Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Sokak Hayvanları

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Geçmişe doğru yolculuk yapıyoruz.
Köyümüzde köpek vardı…
Çobanla birlikte sürüye gözcülük yapan köpek vardı.
Mahallemizde köpek vardı…
Köpekler, “insanın en sadık dostu olarak anılır…”
Kırsal kesimde, insan doğayla baş başadır.
1980’lerden 2024’lere gelindiğinde, artık toplam nüfusumuzun yüzde
95’lerinin şehir merkezlerinde yaşadığını gözlemliyoruz.
Hele son yıllarda Türkiye’de başıboş köpek sayısının giderek arttığına
şahit olmaktayız.
Sahipsiz köpek sayısında tahmini bilgiler, “4 ila 6 milyon arasında
rakamlar…” ifade edilmektedir.
Ülkemizde, “4 milyon kedi ve 2 milyon köpeğe evcil hayvan olarak
bakıldığı…” tahmin edilmektedir.
Yer Küresine baktığımızda, “Hindistan 10 milyon sahipsiz kedi ve 62
milyon sahipsiz köpek olduğu düşünülüyor…”
Hindistan’ı, Çin takip ediyor. Çin’de de, “52 milyon sokak kedisi ve
20 milyon sokak köpeği bulunduğu tahmin ediliyor!”
Dünyada ise toplam olarak, “400 milyondan fazla köpek bulunuyor…”
Kaynaklar bizlere, “12 bin yıldan daha uzun bir süreden beri
insanoğlunun av partneri, koruyucusu ve arkadaşı olmuştur…”
Kuranda Kehf Suresinde de, “yedi uyuyanlarla birlikte onların
köpekleri Kıtmir’den söz edilir!”
Sokak hayvanları konusunda, ‘en makul yol tercih edilmelidir…’
Öncelikle, ‘insan güvenliği…’ önceliğimiz olmalıdır.
Cumhuriyet Dönemine şöyle bir baktığımızda, “Atatürk Döneminde 13
Haziran 1932 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan genelgede, ‘sahipsiz
ve maskesiz dolaşan köpeklerin itlaf edilmesi’ kararlaştırılır. En
önemli gerekçe olarak da, ‘kuduz riski…’ gösterilir.
Dünya Sağlık Örgütüne göre, “dünyada 200 milyon civarında köpek
bulunmakta… Kuduz hastalığı insanlara yüzde 99 oranında kuduz olan
köpeklerden geçmekte ve her yıl 55 bin insan kuduz sonucu ölmekte…”
Artık günümüzde önemle istenen husus, ‘sokakların güvenli olması…’
insanımızın güvenli bir ortamda yaşama arzusudur.
İçişleri Bakanlığı verilerine göre, “2022 yılından itibaren 4 bin 269
köpek saldırısı kayıtlara geçmiş…”
Başıboş köpeklerin yıl içerisinde, ‘ölümlü trafik kazalarına da sebep
olduğu…’ düşünülürse, ‘sokak köpekleri konusunda…’ akılcı tedbirlerin
alınması zaruret haline gelmiştir.
Tabi ki, bizler her zaman için köpek katliamına karşıyız…
Bizim tarihimizde, resmi kayıtlar incelendiğinde, İstanbul’da, 1910
tarihinde 80 bin civarında köpek toplanarak Sivri Ada’ya götürülür.
Bir bakıma burada hayvanlar açlığa terk edilir. Bu adanın adı
günümüzde, “Hayırsız Ada…” olarak halk arasında söylenir.
Çocuklarımıza bir köy/ veya çiftlik hayatı anlatıldığında,
“koyunlardan, kuzulardan, kümes hayvanlarından, ineklerden, atlardan,
eşeklerden, köpeklerden ve kedilerden/ onların varlığından
bahsedilir…” Her biri, insanla içiçe birlikte tasvir edilmiştir.
Şüphesiz ki, öncelikli olarak “Belediyelere…” büyük görevler
düşmektedir. Veteriner Hekim nezaretinde, ‘hayvan evlerinin
oluşturulması…’ Bu konularda Elâzığ Belediyesinin önemli mesafeler
aldığını söyleyebiliriz.
Türkiye’de, 4 ila 6 milyon arasında, ‘sokak hayvanı olduğu…’
belirtiliyor. Bu artık ülkemiz/ veya şehir hayatı için de risk
oluşturacak rakamlardır.  Konuşarak, tartışarak ama ortak bir akıl
etrafında çözüm yolunu birlikte oluşturmalıyız…

DOST OLMAK…
Merhum Fethi Gemuhluoğlu ne diyorlar;
“İnsana dost olmak, fikre dost olmak, coğrafyaya dost olmak,
Tarihe dost olmak, kendi vücuduna dost olmak,
Komşuya dost olmak gibi kademe kademe, ama entegre,
Bir bütün içinde bütün dostluklar söylenmeye mecburdur.”
“Dostlukta ittifak, koltukta ihtilaf.” vardır.
“Ben yıkık çeşmeler gibi, göçük duvarlar gibiyim”
Sevgi konusunda bizleri uyaran şu hadisi başucumuza koyalım;
“Sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz
Birbirinizi sevmedikçe hakiki imana sahip olamazsınız!”
Asıl bizler, bu sevgi çerçevesine; ‘dost olacağız!’
Hakiki dostluğun çerçevesinde; “göbek bağı…” yoktur!
Ne vardır; “gönül bağı…” vardır
O bağ bizlerden, “güvenilir olmayı…” ister.
İşte o dostluklarla; “coğrafya vatanlaştı!”
O dostluklarla,  “ecdat hatıraları…” muhterem bilindi!
O dostluklardan,  “hoyrat esintileri…” asırları kuşattı!
O dostlukların temel harcında; ‘vefa’ ve ‘fedakârlık’ içiçedir.
O dostluklar, ‘benlik kabuğunu çatlattı!’
Âleme,  ‘biz olmayı…’ öğretti…
“biz olmak!” bu milleti ayakta tutan şuur
Tarihimize bakınız,  “acıları da sevinçleri de…” milletçe paylaştık
Birbirimize karşı olan ‘ülfet bağımız’ arttı.
Şu asırsa, şu günlerde, bütün ısrarımız nedir?
“Sevgiye dost olmak…”
Dostluğa ve dostluklara merhaba…

Yazarın Diğer Yazıları