvedir dünyası, kur aklığında…
Ey rüzgâr, estikçe efkârım gider
Bulutlar taşınır, nazarım gider
Susuz diyarlardan, göçerim gider
Dualar, gözyaşı tutsaklığında…
Yağmur, dolunaydır; içimde doğar
Hazan olmuş güller, suyunda doğar
Gün batmış beklerim, hasretim doğar
Yağmur, yüreğimin sıcaklığında…
Doğar bütün umutlar aklığında…