Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

ÖNCELİKLE MORAL VE GÜVEN!

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Öncelikle, ‘yüksek moral ve güven…’

Güvensizlik, moralsizlik nedir?

‘manevi yıkımdır’

Bu şehirde, 2001 yılında “Elazığ 1. Ekonomi Kurultayı…”

2014 yılında,  “Elazığ Kalkınma Kurultayı…” gerçekleştirildi

Bu kurultaylarda; ‘sektörlerin SWOT analizleri…’ yapıldı.

Sektörlerin, ‘güçlü ve zayıf yanlarıyla, fırsat ve tehditleri belirlendi’

Bu çalışmalarla, ‘katma değer tahminleri de ortaya konuldu’

İfademizi yineliyoruz; Ekonominin, ‘farklı bir dili…’ var!

O dil nedir,  ‘moral’ ve ‘güven’

Buradaki, esnek bağı da görmeliyiz;

‘Kitleler Psikolojisi…’           

Ve ‘Ekonomi…’

Şehir ve şehir insanının kendisine olan,

‘Özgüveni…’ o kadar önemli ki!

Şehrin, ‘sivil ayakları’  daha fazla, ‘paylaşımcı…’

Ekonomiyi, daha fazla, ‘konuşacak’  ‘sorgulayacak’ ‘tartışılacak…’

 “Aklın gözyaşları…” olur mu?

Olur efendim!

Gözpınarlarının gözesinde, ‘Gönül…’

Şimdi sorarım sizlere,

‘Gönülsüz veya sevdasız…’

‘Hissiz veya duyarsız…’

Bir çaba, bir emek fayda verir mi?

Bir şehir ki; sanat, edebiyat ve musiki alanında alabildiğine zenginse;

O şehrin, ‘hisleri güçlü…’

O şehrin, ‘gönlü zengindir…’

Böyle bir şehirde,  ‘vicdan ve aklı…’ bir araya getireceğiz!

Vicdanın sesini dinleyeceğiz!

Korkmayınız, ‘farklı sesler yükselsin…’

Elbette, şehrin ihtiyaçlarını, birlikte ‘sorgulayacağız…’

Elbette,  “ yol haritasını…” birlikte ‘çizeceğiz…’

Birlikte, ‘kararlılığımızı…’ vurgulayacağız!

Bu şehrin, ‘nitelikli...’ insanına inanıyorum!

Her şeyden önce, sevdası ve hisleri güçlü bir şehir…

Sohbetlerimizde sıklıkla, ‘ekonominin dili’ dedik;

‘Yüksek bir Moral…’

‘Yüksek bir Ahlak…’

‘Yüksek bir İlim…’

O dil, “Hamdım, piştim, yandım…” diyecek!

Şehrin toparlanması için,

Dağınıklıklığı üzerinden atması için,

‘moral, güven, istikrar, sağduyu…’

Bir ihtiyacın ötesinde, ‘zarurettir…’

2001 ve 2014 yılında gerçekleştirilen;

“Kalkınma ve Ekonomi Kurultayları…”

O dönemin sektör başkanlarıyla birlikte değerlendirilsin!

2020 yılında, ‘sektörler bazında…’ neredeyiz!

Sektörlerin stratejik hedeflerini bir daha masaya yatıralım!

Bu şehir, ’24 Ocak 2020 depreminde büyük yaralar aldı’

O yaralar ne kadar sarıldı?

Sorular kadar cevaplarda aynı nispette önemli!

Şehrimizde ki, ‘sivil örgüler…’

Ekonomiye, ‘ilmek…’ atmak; ‘dantel misali örmek…’

Israrla aradığımız nedir, ‘ortak bir akıl…’

Şu şehrin insanıyla, ‘kalkınmaya azmetmesi…’

Projeler geliştirmesi/ bunları hayata uygulaması…

 

Bu şehir konum itibariyle;

Çok önemli bir yerde, olmasına rağmen;

Ekonomik gelişmişliği,

Aynı paralelliği göstermiyor!

Bu çelişkiyi, kırmalıyız!

Günümüzün performansı nedir?

“Daha fazla üretmek,

Daha fazla dış pazar,

Daha fazla yatırım,

Daha fazla istihdam…”

Çok önemli bir kurgudur!

Matematik denkleminde,

“Toplamlar ve Çarpanlar” çoğalmayı ifade eder!

Buradaki mantık nedir?  Şehrin, ‘birlikteliği…’

Kendi içinde, ‘güç birliği…’ oluşturmasıdır!

Ekonomik büyüme, Demokrasi Kültürü gibidir,

“Çoğulculuğu ve Katılımcılığı…” ifade eder!

Yürekli bir kıvılcım, ‘gönül yangınına…’ yetiyor!

Bütün mesele nedir, ‘o kıvılcımı yakabilme mahareti…’

 

 

Eylül, Hüzün ayı derlerdi!

Eylül ayı geldi çattı

Şöyle bir kafa göz attı

İlkbahar yaz güneşi battı!

Hüzün ayı derlerdi ya bilemezdim! ..

 

Her mevsim hayatımdan parça gibi

Tomur bağlamış çiçek açmış gibi

Hayata kök salmış, dal budak gibi

Kuruyan her kök kaderim, bilemezdim!

 

Burcum kâh başaktır, kâh terazidir

Zaman döner, her fani marazidir

Kulun dil dökmesi Hakk’a niyazıdır

Yaprak hazan olurmuş, bilemezdim

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları