Damla oldum, deryalara karıştım
Gonca oldum, baharlara eriştim
Yürek oldum, sevdalarla yarıştım
Sulha, birliğe, dirliğe merhaba
KİBİR
Kibir, kabir azabı kadar fena
İyilerle vahdet, vuslata sena
Birlik içine düşmesin ikilik,
İkilik, zehir kusan kör bir belâ
Riyadan uzak dur, huzurdan yana
BEYİMDİR DEMELİ
Gakkoş, gakgoşa, ‘beyimdir’ demeli
Kırgınlık senin, ‘neyindir’ demeli
Sevgiden gayri yar mı var dünya da;
Dünya fani bir, ‘oyundur’ demeli
SAVAŞ
Savaş; simsiyah kara bulut gibi
Akar, ‘âdem’e cehennem rüzgârı
Veyl onlara; kötü çığır açanlar
Akılsızlar bu âlemden yüzgeri
Şura ehliyle ister gönlüm sulhu
NURETTİN ARDIÇOĞLU’NA
“Nevi şahsına münhasır” şahsiyet
Ulu orta, gösterişlerden uzak
Rüzgâr gibidir, hayat serüveni
Emreder tavrı, ikiliği bozar!
Tarihi kahraman Belek Gazi,
Türk Yurdu Harput’u, ihya gayreti
İnşadır en büyük emeli, yurdu
Nöbetinde, ‘git-geldir Harput Yolu…’
BULUTLARDA NAĞME
Bulutlarda nağme, gök gürültüsü!
Toprağa muştu, rahmet esintisi
Düşer gönlüme yağmur taneleri
Süsler semayı, ışık gösterisi…
GÖLGELER
Işığın raksında gölgeler yürür
Secdelerde aklım, yüreğim yürür
Gün boyu uzandı, kısaldı gölgem;
Ufkumun derinliğinde yürür
DAHA SESSİZ
Bugün daha yalnızım, daha sessiz
Mart soğuğu, söz taneler dışarı
Zamanın yorgun düştüğü düşlerde
His denizinde yüzer heveslerim!
Nefesler, ısıtır mı gözyaşını
Soğur dünya, rüzgârlar daha hırçın
EY ŞEHİR
Ey Şehir, tebessüm et geleceğe
Hak murat eder, bütün olacağa
Sende gayret, sâlih bir niyet olsun
Tarihin, hafızan, bayrağın olsun
Kıyama kalk, doğrul ve kendin ol!
Kendinde yaşa, gönül yürüyüşünü…
MEZAR TAŞINDA
Bu bayram hislendim mezar taşında
Babamın gözlerinden okunurdu,
İbrahim’i bakışlar, gözyaşında
Duası, yüreğime dokunurdu!
SON NEFESİM
Her ölüm gözyaşı, sözün bittiği,
Yerde; ders verir, her mezar taşı!
Taşı yüreğine, ‘ölüm sırrını’
Ölmeden önce, ‘ölümünü taşı’
Ölüm hakikat, bir adım ötesi
Adım adım yaklaşır, son nefesim!
Kalbimin ritminde donar hevesim
NİMETE ŞÜKÜR
Nimet, haktan lütuf, iyilik ihsan
Bir nefes sıhhat, bize büyük nimet
İnsan yükü ağır, düşürme yâ Rabbi!
Akıl, idrak, iz’an, şuur, basiret,
Her biri nimet, şükrün edasında;
Hayat daha güzel, daha yürekli
HAKKA TAPARIZ
Dünya, ahiretin ekin tarlası;
Eker, biçer, hasatını yaparız
İyilikler, ahiretin meyvesi;
Hakkı bilir, yaşar; Hakk’a taparız
DOLDUR DERVİŞ
Doldur derviş, doldur şarabı neyle
Üfle daracık dünyama ney ile
Ektiğimizi biçelim HAY ile
YAHU diyerek dönelim âlemi…
HABİL İLE KABİL
İlk insanla başlar, ‘mazlum nefesi’
Habil çobandır, sürünün başında!
Kabil’de, ‘kin kusar’ dünya hevesi
Öfke çığlığı, kıskançlık zehrinde
Zulümle eşleşen, ‘nefret savaşı’
Barış sorulmaz, ejderha taşında!
Olmaz mı asrın ideal davası?