Gözlerim bulut, bulut akıyor sanki
Şimşekler göğsümde çakıyor sanki
İçimdeki yangını söndürür sanki
Ayrılık hüznü, kederi besliyor!
Bulutlar yaprak yaprak bahar kokar
Bahar kokusunda, umut yeşerir!
Umut çelengini takıyor sanki
KEŞKELER
Fırtınaya dönmeseydi hayatım!
Keşke, bataklığa sağlanmasaydı!
Nalları, kıvılcımlar saçan atım,
Keşke, yolcu yere metin basaydı!
Heveslerimle büyüyen nefretim,
Keşke, nefsini her dem anmasaydı!
Keşkeler, geçmişimi anmasaydı!
YOL OLUR
Güzel dil, güzel amale yol olur
İlim ve hikmet, kemâle yol olur
Adalet ve teraziden saparsan;
Nefsin arzusu, zevale yol olur
Heves peşinde, ihmale yol olur
BİR ULU MABETTE
Bir ulu mabette kıyama durdum
Sabırla, sükût yolculuğu seçtim
Asırlara hükmeden mabet yurdum
Bedri, o ruhani havayı içtim
Bütün tasalarım yerle bir oldu
Hâk çağrısı sedalarıyla doldu
Yanmada gönül, derde derman buldu
Buldu da yâr, acı devayı içtim
FIRAT ÜNİVERSİTESİNE
Ellinci yıl marşında, haz aldım senden
İlmin harsında, baz aldım senden
Türkiye'nin gururusun, ufkusun
Yüce ufuklarda hız aldım senden
Gönüllerde, yüreklerde yaşadın
Elâzığ’ın sevdasında yaşadın!
Sanatımsın, hüzzamında yaşadın
Sevdanda hicabın, naz aldım senden!
ONSEKİZ MART
Onsekiz Mart, kar savrulur siperde
Zafer alayları, Mehmetler yürür
Kıyamda sanki bin yıldır seferde;
Kutlu sebildir, şehadete yürür
PAYLAŞALIM
Paylaşalım, gün be gün bilgiyi
Bilgiden marifete yol alırız!
Yollar, ruhumuz da besler birliği
Birlikten murat, yüce dal alırız…
O ESKİ SOKAKLAR
O eski sokaklar, hoş sohbet yüzler
Kapısı avluya açılan evler
Avlusunda lâle, sümbül nergisler
Hatıralarımıza düştü alevler
Güne uyanır mı, eski sokaklar
GÖNÜL İSTER
Gönül ister, sevgi dolu bakışlar
Bir akarsu kadar sade ve duru
Ah! Oyalı yazmadaki nakışlar
Düşer göğsüme gözümdeki nuru
KUL HAKKI
Kul hakkı, ahirde taşınmaz bir yük
Omuzlara düşer, vebali büyük
Vebali omuzlar, nasıl omuzlar?
Buz tutar, vebale dokunur soğuk!
NİYE?
Barış varken, savaş niye?
Kardeşlik varken, didişmek niye?
Dostluk varken, düşmanlık niye?
Hoşgörü varken, bağnazlık niye?
Adalet varken, haksızlık niye?
“niyelerde…” nedamet çağrısı
AĞAÇ OL
Ağaç ol,
Dalın, budağın olsun!
Çiçek aç,
Meyven olsun!
Güneşe siper ol,
Gölgen Olsun!
ÇANAKKALE
Çanakkale, Türk’e adanmış kale
Kaleler içinde mührünü taşır
Şehadetim; kırmızı beyaz lâle
Ulu yerden reyhan kokusu taşır
O kokuyla mest olur, hâlden hâle
Zikre nişandır, ab-u hayat taşır
Ey Aziz Milletim!
Ya ecdadın gibi ayağa kalkacaksın…
Dimdik doğrulacaksın…
Sadece, Hakka kıyam ve secde edeceksin..
Veya demeyeceğim, Çünkü seni onurunla biliyorum.
Kafkaslarda, Galiçya’da, Yemen’den tanıyorum…
Kırılırsın, dövülürsün, ama esareti asla kabul etmezsin.
Hür yaşamak senin karakterindir.
Bütün bunları, senin ruhuna hitap edecek şekilde söylüyorum.
İçimden geldiği gibi vicdanımda yakılan kıvılcımı,
Bir ateş kütlesi halinde satırlara döküyorum..
Aşk ile sarıl, toprağını/işini/aşını yumruklarını sıkarak işle!