Sadık isminde sıddık kokusu
Açar içimizde bahar muştusu
Derviş gazilere asrın yokuşu
Ilık rüzgâr gibi gönülden eser
Kâmildir, ilminden nasiplenen çok,
Kâr ve kisbde olmamıştır gözü yok
Töreyle yaşatır ahde vefayı
Ulus vefalıda bulur sefayı
Rüya gibi güzel günler anar
Anılar birer mum içimde yanar
Lâ demez illâ Hak diyen sedayı
İllâ Hak diyen bir seda yükselir, Anadolu’dan…
O seda yürekten gelen bir sesle haklı olarak, “Ben Elazığ’lıyım…” diyecekler. Elâzığ Belediye’sinden aldığı, “Hemşerilik Beratı…” vardır. Prof. Dr. Sadık Kemal Tural Hocanın, Elâzığ şehrine hizmetleri o kadar büyük ki, o hizmetlerde bizler kendilerini; Ahmet Kabaklı, Niyazi Yıldırım, Aytuğ İzat, Servet Kabaklı, Eyüp İsbir, Sanaç’ların, Çarsancaklıların, Şener Bulutların… Yol arkadaşları olarak gördük… Tabi ki, Fırat Üniversitesinde, özelliklede, ‘edebiyat camiasıyla…’ ilmi ve edebi sohbetlerle sürekli içiçe olduklarını biliyoruz. Nazım Payam’ın Genel Yayın Müdürlüğünü yaptığı, “Bizim Külliye Dergisinde…” o nezih yazılarını zevkle okuduk ve istifade ettik. 1980’li yıllardan günümüze doğru 40 yılı aşkın bir zaman diliminde, “Elâzığ’da bütün sosyal ve kültürel faaliyetlerde Tural Hoca’nın Hoşseda’sı sanat ve edebiyat muhitlerinde yankılandı…” Elâzığ Şehrinin yürekli ve de vefalı dostu Şener Bulut’un, yıllardır tükenmeyen enerjisiyle başta Uluslararası Hazar Şiir Akşamları olmak üzere bir faaliyetten diğer bir faaliyete yıllarca omuz verdiler…
Prof. Dr. Sadık Kemal Tural kimdir?
“Şair ve yazar. 7 Temmuz 1946, Kırıkkale doğumlu. Âşık tarzı şiirlerine Kemaloğlu mahlasını kullandı. S.Tural ve Sadık Tural Kemaloğlu imzalarını da kullandı. İlk ve ortaöğretimini Kırıkkale’de yaptı. Ankara Üniversitesi DTCF Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde başladığı üniversite eğitimini Ankara Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde tamamladı (1966). Bir süre öğretmenlik (1964-67, 1971-72), Türk Ansiklopedisi’nde düzeltmenlik ve redaktör yardımcılığı (1968-71) yaptı. 1972’de Hacettepe Üniversitesi’nde Türkçe öğretim görevlisi, 1973’te asistan oldu. Uzun yıllar görev yaptığı bu üniversitede edebiyat doktoru(1978), yardımcı doçent(1982), doçent(1983) ve profesör( 1988) oldu, bir süre sonra Gazi Üniversitesine(1989) geçti. 1996’da görevden çekildi. DPT’de kültür planlamacısı (1984), Atatürk Kültür Merkezi Başkanı (1993-2002) olarak görev yaptı. UNESCO Milli Komisyonu Yönetim Kurulu, İLESAM, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş-ı Veli Araştırma Merkezi Üyesidir…”
Kendilerini ilme adayan kutlu bir ömür… Her nefes alış verişini kalbi ve hasbi olarak hayırlı işlerde yüreklendiren bir edebi şahsiyet…
Sadık Hoca, “Ben manevi iklimini dikkate alarak Elâzığ ilimizi, Fırat Havzası Kültür Başkenti sayarım. Elâzığ’ın bir diğer özelliği ise, siyasi vitrinlerde kurban edilmemiş duâ’nın, nazmın ve mûsikinin son otuz yıldaki dirilişiyle örnek ve öncü olması bakımından şiirin başkenti unvanını hak etmiş olmasıdır. Elâzığ, Urfa, Mardin, Diyarbakır üzerinden Hassa’ya Kerkük’e bağlanan Sümer Türklerinden beri Türkün iklimiyle biçimlenmiş coğrafyanın elmas taşlarındandır. Elmastraşını bulduğu zamanlarda ise -orada doğmuş bulunan- altun evlatları, vatanın her yerinde hizmet aşklı sancaklara dönüşürler. Büyük kelam ve bilgesi A. Harputî’nin memleketinde, bilim ve irfanın altmış yıldır ışıklarla parlamaya devam ettiğini inkâr edecek yoktur. Elâzığ edebine dayalı sosyal ve kültürel iklim, duâların, şiirin ve musikinin özel bir iklim etrafında yaşamasını sürdürüyor.”
Sadık Kemal Tural Hoca, Harput’u, oradaki manevi iklimi/ o iklimin ruhaniyetine vakıf olan bir insan kimliği ile karşımıza çıkıyorlar. Her eserini de, öyle ki, sosyal medya hesaplarını da bu iklim üzerine tezyin etmiş olduklarını görmekteyiz. Bütün ilgi ve alakalarıyla, gönül dünyalarını bir fikir ve düşünce atölyesine çevirmişler… Elâzığ Şehrinden, ‘ilim ve irfan sahibi yeni nesillerin yetişmeleri…’ en büyük arzuları olduğunu da biliyoruz. Sadık Tural Hoca’nın, “Belek Gazi’nin Hayatının bir dizi halinde ekranlara gelmesindeki çabaları…” hiçbir zaman unutulmaz. Ankara’da, dönemin TRT’den sorumlu Devlet Bakanının da katıldıkları toplantılar… Rahmetli Recep Bilginer’in hassasiyetleri… Yücel Çakmakların Harput’a olan alakaları… “2000’li yıllarda bu şehirde, Milli Sinema gündemdeydi…” O gündem, Ankara’nın sıcak iklimine taşınabiliyordu… Elâzığ Şehri, Türkiye’de, Türk Dünyasında, ‘sanat ve edebiyat şehri olarak…’ tanımlanıyordu. Doğu Anadolu’da, bir ışık doğuyordu; “Manas Yayınevi…” Türk dünyasıyla birlikte giderek taçlanan bir şehir edasındaydı… Cengiz Aytmatov Elâzığ Şehri için, “Türk Dünyasının Manevi Azığı…” diyeceklerdi. Bu söz, elbette ki, ‘hak edilmiş bir gayretin ifadesiydi’
Sadık Hoca, “insan fıtratında tıyn(et)inde sınavdan geçirilerek arıtılması gereken mutlak olumsuz dört enerji var; Hırs, haset, kibir ve riya… Bu dört enerjinin etkilerinde kurtulduğu oranda, insan huzur (dinginlik) ve mutluluk kazanıyor. Hırs, haset, kibir ve riya adlı dört kanser benzeri virüsten uzaklaştırıcı bilgilere yönelenler, bedenini, canını ve ruhunu korumuş olmaktadır.”
Benim âcizane bir teklifim olacak, 28.nci Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarının bu şehrin vefalı dostu, sadıkane bir kimlikle yüreği Hazar’ın dalgaları kadar saf ve duru, vakarlı bir duruşa sahip ve Elâzığ Şehrinin ‘hemşeri beratlı aksaçlı bilgesi…’ Prof. Dr. Sadık Kemal Tural Hoca Anısına yapılmasıdır… Şuna inanıyorum, bu şehir; kendilerine dost olanları her zaman bağrına basmıştır. Bizlerin, 21.asırda en büyük gayreti de, ‘sevgiye, saygıya, şefkate, muhabbete dayalı dostlukları yaşatmak…’ olmalıdır. Selam ve Muhabbetle…