Sayın Valimiz Ömer Toraman 16 Kasım 2021 Günü Ağındalar…
Ağın, Elazığ Şehrimizin ‘huzur kenti…’ olarak da anılır.
Ağın İlçesi, “Karasu Vadisinin kapısıdır!”
Ağın İlçesi, takriben 72 km Keban Baraj Gölünün Sahili oluşturur!
Ağın Köprüsünün hizmete girmesinden sonra, Ağın İlçesinin kaderi değişmiştir.
İnşallah, müspet anlamda da değişmeye devam edecektir.
Bir İlçe, yetiştirdiği insanlarla bilinir. O bakımdan Ağın İlçemiz için;
“Erdemli insanların oluşturduğu Erdemli İlçe…” diyebiliriz.
Ağın, insanıyla da, toprağıyla da, ‘mütevazı bir kimliğe’ sahiptir.
Ağın denilince ilk aklımıza, ‘eğitim…’ gelecektir.
Türkiye’de, nüfusuna oranla en fazla muallim yetiştiren İlçemizdir.
1880’li yıllar, 11. Abdülhamit Dönemi; “Müderris Hüseyin Efendi!”
Bu zat, Ayasofya Camisinde vaaz veren büyük bir âlim, mütefekkir insan…
Ağın İlçemize ilk medreseyi bu muhterem insan getirecek…
Ağın İlçemizin insanı, ‘cehaletle kavga etmiştir…’
Ağın İlçemizden yetişen şahsiyetler arasında; “Şeref Hocaoğlu’nu,
Öğretmen Abdullah Lütfü (Tahtasız Hoca), Destan Şairimiz Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu,
İrfan Fethi Gemuhluoğlu, Prof. Dr. Yurdanur Kabasakal Tulunay, Prof. Dr. Fahrettin Keleştemur, Öner Kabasakal’ı, Rüştü Asyalı, Elmas Yıldırım… Ve daha nice güzel isimler bizleri bağışlasınlar…
Ağın İlçesinin en büyük özelliği nedir; “nüfusuna oranla Çanakkale’de ve diğer cephelerde en fazla şehit veren İlçemiz! Bu İlçemizden, ‘şahadet kokusu…’ alabilirsiniz.
Ağın İlçemiz dört incisi ile bilinir; “Badem, Kış Üzümü, Leblebi ve Nar…”
Ağın, badem üretiminde artık Türkiye’de sayılı İlçelerimiz arasında yer alıyor…
Ağın İlçemizde, Bir türlü önünü alamadığımız, “ACIMASIZ GÖÇLER…”
Artık bu göçlere şöyle veya böyle, ‘dur’ demenin zamanı geldi!
Nasıl ‘dur…’ diyeceksiniz? İlçeye, ‘Katma değer’ sağlayacak yatırımlarla!
İlçeye, ‘istihdam sağlayacak yatırımlarla…’ Bunda da, ‘devlet-millet işbirliği…’
Öncelikle, Fırat Üniversitemize bağlı; “Meslek Yüksek Okulu…”
Bir asır öncesinde, Ağın İlçesinde; “Medrese Eğitimi…” var!
Ağın, bir asır öncesinin, ‘ilim, irfan, kültür merkezi…’
Anadolu Coğrafyamıza, ‘muallim…’ yetiştiren nadir İlçemiz!
Ağın İlçemize, “Meslek Yüksek Okulu…” açılması konusunda; F.Ü. Rektörümüz Prof. Dr. Fahrettin Göktaş’ın konuysa sıcak bakacaklarından eminim.
Ağın İlçemiz, gelecekte, Elazığ Şehrimizin de, “marka değer ürünleri…” arasında yerini alabilir. Öncelikle, en büyük ihtiyacımız; “yetişmiş insan gücü…”
Ağın İlçemizde, “Doğal Gıda Ürünleri M.Y. Okulu…” açılmalıdır.
Bu okulun kendi bünyesinde; “araştırma enstitüsü…” yer alabilir.
Ağın İlçesi son yıllarda; ‘Badem Üretiminde ’İlçe ekonomisine önemli bir Katma Değer sağlamaktadır.
Malatya Kayısı Araştırma Enstitüsü, AR-GE çalışmalarıyla Kayısıdan 20 civarında ürün üretmiştir… Kayısının dış pazarlardaki KATMA DEĞERİNİ de artırmıştır.
Tarımın endüstrileşmesinde Üniversitelerimizin önemli roller üstlenebileceğini unutmayalım.
O sebepledir ki, ‘eğitim…’ diyoruz. Ağın İlçemizin stratejik hedefleri arasında; F.Ü. bağlı M.Y. Okulu ile bütünleşecek olan; “Anadolu Meslek Tarım Lisesi…” Ağın İlçemizde açılmalıdır.
Ağın İlçemize öncelikle yakışan nedir; “Eğitim, Kültür, Sanat ve Turizm alanında yatırımlar…” Özellikle ve öncelikle, “Eğitim ve Turizm…” Bu bir tekliftir, bu bir çağrıdır.
Toprak, ‘emek ister, tohum ister, gönül ister…’ Toprak, ‘birlik ister, dirlik ister, sevda ister…’
Her Ağınlı, doğduğu İlçesine; SILA-I RAHİM YAPMALIDIR!
Ata Ocakları için artık, ‘kafa yormanın zamanıdır’ Ağın için mutlaka, ‘İSTİHDAM’ diyoruz!
Ağın İlçemiz için İllaki, “Tarım Endüstrisine…” yönelmek!
İlçemizde, “KOOPERATİF KÜLTÜRÜNÜ” yaygınlaştırmak!
‘TARIM İŞLETMELERİNE…’ yönelmek.
Rahmetli Fethi Gemuhluoğlu ’nun bir sözü vardı; “önce talep, sonra tenkit…”
Ağın İlçemiz, ‘talep edecek’ İsteyecek, istemesini bilecek!
Ağın Köprüsü konusunda, ‘bir akıl, bir yürek olunmuştu’
Özellikle, ‘eğitimde…’ Eğitimin her alanında; ‘taleplerimizi sıklaştıralım’
EKREM İSPİR KONAĞI
(Bu bilgileri kaynak olarak yazıyorum)
Ekrem İspir Konağı, Ağın ve çevresinin en müstesna eseridir.
Ekrem İspir 1947-1954 tarihlerinde Ağın İlçemizin ilk Belediye Başkanıdır.
Bu Konak 1970’lere kadar, “İSPİR AİLESİNİN” ikamet ettiği bir Konaktır!
Ekrem İspir, Harputlu Kolağası Mustafa Bey’in oğludur.
Kolağası Mustafa Bey askerliğinin yanısıra döneminde; Harput’ta bulunan Fransız Kolejinde, Fransızca derslerine gitmektedir.
Saraycık Beylerinden Hacı Mehmet (Keleştimur) Efendinin Kız kardeşi Hacer Hanım ile evlenen Kolağası Mustafa Bey’in tayin emri Harput’tan Şam’a çıkacaktır. Şam’a gidiş hazırlıkları içerisinde olan Kolağası Mustafa Bey’in kalp krizinden ani ölümleri ailede ve çevrede büyük üzüntü ile karşılanır.
Hacı Mehmet Efendi Kız kardeşi Hacer Hanımefendi ile üç evladını (Ekrem, Mükerreme, Mebrure) Ağın’a getirecekler. Ve burada kendilerinin yaptığı konağa yerleştirecektir.
Hacı Mehmet Efendi, kız kardeşinin tek erkek çocuğu Ekrem İspir’e Kızı Vasfiye ’yi vererek kendisine damat yapacaktır. Bu konakta özel bir ilgi ve eğitimle hayata hazırlanan kardeşlerden Mükerreme Hacı Mehmet Efendi’nin muallim oğlu Hasan Fahri, diğer kardeşi Mebrure Hanım’da Hacı Mehmet Efendi’nin diğer oğlu Ferit Keleştimur ile evlenecekler.
Hacı Mehmet Efendi tarafından yapılan konak damadı Ekrem İspir’e intikal edecektir.
Ekrem İspir Ağınlılar tarafından sevilen, sayılan birçok yetenekleri olan bir kişiliğe sahiptir.
Ekrem İspir, Ağın’a, ‘ilkleri getiren…’ bir insandır!
İlk defa, ‘radyoyu…’ İlk defa, ‘fotoğraf çekimini…’ Ağın’a getirecekler.
Sümerbank’ın Ağın bayiliğini uzun yıllar devam ettirecekler.
Ekrem İspir, ‘mahir bir marangozdur’
Evde bulunan, ‘ahşap sandalyeler’ ve işlemeler onun eseridir.
Sürekli kendisini yenileyen bir tüccardır!
İyi bir aile reisidir… Evinde örnek bir baba, ‘muallimdir’
Eşiyle, evlatlarıyla birlikte sohbet kültürüne önem veren bir aile reisidir…
Ekrem İspir, İmam Efendinin sohbetlerinde bulunmuş;
Aile büyükleri olarak da, ‘tasavvufi ortamlarda dersler almış’ muhterem bir şahsiyettir.
Ekrem İspir’in, Göz Doktoru Nevzat İspir, Ziraat Mühendisi Nihat İspir ile Nebahat ve Nedret İspir olmak üzere dört evladı vardır. Halen hayatta olan göz doktoru Nevzat İspir Bursa’da ikamet etmektedir…
Şunu ifade etmeliyim, biz millet olarak da, ‘tarihi konaklarımıza sahip çıkamadık’
Atalardan kalan mekânların viran olması o kadar acı ki,
O acıları yüreğinde hisseden bir insanım…
1900’lü yıllarda, asrın mütefekkirlerini ağırlayan Konaklar Köyümüz günümüzde o kadar mahzun ki, nerede o tarih diyorsunuz? Nerede o ecdat hatıraları diyorsunuz?
Mekânlar, nesillerin ruhunu taşıyan mekânlar…
Sözün bittiği yerdeyim. Selam ve muhabbetle
