Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Sohbetlere Merhaba

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Uzun bir aradan sonra ‘Manas Gönül Evi Sohbetlerine’ merhaba diyoruz.
Duamız şudur, Allah bu milleti/ bu vatan coğrafyasını her türlü beladan, 
Musibetten, felaketten, beşeri ve fiziki afetlerden korusun! (âmin)
03 Ağustos 2021 Salı Günü Saat;10.00’sularında MANAS Gönül Evi’nde;
Arda Karani ’nin kaleme aldığı iki kitabın tanıtımıyla sohbetlerimize başlıyoruz.
İnşallah her şeyin hayırlısı olur.
Bizim sohbet geleneğimizin manevi rıhtımı, “Allah Resulü ve Ashabıdır!”
O rıhtımın bizlere öğrettiği, “emrolunduğun gibi dosdoğru ol!”
“Edep yahu!” diyebilmektir. O meşale 1400 yıl bir nehir misali aktı!
Nasıl mı, “Bozkırlara can vererek…” nesiller boyu gönüllerde çağladı!
Azeri Şair Nebi HEZRİ bir şiirinde;
 “Muhabbet sonsuzdur, ömürse kısa/  Ne olur, sadakat ebedi kalsa!
Kimin yüreğinde bir tel kırılsa,/ Benim yüreğimdir, benim yüreğim

Yüzlerde gözlerde sevgi okunur/ Muhabbet yürekten yüreğe konur
Güzeller gözünde o ateş, o nur/  Benim yüreğimdir, benim yüreğim”
Harput’u anlatırken bizler;  “Evliya’nın,  Âlimlerin, Ariflerin, Ulu Zatların mekânı…” deriz!
Bütün bunları, ‘sohbet ehli…’ insanlar olarak tanımlarız…
Onların irfan ocakları, “Kürsübaşı Sohbetleri…” olarak anılır oldu.
Elazığ’daki, “Kürsübaşı” Sohbetlerinin adı; Diyarbakır’da,  “Velime…” olarak bilinir!
Urfa’da, “Sıra Geceleri…” Sivas, Tokat, Gümüşhane’de,  “Herfene…”
Gaziantep’te, “Barak Odası…” Erzurum da ise, “Bar Odası…” olarak bilinir.
Sohbet geleneğinin bütün Anadolu’da; değişik isimlerle anıldığını görüyoruz!
Kürsübaşı Geleneği bizlere çok önemli ipuçları veriyor.
Kur’an’ın bizlerden istediği, “şura ehli” olma ihtiyacını, bu mekânlar,  karşılamışlardır!
Ayette ne buyrulur, “Onların işleri kendi aralarında şura iledir”
Kürsübaşı,  ‘sohbet geleneğini…’ günümüze taşıyan; ‘edebi mahfillerimizdir’
İnsanın, ‘toplumla aynileştiği…’ güçlü bir bağ!
İnsanın, ‘çevreyi kuşattığı…’  Ve ona, ‘boyasını verdiği…’ iç dinamizm!
İnancımız, “sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun!”

Böyle ulvi bir niyetle yola çıkıyoruz. “niyetle amelin örtüşmesi!” bütünleşmesi elzem!
Sohbetlerimiz arasında; “şehrimiz, kimliğimiz, kültürümüz, sanatımızı, edebiyatımız, musikimiz
Ve bilumum değerlerimiz…” büyük bir dikkatle, itinayla, rikkatle değerlendirilir!
O değerlendirmelerde tarihi teklifler de yer almaktadır.
Pandemi sürecinde, ‘sosyal hayatımız çok olumsuz bir şekilde etkilendi…’
İnşallah bundan sonra daha sıklıkla bir araya gelecek ve tarihi iz bırakan çalışmalara birlikte nefeslerimizi tüketeceğiz! 
Geçtiğimiz gün, Şener Bulut Kardeşimizle birlikte; F. Ü. Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş’ı ziyaret ettik.
Çok olumlu geçen bir ziyaretimiz oldu. Gündemin asıl konusu, “2. Üniversite…” oldu!
Ve özellikle de, “Türkiye- Azerbaycan Uluslararası Üniversitesi!” Böyle bir Üniversitenin Elazığ Şehrimizde kurulması için, ‘Şehir olarak bir inancı birlikte paylaşmak…’ 
F.Ü.si, bu şehrin maddi- manevi en verimli ve kalıcı, ‘Katma Değeridir…’ 
Şehrin insanıyla, ‘sivil-kamu…’ kurum ve kuruluşlarıyla Üniversitesine sahiplenmesi, tabir yerinde ise, 
Günümüz şartlarında, “olmazsa- olmazıdır!” 
Erdemli insanın, erdemli bir şehrin en büyük ihtiyacı, ‘bilgidir…’ İlme, marifete yönelişidir!
Şurası bir gerçek, “gayret edene Cenab-ı Allah’da yardım eder!” 
Sabırla gayreti birleştireceğiz!  
Bizler, 12. Asrın Kubbet-ül İslam Şehirleri olarak, “Belh, Buhara ve Ahlat’ı biliriz!” 
Peki, niye, 21. Asrın Kubbet-ül İslam Şehri olma yönünde, ‘gayretimiz…’ idealimiz olmasın!
Bir söz vardır, “niyet-amel ve istikamet…” 
Bu şehir, “2023 yılı Türk Dünyası Kültür Başkenti olmak için!” ne gayret sarf ediyor!

Şüphesiz ki, MANAS Gönül Evi’ndeki en büyük hüzün, “Orman Yangınları…” 
Güzelim Anadolu Coğrafyamızı ateşe verenler; O dehşet verici yangına bakıp da, acaba,
"CEHENNEMİN YAKITI" nedir diye düşündüler mi?
Kur'an'da buyruluyor, "Cehennemin yakıtı insanlarla taşlardır!"
O yeşilim ağaçlar bilesiniz ki, "CEHENNEM YAKITI" değil!
Cennet bahçesinin dünyadaki misalleridir.
Ecdat ne güzel söylemiş, "yaş kesen, baş keser!"
O dehşet veren yangına bilerek sebep olanlar; bu dünyada, 
"kendilerinin cehennemini" hazırlamışlardır.
Zilzâl Suresi 7-8 ayetlerde şöyle buyrulur;
"Femen ya'mel miskale zerretin hayran yerah,
Vemen ya'mel miskale zerretin şerran yerah"
Meal, "Artık, kim zerre kadar bir hayır yapıyorsa, onu görecek
Kim de zerre kadar bir şer işliyorsa, onu görecek'"
Fethi Gemuhluoğlu ne güzel söylemişler; "coğrafyaya dost olalım. 
Onun taşına, toprağına, havasına, suyuna, ağacına, kurduna, kuşuna 
Velhasıl bilumum değerlerine dost olalım.”
***
SAHABEYİ ANLATMAK
Gökteki yıldızlar Sahabe yolu
Yoldaki ışıklar Kuran’dan kelam...
Nur halkası onlar, Resul(as) okulu
Dert tebessümde, çileye selam! 

Sahabe, asrın nöbetinde ‘deli’
Asrın yüzü Sahabeye, ‘hayret’
Dün, dünya taşırdı zevkle onları
Bugün, dünya insan sırtına kambur

Rağbetler mi değişti, arzular mı?
Göz nereye kayar, ışık nereye?
Gönül çeşmeleri ah, o pınarlar!
Sanki önünde her biri taş duvar! 
***
KENDİNİ BİLEN
Kendini bilen halkı bilir
Dermanı bilen derdi bilir
Zaman salıncak, ipsiz beşik;
Ölümü bilen, Hakkı bilir…
***
BİR KALPTE
Bir kalpte iki din olmaz
İkilik nifak kokusu
Aşk damarında kin olmaz
Ayrılık azap yakısı
***
RENKLERİN GÜZELİ
Renklerin güzeli huzura gülümser
Toprağın kokusu gönle gülümser
Rengârenk açılır; kırmızı, mor ve ak
İstiklal marşında yarına gülümser…
***
TABİAT NASIL DA KÖMÜRLEŞİYOR
Yemyeşil tabiat nasıl da kömürleşiyor
Ana rahminde cenin, can bulup ömürleşiyor
Bir vücut veren var, kudret eli şu nizamda;
Bir fidan ki, ilahi filtrede gürleşiyor…
 

Yazarın Diğer Yazıları