Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Öznesi İnsan...

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

ÖZNESİ İNSAN…

İnsan, “üç-beş damla kan, binlerce kaygı, endişe!”
İnsana değer vermek, 
İnsanı sevmek,
İnsanı yaşatmak…
Bütün bunlar bizleri, ‘kendi kimliğimize’ götürecektir!
O kimlikte, “kâinatın bütün sırları!”
O sırlarda, “Ya Hak!” dersiniz
İnancımız, “İnsan, yaratılanların en şereflisidir!” der!
İnancımız, “İnsan, yüce Yaratıcının yeryüzünde Halifesi!” der!
Ne güzel bir söz değil mi?
“İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın”
Öncelikle, “insana saygımız olacak!”
O saygı bizlere, “şefkati, merhameti, adaleti, erdemli vasıfları…” öğretir!
O saygı bizlere, “huzuru, güveni, dürüstlüğü, ilmi ve marifeti…” öğretir!
Bütün kurgumuz, ‘insan üzerine…’
O halde siyaset, “hamiyetli, haysiyetli, hissiyatlı…” olacaktır
Siyaseti tarif ederken, “idare etme sanatı!” diyoruz
O sanatın marifeti nedir?
“Birleştirici, Uzlaştırıcı, Kaynaştırıcı…” oluşudur
21. asırda artık sloganları bırakalım;
“Kabuğa…” değil, “Öze…” dönelim!
Samimi bir duruş gösterelim!
İnsanlık tarihinde, “aydınlanma çağını…” bu millet başlattı!
O çağın içeriğinde neler vardı?
“Hak, Hukuk, Adalet, Millet, Devlet Vesaire…” kavramlar!
O kavramları, Batı Dünyası bizlerden, “18. yy’de aldı…”
Batı Medeniyetinin temelinde, “İslam Medeniyetinin derin etkileri…” görülür!
Söylerim sizlere, 18. yy’den sonra;
Bir Farabi’yi, bir Gazali’yi, bir Yunus’u, bir Mimar Sinan’ı…
Daha nicelerini, ‘yetiştirebildik mi?’
Siyaseti, “öfke ve nefret ateşinin içerisinden…” çekip alacaksınız!
Siyaseti, “1071-Malazgirt’i, 1453-İstanbul’u, 1915-Çanakkale’yi…”
Tefekkür ederek bir yürekli sanat haline getireceksiniz!
Aksaçlı, Bilge Kişilerle, Arif ve Kamil İnsanlarla…
Bu millet ‘kahramanlarıyla…’ geleceğe derin izler bıraktı!
Bizim en büyük eksiğimiz, ‘kendimiz…’ olamadık!
O malum, “şekilci, nakilci, ezberci…” taklit hastalığımız var ya?
150 yıldır, bizleri zehirledi!
Artık, ‘tarihimize…’ kutlu yolumuza dönmenin zamanı geldi, diyoruz!

Destan Şairimiz Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu nasıl sesleniyorlar;
“Vatan oğul, bayrak oğul, devlet oğul, can oğul,
Sevmek nedir, bunu bilen âşıklara bismillah,
Bu oğullar Sümeyye can analardan doğdular,
Rabbi esir dileklerden beşiklere bismillah
En hürmetli yar göğsünden ilk yudumlar hakkına
Tan aklı, dudaklardan kaşıklara bismillah
Ad verirken, ilk ezandan, ilk duyduğum kelamda
Göz ve gönül aydınlatan ışıklara bismillah
Emeklerden diz vurduğun, iz vurduğun her yerde
Ayaklanıp atladığın eşiklere bismillah
Ak önlükler bileyip te, belediğin can oğul,
Ninnilere, destanlara, koşuklara bismillah
Gazi oğul, şehit oğul, divan oğul, din oğul
Ak döşünden kan fışkıran beşiklere bismillah
Düşte gördüm kanlı başın Peygamber’in dizinde”
Ocaklara, eşiklere, beşiklere bismillah”

 “Adam gibi Adam…” nedir?
“Sözüne güvenilir, sözünün arkasında duran,
Kendine özgüveni olan, yalana başvurmayan,
İkiyüzlülük etmeyen, dürüst insan…”
İsra Suresi 32. Ayette ne buyruluyor?
“Yeryüzünde kibir ve azametle yürüme.
Çünkü sen asla arzı yaramazsın…” 
Cemil Meriç ise şu ifadeyi kullanırlar;
“Aydın olmak için önce insan olmak lazımdır!”
Marifet, ‘İnsan Olmak…’
“Kibir duvarlarını yıkacaksınız!”
“Sabrı,  kendinizde yaşayacaksınız!”
Öncelikle de,  ‘kendiniz olacaksınız’
Arka veya farklı bir yüzünüz olmayacak!
Doğan Cüceoğlu şöyle der;
“Bir insanın gelebileceği en büyük mertebe,
Güvenilir insan olmaktır!”
Allah Resulünün sıfatı, ‘güvenilir olmak’
İnsanın yüceleceği en ala manevi makam,
“A’lâ-yı illiyyin” 
 Özdemir Asaf, farklı bir yaklaşımda bulunurlar;
“İnsan olmak kuruş ile değil, duruş ile ölçülür!”
O duruş; ‘vakardır, edeptir, hicaptır…’
O duruşla, ilk akla gelen de,  ‘model insan’ formülü…
Günümüz fotoğrafına dikkatle baktığımızda ne deriz?
“Eski insanlar birbirlerine ilaçtı
Günümüz insanları ise devasız bir dert!”
Toplumu değiştirmek isteriz değil mi?
Yolumuz nereye çıkıyor; “güvenilir insan olmaya!”
İnsan olmanın yolu; 
“göründüğümüz gibi samimi ve dürüst olacağız!”
Hele insanları hiçbir zaman, “aldatmayacağız!”
 “yalan yollara müracaat etmeyeceğiz!”
İnsan olmak, “dostlarına vefalı olmaktır!”
Vefayla birlikte, ‘fedakârlık…’
 “İnsan Olmak!”
İki cihanı, ‘kendimize cennet kılacak’ ferasetin adı…

Yazarın Diğer Yazıları