Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Şiirle Anlatım

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

PANDEMİ

Bir zamanların şarkısı, ‘depresyondayım’

Kanar yaram; ‘ne düşte ne oyundayım’

Pandemi denilen illete, mahkûm

Ağrıların değişmez koynundayım!

HAKSIZLIK

Nokta kadar haksızlığa yanarım,

Hele kul hakkı oldu mu haykırır

Haykırmakla, yerden yere çalarım

Çalınmaz derdime, dertle yanarım!

HATIRI VAR

“Bir kahvenin kırık yıl hatırı” için,

Dost selâmını, gönlüme yazarım!

“Çaylar bahane, dost kelâmı” için,

Dağlar, vadiler aşarak gezerim

GÜNE UYANIR

Güne uyanır, gözlerim şafakta

Şafakta boyanır, yüzler semada;

Yediyiz başak verir infakta!

İyilik, hayırla yüklü nemada!

ÇİLE

Çile, tebessüm eder, sadakate

Sadakat, ‘içinde taşır derdini’

Hayat yoğrulur, döner hakikate

Hakikat, ‘içinde taşır merdini’

DERVİŞLER YOLU

Nisan yağmurlarına karışır,

Gözyaşlarım, bulutlar gibi dolu

Bahar müjdesiyle barışır

Gönlüm, ‘ak saçlı dervişler yolu’

HAKKI TAVSİYE EDENLER

Rabbim buyurur, “insan hüsrandadır”

Hakk’ı tavsiye edenler müstesna

Sabrı tavsiye edenler imandadır

Ezberinde olsun, ‘Esmaü’l Hüsna’

HAYAT BAĞI GİBİ

Ezanlar okunur, ‘günün beş vakti’

Semalarda yükselir, ‘tekbir aşkı’

O aşkla, sabırla örülür atkı

Üzerimizde, ‘hayat bağı’ gibi

KÖYE GÖÇ OLUR MU?

Şehirden köylere ‘göçler olur mu?’

Ata Ocağı bekler, ne durursuz!

Kıyameti koparsa şehirlerin;

Sükût sizleri bekler, ne durursuz!

Sıla-ı Rahim bekler, ne durursuz!

GÖSTERİŞTEN YANA

Gösterişten yana, yerim yok benim

Bir hayyula geçen günler günahım

 Vebal taşımaya yerim yok benim

Masumun feryadıyla titrer ah”ım

BEN ŞAİR DEĞİLİM

Ben şair değilim, feryadım yok ki

Gam yükü taşımam, kervanım yok ki

Her dala konamam, kovanım yok ki

Dert çekenler gelsin, derdi bilene

BİR AKIL

Reçete mi; bir akıl, bir yürek ol

Dost ol; ‘işine, eşine, aşına’

Özüne, sözüne güven; emin ol,

Vatan toprağına, her karışına…

HANGİ NAZARLA BAKARSAN

Hangi nazarla bakarsan, semaya;

“Şah damarından daha yakın Rabbim!”

Vuslat Yolcusu, ilahi davette;

Şükür, Mevla’ya gider hesabım…

GÖKTEKİ YILDIZLAR GİBİ

“Sahabe, gökteki yıldızlar gibi”

Her biri, kendi menzilinde akar

İdrakim, o deryada damla gibi

Ruhuma, ışığı kandiller yakar…

SÖKÜLDÜĞÜ GÜN

Işık, karanlığa gömüldüğü gün

Yıldızlar, gönlüme döküldüğü gün

Mısralar hafızamda, didik didik;

Akıl haznesinden söküldüğü gün

DARAĞACI…

Darağacı neylersin? Sar yüreğine,

Acı verse de, ‘gül ağacı’

19’UN KATLARI

Gazi Atatürk’ün; “doğum, ölüm, Samsun’a çıkış”

Ve 57 yaşındaki Baki Âleme yürüyüşü;

Her biri, 19’un katları…

Elbette bu bir tesadüf olmamalı

BEYİMDİR DEMELİ!

Gakgoş, Gakgoş’a; ‘Beyimdir’ demeli

Kırgınlık, ‘senin neyin’ demeli

Sevgiden gayri, ‘yâr var mı’ dünya da;

“Dünya fani bir oyundur!” demeli

YALANCININ NARASI

Dinleyin yalancının narasını?

Açarmış, iki kardeş arasını!

Yalan kılıfına sarılan dünya;

Dökermiş iki de bir safrasını!

Yazarın Diğer Yazıları