Vefalı bir şarkıdır, Anadolu… Şefkati, dağdan dağa aşar gelir.
Gönüllerde markadır, Anadolu… Ferhat’ça, dağları döşer de gelir.
Anadolu'nun manevi iklim bizleri sürekli tefekkür ettirir. Şu
coğrafyanın insanına yürekten seslenişim odur ki, ‘Aklımızdan,
fikrimizden, zikrimizden o ruhani iklimi çıkarmayalım!’
19 Mayıs 1919’lardan 27 Aralık 1919’lara Samsun’dan Ankara’ya ‘tarihi
bir serüven…’
O tarihi serüvende bir milletin topyekûn kendi istiklaline/ veya
istikbaline muhteşem bir yürüyüşü vardır.
Anadolu’m, şefkat dili, dost dili… Sakarya, ecdadın şâhadet dili…
Destanlar, masallar, efsanelerle; Yüreğimin çağrısı, Yunus dili…
Taptuk, Hacı Bektaş, Ahi Evranlar; İl tutmuş, yurt turmuş gaziler;
Gazi erenler, Alpler, Alperenler, Manevi harcında, vatanın dili…
19 Mayıs 1919’dan, 27 Aralık 1919’a… Samsun’dan Ankara’ya ‘tarihi serüven’
Kurtuluş Savaşının temellerinin atıldığı, TBMM’nin kuruluş çalışmaları,
Ki, 23 Nisan 1920’de TBMM’si açılacaktır…
13 Ekim 1923 tarihinde, Ankara Başkent olacaktır.
Mondros’tan (30 Ekim 1918) Mudanya Mütarekesine (11 Ekim 1922)
Bu tarihler, bir milletin; ‘Milli Mücadele Tarihidir’
Mudanya Mütarekesinden bir yıl sonra İstanbul, 6 Ekim 1923 tarihinde
düşman işgalinden kurtulacaktır.
1.Dünya Savaşı sonrasında, İtilaf Devletleri ile Osmanlı İmp. Hükûmeti
arasında, Sevr Antlaşması (10 Ağustos 1920) imzalanacaktır. Milli
Mücadelenin (Kurtuluş Savaşı) devam ettiği yıllardır.
Tarihin en karanlık yıllarıdır… 15 Mayıs 1919’da Yunanlılar İzmir’e girecektir…
Urfa, Antep, Maraş, Adana, Antalya işgal edilecektir!
“19 Mayıs 1919 Samsun’dan 27 Aralık 1919 Ankara’ya…”
Bu tarihi serüvende çok hızlı bir toparlanma dönemidir;
22 Haziran 1919'da Amasya Genelgesi…
23 Temmuz 1919'da Erzurum Kongresi…
04 Eylül 1919'da Sivas Kongresi…
Milletin iradesi, “Milli sınırlar içerisinde vatan bir bütündür…”
27 Aralık 1919 tarihi ve sonrası… Milli Mücadelenin merkezi, Ankara olacaktır…
TBMM'si, ‘Milli Mücadeleyi kararlılıkla Yöneten…
Cumhuriyeti bu millete kazandıran Meclis… Dahası, Cumhuriyetin ilk
yıllarından itibaren,
“Ekonomik istiklal mücadelesini veren Meclis…”
“Ankara’yı, Hacı Bayram Veli’de gör
Hele bir sabrı, rüzgârla ele de gör
Bir masumun duasını dile de gör
Gönül dünyasının şehadetinde;
Yaşar, ebed-i müddet gayretinde
Yaşar, yedi düvelin hayretinde!”
ANKARA'NIN BAŞKENT OLUŞU
Bir ulu makam, Hacı Bayram Veli
Bozkır Anadolu’nun Hak Ereni
Fethi Mübin müjdesi veren Veli
O Velinin manevi huzurunda;
Müştak Baba ismiyle Hak Yâreni
Muştular Ankara’yı Başkent Oluşu!
Ebcet hesabıyla düşer cihana…
O, ‘oluşa’ bu milletin manevi rıhtımı da diyebiliriz…
Müştak Baba, 1759-1832 yıllarında yaşamış bir sufi şair.
Bu zat, Ankara’ya uğrar…
Hacı Bayram Veli'nin türbesini ziyaret ettiği sırada,
Gönlünü dolduran ilhamla, ‘asırlara seslenir’
O seslenişte, Ankara'nın Başkent olacağı müjdesi vardır.
Müştak Baba şiirinde;
“Me’va-yı nâzeninde kim elf olursa efser
Lâ-büdd olur o me’vâ İslambol ile hem-ser
Nun vel kalem başından alınsa nun-ı Yunus
Aldıkça harf-i diğer olur bu remz azhar
Miftah-ı Sûre-i Kaf serhaddi kaf ta kaf
Munzam olunmak ister ra-yı Resûl Peygamber
Hay huy ile ahir maksud oldu zahir
Beyt-i veliyy-ül-ekrem el-hâc iyd-i ekber
Ey pâdişah-ı fahham sultan Hacı Bayram
Ruhan ister ikrâm Müştâk abd-i çâker”
Ebced Hesabında şöyle ifade edilir;
Efser’den, Türkçe “A” harfi karşılığı
Nun’dan, Türkçe “N” harfi karşılığı
Kaf’dan, Türkçe “K” harfi karşılığı
Resul’dan, Türkçe “R” harfi karşılığı
Hay’dan, (ismin “e, a” hali karşılığı
elf………………….. 1000
e (Elif)…………… 1
f (Fe)………. …… 80
s (Sin) …….. ……. 60
r (Rı)……………..200
elf (1000) + efsr (341)….. 1341
ANKARA'NIN BAŞKENT OLUŞU
On üç Ekim bin dokuz yüz yirmi üç
Bozkır Anadolu’nun yüzakında
Gönül Coğrafyamın yüreğinde öç!
Alır, taze filizler için akında
Kutlu sefer kalkınmaya ant içtik!
Ankara'nın dört bir yanı yayladır. Hacı Bayramla çağrımız hayradır,
Ötüken’den tuğramız Ankara’ya; Yürür derviş gazilerle toyladır!
Asya’nın gül bahçesi Ankara’dır; Gonca gül gibi sevdası, yâredir
Gözyaşı dökülür, pare paredir.
Mevla’m nice sırlar açar, söyletir; Zeval vaktinin bitişi, öyledir!
ANKARA’YI ÖZLEDİM
Ankara özledim seni, eski anılarında
Çakmak çakmak gözlerin vardı, vatanın surlarında,
Soluklardı Anadolu'yu, nefes alışlarında,
Akif mısralarında, “Ulusun! Korkma” diyordu ya,
Uykusuz geçen gecelerin, tüten ocaklarında
Oba oba, sevda bayrağı, yürür omuzlarında!
Ankara, zafer tacındır, giyilir meydanlarında
O taçlara hala hasretim,
Ecdadla birlikte olma günüdür, tarihle destanlara uyanalım!
Malazgirt'ten Kocatepe'ye, Türk’ün zafer günüdür
Vatan bize, “ebed-müddet” günüdür
Bedri, maziden atiye dönelim, vatan için büyük sevda günüdür
Bir hilal uğruna bayraklaşalım, Kılıcın /kalemin hakkını verme günüdür
Vatanı adaletle donatalım, İkiliği, nifakı atma günüdür
Tek vatan olsun, derdine yanalım, dert ile dertlenme günüdür…
Ankara, tarihiyle tekrar hasbihal günüdür…