Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

sözün özü

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

AFETİN OLUR

Zamana ve mevkiine gösterilen iltifat,
Gün gelir, afetin olur.

AĞAÇ OL

Ağaç ol,

Dalın, budağın olsun!
Çiçek aç, meyven olsun!
Güneşe siper ol, gölgen olsun!

Alçak olur,

Seven gönül alçak olur! .
Gözü gönlü aç, şükürsüz;
Nimete nankör alçak olur! .

Ben olmasın,

Al yanakta ben olmasın
Sen var iken, biz var iken
Her sözün başı ben olmasın

BEN ŞAHİNİM

Şahin’im, ‘şahadetle anılır ismim’
Künyem, “mavzer omuzunda Antepli”
Yirmi sekiz Mart’la, hatırla beni;
“Çiğnenirim, çiğnetmem Aziz Vatanı!”

BİR KALP DE

Bir kalpte iki din olmaz
İkilik nifak kokusu
Aşk damarında kin olmaz
Ayrılık azap yakısı

Boğazlar,

Kıtalara, ‘köprü’ boğazlar
Felluce ’de, Telafet’te,
Eşkıya nice can boğazlar!

Boşalır,

Vermeyen el/ boş alır
Mütevazı toprağa
Gökten rahmet boşalır! .

CANAN OLMALI

Cihanda can olmalı
Cana, canan olmalı!
Aşktan gayri n’ola ki;
Hak yolunda olmalı

CEHALETİN

Cehaletin, taassup kokan
Evladını gömdüğü, o / kuma
Pusatlanır kelimeler,
Kalbe huzur verir, OKUMA!

Çalmasın,

Türküler, biz/ siz çalmasın
Taşında çınlar feryadım;
Ülkemde çanlar çalmasın

Çekmeli,

Göze sürme çekmeli
Akıl, izan olmayanı
Göz önünden çekmeli!

DEĞİŞTİ

Değişti, dünyanın hali değişti!
Rengi, çizgisi, deseni değişti…
Sözü, sohbeti, manası, halveti;
Değişti; arzın, gidişi değişti!

Dert yaman deva göçer
Zevk-ü sefa, havâ göçer
Onbinlerin günah keçisi;
Veli Göçer, veli Göçer!

Devedeki inadın,

Önünde yürür eşek! .
Taşır akıl yükünü;
Akıldan pay almaz eşek!

DİL YARASI…

Kapanmaz!

Dil yarası, kapanmaz
Açma, tefrikaya kapı;
Aralarsan kapanmaz

Dolanır,

Ay menzilinde dolanır
“Keser döner, sap döner”
Taş ayağına dolanır!

Duman olur,

Zirveler duman olur
İçinde çığlık kopar;
Etraf toz- duman olur

Durulmaz,
“Su, bulanmadan durulmaz”
Fitne, fesat, tefrika ile
Bulanan belde de durulmaz!

Duruşu olmayanın,

Gün gelir vakarı zeval bulur.

Düşte gör,

Dost, düşman kimmiş
Düş de gör
Hayal edemediğin,
Ülküleri düşte gör…

Eski Dünya, huzuru çimlendirmekte
Yeni Dünya, mazlumu çiğnettirmekte!

Edebiyatları enkaz
Götürdükleri kaz!
Az demeyin sakın ha;
Gölgenizde yobaz!

Edep içre olmayan
Söze, saçma dersiniz!
Bir atımlık barutun
Adına, saçma dersiniz!

Eski Dostlar,
Anılarda Eski Dostlar
Mazi, perde perde açılır;
Işık gibi doğar, Eski Dostlar

Ey hırçın eda,
Ey kahpe seda,
‘darbe’ diyen dil;
Sizlere el veda!

Fatih’in topları düşerken surlara,
Bil ki, ferman okundu asırlara!

GARİP BİLİNE

Düşte gör garip iline
Kör olma ki garip biline!
Dola vicdanı diline
Garip güne dalgın bakar

Gözden gelir,

Her ne gelse gözden gelir
Sakın kendini nazardan
Her kem bakış gözden gelir

GIYBET OLUR

Gıybet olur,

Her kem söz gıybet olur
Yalanın adı, iftira
Sızlatır gıybet olur!

Gömülür,

Kumlara gömülür inat!
Bir seda; ey Süreka;
İçindeki kini at!

Hâkimdir!

Kapın çalan ha, kimdir?
Er kişinin vicdanı;
Kendisine hâkimdir

Yazarın Diğer Yazıları