Ateşe düştü gözlerim, yüreğim yanar
Hasrete göçtü sözlerim, dermanım kanar
Vuslat, hicranın içinde dönen kelebek…
Şafak vaktini özlerim sevdamı anar.
YÜREĞİM YORGUN
Faniden kaçar şu can, bahara vurgun
Karanlık çığlık çığlığa şafağa sürgün
Aydınlık ister gönlüm güneş dolusu…
Suya vursun efkârım yüreğim yorgun
GÖRMEZ MİSİN?
Tarihin ışığında, sırları çözdüm
Ey merhametsiz insan, görmez misin?
Türkistan diye bir deryayı gezdim!
Derya da bir damlayı görmez misin?
SORARLAR
Sorarlar, ‘yükünde ne var’ Ey Yolcu!
Her zaman çul ve çaput mu taşırsın,
Nefsin tuzaklarında mı yaşarsın?
Fenadan Bekâya her insan yolcu
Bil ki, ahiri yükünde taşırsın…
Gururla yükselir mi göğe başlar?
“Cehennem ateşi, insan ve taşlar!”
DOST…
Dost, dosta selâm eder, rahmet diler
Omuz verir, deryada dalga olur!
Şefkatiyle yanar, gözyaşı siler
Dost, dostun vicdanında bilge olur
Dost, dosta kelâm eder, sohbet olur
Sohbeti gönüllerde şefkat olur
Şefkati, feryatlara ziynet olur
Dost, dostun vicdanında bilge olur
CAHİLE…
Cahille, düz ova yokuş gibidir!
Âlimle yokuşlar meydan gibidir
Serden geçtiler, kalbe dokundular
Bir ömrü bezemiş nakış gibidir
HAK ÂŞIKLARI
Allah yaratmışsa, güzel yaratmış!
Bizlere, hak sevgisini aratmış!
Gecenin rahmine ışığı atmış
Tefekkür dünyamıza rahmet yağmış
Hak âşıkları dünyayı bilirler
Mekânı amelleriyle süslerler
GAZETECİ…
Gazeteci, kâlem, kelâm, sohbet ehli
Aydın hareketinin odağında!
Zihni, fikri edebi yolculuk
Eleştirel düşüncenin çarmıhında!
Titreyen vicdanlara ses olur
Ekin tarlasının başındadır!
Canhıraş bir yürekle tohumu atar;
İbret tohumudur, ders tohumudur!
Gazeteci, asrın vakanüvisi
Taliminde, gün be gün haberinin
Haber, yüreğimin albenisi…
Ses getirir, haberin debisi
Hafızalara kazınır boyası
Haber hamalıdır, gazeteci!
Kamu ve sivil arasında köprü;
Tarih, o köprülerde yazılır
İKİ NEFES ARASI
İki nefes arası, koşar ömür
Bahara nişan olur, açar tomur
Zamana dokunur, yürek çelengi;
Yol ver dağlar, sırrına göçer ömür!
GÜN SENSİZ DOĞDU
(Şehit Eşine)
Gün sensiz doğdu, gecem sensiz geçti
Rüzgârlar bile sensiz sükût etti
Ay yüzünden de belliydi hıçkırık
Sükûtu hayra yoramadım, ey yâr
GÜN DOĞANDA
Gün doğanda, güne selâm verin
Gülen yüzlerle, selâmete erin
Huzuru aşk ile sükûtla yorun!
Sabırla nefesleri, gönle serin!
HARPUT’TA
Halep’te gözyaşımı,
Kerkük’te gönlümü bıraktın
Fırat vadisinde hüznümü;
Harput’ta, dua mı bıraktım!
EY YOLCU
Dur yolcu diyemezsin gün doğacak
Gün batacak bir gün üzerimize
İyilerin kabrine ışık doğacak
Dileriz, rahmet yağsın üzerimize (âmin)
BİR AKIL
Bir akıl, bir yürekle dağlar aşılır
Bir büyük sevdayla çağlar açılır
Fetihlerle kapı açar bilgeler!
Dağdan, vadiden, bağlardan geçilir
Tespihte, secdede nice gölgeler!