Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

ŞEYH EDEBALİ'DEN SİYASET DERSİ…

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Siyaset yapanların,

Siyasi iradeyi elinde bulunduranların,

‘kızmaya, öfkelenmeye hakkı yok!’

Bizim iki bin yıllık devlet geleneğimizde bu var…

Şeyh Edebali, ‘sözleriyle, sohbetleriyle, nasihatleriyle…’

O güzelim geleneği 13 asırdan 21 asra taşır…

8 asır öncesinde söylenen o sözler hala vicdanları titretiyor

Şeyh Edebali (1206-1326) 13 yüzyılda yaşamışlar.

O bir, ‘Ahi Şeyhidir’

Osman Gazi’nin kayınbabası ve hocası…

Osmanlı Devletinin, ‘fikir babasıdır’

Osman Gazi’nin rüyası ve tabiri, “koca bir devletin serüvenidir!”

Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye; ‘tarihe iz düşen nasihatidir’

“Ey Oğul, Beysin!

Bundan sonra öfke bize uysallık sana…

Güceniklik bize; gönül almak sana…

Suçlamak bize, katlanmak sana…

Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana…

Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar,

Anlaşmazlıklar bize; adalet sana…

Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana…

Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana…

Üşengeçlik bize, uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana...”

Akif’in kaleme aldığı, “Kocakarı ile Hz. Ömer’in Hikâyesi…”

İnsanlık tarihine, ‘ibretlik derstir’

Hz. Ömer sırtında ‘un torbası’ ihtiyar kadının hanesine yönelir!

O yönelişte, Allah’a hesap vermekten korkan bir yürek…

Hamiyetli bir yürüyüş, adil bir duruş…

Bütün bunlardan nasıl bir ders çıkartabiliriz?

Siyasi irade öncelikle, ‘adil ve de mütevazı…’ olacak!

“Milletin Efendisi, milletine hizmet edendir!” düsturuyla;

Sağduyuyla, tebessüm eden bir yüzle, ‘Halka gidecek…’

İnancımız, “onların işleri kendi aralarında şura iledir!”

“Kendinizi haklı çıkarmanın endişelerini bırakınız!”

Şu realiteyi de unutmayalım, “halkı bilen Hakk’ı bilir!”

Dinleyeceksiniz, ‘dertliyle birlikte dertleneceksiniz’

Şehirde, ‘sıklıkla kamuoyu yoklaması…’ yapacaksınız!

Bırakınız, ‘halk sözünü söylesin…’

Şehrin meseleleri konusunda, ‘anket çalışması…’

Kimin ne derdi, varsa, ‘biline…’

Bütün bu dertler, ‘sıralana…’

Elazığ 1. Ekonomi Kurulunda alınan bir karar vardı;

“Valilik, Rektörlük, Belediye, Ticaret Odası İşbirliğiyle;

Danışma Kurulunun Oluşturulması…”

Bu kurul, ‘üç aylık raporlar hazırlayacaktı…’

Sağlıklı bir takip mekanizması…

Bizim en büyük eksiğimiz, ‘istikrar…’

Çok önemlidir, ‘dayanışma şuuru içerisinde olamama…’

“Ortak akıl…” deriz ama o aklın çok uzağındayız…

Bizim kimliğimizde, ‘empati’ vardır;

“kendimizi bir başkasının yerine koyma…”

Unuttuğumuz şeyler; ‘sevgi, saygı, sohbet, dürüstlük, güvenilir olmak’

13 asra yolculuk yapıyoruz…

8 asır öncesinde,  Şeyh Edebali günümüz insanına bir nev’i seslenir;

O seda bizlerde derinliğine bir çağrışımı beraberinde getirecektir;

Dün ile bugün arasında “NE DEĞİŞTİ SORUSU!”  o kadar güçlü ki!

“Cahil ile dost olma!

İlim bilmez, irfan bilmez, söz bilmez, Üzülürsün.

Saygısızla dost olma!

Usul bilmez, adap bilmez, sınır bilmez; Üzülürsün.

Açgözlü ile dost olma!

İkram bilmez, kural bilmez, doymak bilmez; Üzülürsün,

Görgüsüzle dost olma!

Yol bilmez, yordam bilmez, kural bilmez; Üzülürsün.

Kibirliyle dost olma!

Hal bilmez, ahval bilmez, gönül bilmez; Üzülürsün.

Ukalayla dost olma!

Çok konuşur, boş konuşur, kem konuşur; Üzülürsün.

Namertle dost olma!

Mertlik bilmez, yürek bilmez, dost bilmez; Üzülürsün.”

 

 

Yazarın Diğer Yazıları