Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Şuur Kavramı

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Cicero şöyle der; “Evrende cansız ya da şuursuz tek bir zerre mevcut değildir…
Algılamak istiyorsan, perdeni kaldır.”
Cicero’ya,  aferin diyorum.
Tegabün Suresi 64. Ayetini tefekkür ederek okuyunuz;
“Göklerde ve yerde her şey Allah’ı tesbih eder.
(zerresinden küresine kadar, ne varsa hep O’nun kudret ve azametine şahitlik eder)
Mülk O’nun, hamd da O’nundur; O her şeye kadirdir”
Şuur sözlükte, “Kendi varlığından haberi olma”
“Anlayış, idrak, vicdan, Hiss-i zahirle duymak”
“Bilmek, idrak etmek, bilinç”
“İnceliklerini iyice idrak etmek”
Şuur,  ‘farkındalık’
Şuur, ‘insanın kendisini tanımasıdır’
Goethe, “Bir insanın ulaşabileceği en yüksek düzey,
Kendi inanç ve düşüncelerinin şuuruna/ bilincine varmak,
Kendi kendini tanımaktır!”
Ra’d Suresi 19. Ayette buyruluyor;
“Sana Rabbinden indirilenin gerçek olduğunu bilen kimse,
Onu bilmeyen köre benzer mi?
Ancak akıl sahipleri ibret alırlar”
Akıl, İ’zan, İdrak, Vicdan,  Şuur…
Gözlerimizi, ufkumuzu, basiretimizi açıyor!
Carl Gustav Jung’un şu sözleri önemli,
“Şuur var olmanın ön şartıdır!”
Vladimir Bartol ne diyecektir; 
“Şuur seviyesi ne kadar düşerse fanatiklik de o ölçüde artar!”
‘Bilge insanlarla’  bir araya geldiniz mi?
‘Kamil insanlarla’ yol arkadaşlığınız oldu mu?
Onlar tebessüm ederek de, insanlara ders verirler!
Mc. Dougall, “Her toplumun bir kolektif zihni/ bilinci vardır!”
Sıklıkla kullandığımız bir kavram vardır,  “ortak akıl…”
Atalardan süzülerek gelen, ‘kültürde de…’ ortak bir payda vardır!
Howard Falgo, “Şuur/bilinç olarak bilinen birikmiş farkındalığımız,
Bütün inançlarımızın toplamıdır!”
Kültür, ‘millidir’ Medeniyet,  ‘evrenseldir’
Dil üzerinde hassasiyetlerimiz elbette olacaktır…
Tarihimizi ve kültürümüzü bilmekle sorumluyuz!
Rum Suresi 30. Ayette Yüce Rabbimiz şöyle buyurur;
“De ki: Yeryüzünde dolaşın da önceki milletlerin,
Sonlarının nasıl olduğuna bakın.!”
Tarih, ‘sebep-sonuç illiyetiyle…’ bizlere çağrıda bulunur?
Önceliğimiz ne olmalıdır?
“Erdemli Toplum!”
İnsan, ‘hak ve hukukunu gözetmek’ bir şuurdur!
“Adil ve dürüst olmak…”  vicdani bir teamüldür!
Cemil Meriç, “insanlık daima kötü oyuncaklar peşinde koşan çocuk!”
Kaprisler, İhtiraslar, Yeryüzünde azametle yürüme,
 Gafletler, İhanetler, Zorbalıklar, Şarlatanlıklar…
Nefsi galeyana getiren hezeyanlar…
Bütün bunlar,  ‘ağaca dadanan kurt misali…’
İnsanı, insandaki erdemli vasıfları yok eden,  zaafiyetler!
Falco ne der; “Sorumluluğun bilincinde olan insan,
Her zaman geleceğe bakar;
Suçlayan insan her zaman geçmişe…”

Yahya Kemal, ‘mazi ile atiyi bütünleştirir’
“Ne harabi, ne harabatiyim. Kökü mazide olan atiyim”
Necdet Kaynak, “Bilinç enerjidir, bilinç ruhtur, bilinç candır,
Bilinç sonsuza dek yaşar;
Bu nedenle bilinçli (bilge) insanlar ölümsüzdür.”
Ahmet Ümit şöyle ditecektir; “Yaşama bilinci olmayan bir ülkenin,
Tarih bilinci olur mu?”
Bizlerde öyle bir tarih şuuru yer etmiştir ki,
“Hayallerimizi büyük idealler süsler…”
O ideale, ‘fütüvvet dili’ diyoruz!
Bizim Yunus’un şu mısralarını bir daha okuyunuz;
“Söz ola kese savaşı/ Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı/ Yağ ile bal ede bir söz”
Şu kısa dörtlüğü okuyunca ne diyorum;
“Şiir, şuur verir, hakkı duyurur;
Şiir, imanın feryadıdır!”
Şuursuz veya ‘idealsiz bir toplum’ düşünebilir misiniz?
İnsan,  ‘kendini bilecektir’
İnsan,  ‘varlığından haberdar olacaktır’
Şuursuz bir toplum neye benzer?
“Ota benzer!”
Öyle ki,  “Ot, rüzgârın estiği yönde eğilir!”
Kıyam da, rükû da, secde de;  ‘Allah içindir’
Ali İmran Suresi 191. Ayette;
“Onlar ayaktayken, otururken;
Ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar…”
Kuran bizleri hayatı anlama farkındalığına taşır;
“Ey insanlar! Rabbinizden size bir öğüt ve kalplerde olana şifa,
İnananlara doğruyu gösteren bir rehber ve rahmet gelmiştir.”
Şuur, ‘varlığa, eşyaya, eserlere, kâinata açılan pencere…’
Şuurlu toplum,  ‘kendini fark eden erdemli toplum’
Şuur, vicdanlara seslenir / vicdanların hür ve doğru sesidir;
“Makamı kaybedersen üzülme!
Güneş de her sabah doğar ve akşam batar”
Seyit Ahmet Arvasi’nin şu veciz sözüne kulak verelim;
“Şaşarım insanların haline,
Geçimi maaştan, şifayı ilaçtan bilirler!”
Böyle bir şuur,  ‘toplumun infilakı…’ demektir
Şuur,  sadece; ‘hakka yöneliştir’
Şuurlu toplum, kendini büyük ideallere hazırlayan toplumdur!
O idealler gerektiğinde; “sabrı, sükûtu ve çileyi öğretir!”

Yazarın Diğer Yazıları