28 Şubat 2025 Cuma gününü, Cumartesi’ye bağlayan gece inşallah, ilk
sahura kalkacağız. Oruca, ‘merhaba’ diyeceğiz. Orucun faziletleriyle
bir daha buluşacağız. Bütün güzelliklere, bütün erdemliklere; “Barışa,
sağlığa, esenliğe, gönül huzuruna merhaba…” diyeceğiz. Bir ay boyunca,
‘ilahi emirle birlikte manevi bakıma…’ alınacağız. Ramazanlı günlerde,
‘kutsi bir okuldayız’ İmsakla birlikte, ‘ders zilimiz’ çalıyor.
Bizleri, ‘rahle dersine…’ alıyor. Manevi bir atmosfer sizlere buyur
edecek! Farklı bir dünyaya, taşınma hissi… O his daha şimdiden bütün
hücrelerinize yayılıyor… Rahmet ve mağfiret ayında, ‘tevhidin
boyasıyla…’ yıkanıyorsunuz. Üzerinizdeki bütün pasakları atıyor;
‘arınıyor, durulanıyorsunuz…’
Nesrin bittiği yerde şiir başlar… Şiirde, hikmet vardır… Şiir, bir vecd halidir…
“Reyhan kokulu günlere merhaba
Sabrı yudum yudum içmeye geldim
Gül desenli yüzlere merhaba
Kadir kıymet bilen dostlara geldim
Merhaba Şehr-i Ramazan merhaba
Sukutla hasatı biçmeye geldim
Dualarla yıkanan fecre merhaba
İplikten iğneye geçmeye geldim
Bir yürek olmuş saflara merhaba
Sabırla namazı edaya geldim
Teravih, sahur günleri merhaba
O kutlu çağrıya, sedaya geldim
Tekbirler aşkına, canlar merhaba
Canlar için şu nefsi fedaya geldim”
Şehirde şöyle bir geziyorum… Evlerimizde, sokaklarımızda, iş
yerlerimizde, çarşıda ve pazarda, kurum ve kuruluşlarımızda, ‘her
bakımdan lütufkâr bir misafiri ağırlama heyecanı…’ ışıl ışıl yanan
gözlerde/ veya yüzlerde okunuyor…
Bizler Ramazan Ayını, “Oruç ayı, Kur’an Ayı, Namaz Ayı, dua ve Yakarış
Ayı, Zekât, Sadaka ve Fitre Ayı, infak Ayı olarak yorumluyoruz. Bir
saf/ veya bir yürek olma, zayıfları ayağa kaldırma, sosyal, kültürel
ve iktisadi manada yardımlaşma, bir ve beraber olma…” ayı olarak
biliyoruz.
Ramazan ayında her vaktin bir güzelliği/ rahmet dolu/ insana huzur
veren bir esintisi var.
Ramazan Ayı için, ‘Sadaka Ayı…’ diyoruz. Bu ay bir bakıma; “zayıfları,
düşkünleri, miskinleri, yolda kalmışları, muhtaçları koruyup kollama
ayıdır!” İftar Sofraları, ‘ailelerin ve bir bakıma toplumun kaynaştığı
sofralardır.’ Hadis, “her kim bir oruçluya iftar yemeği yedirirse,
kendisine onun sevabı kadar sevap verilir; Oruçlunun ecrinden de
hiçbir şey eksiltilmez” Hadis, “Ramazan ayı girince Cennet kapıları
açılır, Cehennemin kapıları kapanır ve merede-i şeyâtin zincire
vurulur.” Merede, “inatçılar, direnenler, saldırganlar demektir.”
Bütün kötülüklerin, fenalıkların zincire vurulduğu öyle bir ay ki,
bizler bu ay için, “Rahmet ve Mağfiret Ayı diyoruz!”
Ramazan Ayının öyle bir bereketi, insanlık üzerinde ihsanı var ki, “bu
ay içerisinde oruçlu insanın daha zinde, daha emin ve güvenilir, daha
huzurlu ve yüksek bir morale sahip olduğunu görüyoruz!”
“Oruç” başlıklı şiirimizde şöyle diyoruz;
Oruç, nefsimle sabır güreşinde
Açlığım, gönül gözlerimi açtı
Oruç, nefsimle tahammül yarışında
Açlığım, nimet sofralarını açtı
Oruç, sosyal adalet barışında
Açlığım, huzur kapılarını açtı
Oruç, ameli salih yarışında
Açlığım, infak defterlerini açtı
Doyumsuz hislerle borçlar ödedim
Oruçla arındım, sukuta döndüm”