Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Sevgi ve Dost Üzerine

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Ağaca dost, komşuya dost, süfli olmayana dost olacağız!
Kendimize ve gayrimize dost olacağız!
Tarihe ve coğrafyaya dost olacağız!
İşimize, aşımıza ve eşimize dost olacağız!
Zamana, eşyaya ve mekâna dost olacağız!
Derdimize, çilemize, zehrimize dost olacağız!
Niyetimize, amelimize ve ahirimize dost olacağız!
Dostla başladık söze, peki o kadar önemsediğimiz, üzerine o kadar
vurgu yaptığımız dost nedir?
Dost sözlükte, “Birinin iyiliğini isteyen, onu gönülden seven; iyi
görüşülen, sevilen, güvenilen kimse, arkadaş.”
Âşık Veysel ne diyor,
“Ben giderim adım kalır
 Dostlar beni hatırlasın
 Düğün olur bayram olur
 Dostlar beni hatırlasın”
Dost kapısına kimler gelir, o vefa gibi asil duyguyu kimler taşır,
‘sevenler’ yani, ‘yarenler’ taşır.
Bayrak Şairimiz Arif Nihat Asya, Huda’ya yakarır;
“Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız
 Ve vatansız bırakma Allah'ım
 Müslümanlıkla yoğrulan yurdu
 Müslümansız bırakma Allah’ım”
Rahmetli Mehmet Kaplan Hocamız, “İnsanları düşünmeye,  aramaya,
yapmaya sevk eden en büyük amillerin biri sevgidir” derlerdi.
Yahya Kemal Beyatlı,
“Sürekli sevgiyi duydukça anne toprak ’tan
İçimde korku nedir kalmıyor yok olmaktan”
Sevgi denilen hayat iksirini her birimize içiriyor.
 Rahmetli Ahmet Kabaklı’yı kadirşinas dostlarla anarken hafızamdan
neler geçmedi ki, neler!
77 yıla sığdıran bir ömrünü milletine, onun hamiyetine vakfeden bir
şahsiyet sürekli sevgiden söz ediyorlardı.
Şefkate Çağrı makalesinde Kabaklı Hoca bakın ne diyorlar;
“Şefkate çağrı, zulüm ile ve zalimle mücadeleye çağrıdır.
Daha güzel, daha gayretli, vicdanlı bir Türkiye’ye çağrıdır.
 İşsizliğin, bencilliğin, yolsuzluğun, fakirliğin kökünü kurutarak,
Buhranlara, bahtsızlıkları çile düğümlerini çözerek,
Sanatın mutlu dünyasında boy göstermeye çağrıdır”
Bu şehrin yarınlarına kendileri bütün ‘sevdalarını hasrederek’ Alperen
ruhuyla yürümeye elbet bütün gayretleriyle rağbetlerini ortaya koymaya
da, ‘mahkûmdurlar’
Bir mütefekkirimiz ne diyorlar; “İnsanları sev ve kimseyi kendinden alçak görme.
Tevazu sahibi ol, zira en halis ziynet alçakgönüllülüktür.
Mütevazı olan kimse, en güzel ziyneti takınmıştır.
Kimseyi kendinden aşağı görme.
Hayatta haset etmeden say, kıskanmadan sev.
Bazı insanlar, başkasını istemez.
Öyle olma. Gıpta et, fakat haset etme.”
“Korku vicdana tesir, sevgi illete hekim” diyebiliriz değil mi?
O halde, bir büyük meşaleyi geliniz birlikte, asırlar ötesine yakalım.
Kupkuru hezeyanlar, kupkuru sevdalarla değil!
Ecdadımız bizlere öyle ibret şahikalarıyla dolu eserler bırakmışlar
ki, o eserlere nüfus ettikçe, İslam’ın bir şefkat ve hoşgörü dini
olduğunu daha iyi anlıyoruz.
O hoşgörü lisanı bizlere; sevgiyi, aşkı bir daha içimize sindirerek öğretiyor.
Hadis, “birbirinizi sevmedikçe gerçek anlamda iman etmiş olamazsınız”
İnancımız ne diyor, “Kişi arkadaşının yolu üzerinedir” O yol bazen
katıksız, bazen aşina olduğumuz sıkıntılı bir yoldur!
Şuna iyi dikkat edelim, ‘sevginin yani muhabbetin azaldığı yerde kin,
menfaat, düşmanlık ve isyan ortaya çıkar”
Sevgi dolu bir tebessüme neler feda edilmez ki? Şefkat yüklü bir
bakıştan, tatlı bir dilden bu dünyada etkili ve güçlü ne olabilir ki?
“Yaratılanı, Yüce Yaratan için” seviyor muyuz? “yetmiş iki millete bir
gözle ”bakabiliyor muyuz?
Muhammet İkbal ne diyor, “Çağımızın delirmiş insanın tedavisi için,
sevgi neşteri ve sevgi ilacı lazımdır.
Çünkü sevgi hem ilaçtır, hem hayattır, hem güçtür.”
Bizlere güç veren, hayat veren ve dertlerimize ilaç olan sevgi ve
muhabbet kadar asil ne olabilir?
O asaletin kaynağından seslenen Sadi,
“Sevdiğimiz kişilerle konuşurken öyle konuşmalıyız ki, yarın onlarla
dost olduğumuzda söylediklerimizden utanmayalım.”
Sevgi bizlere aynı zamanda çok nazik bir çizgiyi, bir hassas dengeyi,
bir izzet sahibi davranışın yolunu da açıyor.
Sevgide, saygı vardır riya yoktur!
Sevgi, dedikoduya malzeme vermez!
Sevgi, kötülüklere kapılarını kapatır!
Sevgi, paylaşma gibi asil bir duyguyu besler!
Sevgi, birliğin ve diri olmanın da adıdır!
Sevgi, şiddeti, nefreti ve bencilliği reddeder!
Sevgi, sabır ve şefkatle büyür; merhametle kökleşir!
Yunus ne diyor;
“Ben gelmedim dava için
Benim işim sevi için
 Dostun evi gönüldedir
Gönüller yapmaya geldim”
Sözün özü olarak, Sevgi sadece insan varlığının değil, bütün
yaratılmışların ortak hamurudur.

Yazarın Diğer Yazıları