18 Nisan 2025 Cuma Günü, belki de bütün Türkiye’de okunan hutbe,
“Hucurat Suresi; Erdemli bir toplumun inşası…” Bizlerin en büyük
ideali ve de kazancı, “Erdemli Toplum!” Günümüzde böyle bir toplumun
neresindeyiz?
Hud Suresi 112.nci ayeti okudukça sarsılırım… “Öyle ise emrolunduğun
gibi dosdoğru ol. Beraberinde tevbe edenlerde dosdoğru olsunlar. Hak
ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla
görür.”
Bu ülkede, ‘makam ve mevki sahipleri…’ sizler, kendinizi hergün aşırı
hesaba çekiyor musunuz?
Hz. Ömer (ra.) halifelik görevini aldıktan sonra ilk iş parasıyla bir
adam tutmak olmuştur. Bu adamın görevi her gün belirli saatlerde Hz.
Ömer’in yanına gelerek ona; “Ya Ömer, Allah’dan kork, ölüm var!”
demekti.
Bizlerin, “adaletiyle yâd ettiğimiz bir büyük Sahabe, Hz. Ömer
(ra.)’yı kendimize, ‘rol-model almalıyız’ Aksaçlılar, büyüklerimiz,
lütfen daha fazla nasihate/ kalbe dokunacak öğütlere ihtiyacımız var.
İsra Suresi 37.nci ayette şöyle buyrulur; “Yeryüzünde kibir ve
azametle yürüme, çünkü sen, aslâ, Arz’ı yaramazsın ve boyca da dağlara
erişemezsin!” Şairimiz ne güzel demişler, “Yâ Rabbi! Bizleri haddini
aşanlardan eyleme!”
Lokman Suresi 19.ncu ayette de şöyle buyrulur; “Yürüyüşünde mütevazı
ol. (pek yavaş ve pek süratli yürüme, sükûnet ve vakarını muhafaza
et). Sesini alçalt (bağırıp çağırarak konuşma), çünkü seslerin en
çirkini, elbette ki, eşeklerin sesidir.”
18 Nisan 2025 Cuma Günü verilen hutbeyi bir daha paylaşmak istiyorum;
“Muhterem Müslümanlar!
İnsanın; yaratıcısıyla, diğer insanlarla ve çevresiyle ilişkilerini
düzenleyen, bu konuda temel ilkeler getiren surelerden biri de Hucurât
sûresidir. Bir diğer adı da ‘Ahlak suresi’ olan Hucurât suresi;
insanların ancak imanla şeref bulacaklarını, İslam’la izzete
kavuşacaklarını haber vermektedir. Müminlerin; iman bağıyla
birbirlerine kenetlenmeleri, âdâb-ı muâşerete riayet etmeleri, birlik
ve beraberliklerine zarar verecek her türlü söz, tutum ve davranıştan
kaçınmaları gerektiğini hatırlatmaktadır.
Aziz Müminler!
Yüce Rabbimizin Hucurât suresindeki ilk mesajı şöyledir: يَٓا اَيُّهَا
الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تُقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيِ اللّٰهِ وَرَسُولِهِ
“Ey iman edenler! Allah’ın ve Resul’ünün önüne geçmeyin…” Allah ve
Resul’ünün önüne geçmemek; onları herkesten çok sevmektir. Allah’ın
rızasını, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in muhabbetini her şeyden üstün
tutmaktır. Her zaman ve her yerde Kur’an’a ve sünnete gönülden
bağlanmaktır. Allah ve Resul’ünün koyduğu hükümleri; karar ve
tercihlerimizden, görüş ve düşüncelerimizden daha önemli ve daha
değerli görmektir. Hülasa, Allah ve Resul’ünün önüne geçmemek, her
mümin için bağlayıcı bir emir, imânî bir zorunluluktur.
Hucurât sûresinde verilen bir diğer mesaj ise اِنْ جَٓاءَكُمْ فَاسِقٌ
بِنَبَأٍ۬ فَتَبَيَّنُٓوا يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا “Ey iman
edenler! Size bir fâsık haber getirirse onun doğruluğunu araştırın…”
emridir. Ayet-i kerime, bizleri; yalan haber ve yanıltıcı bilgilere
karşı dikkatli olmaya çağırmaktadır. Zira ister gerçek hayatta isterse
dijital mecralarda yalan haberleri yaymak, doğruluğu teyit edilmeyen
bilgileri paylaşmak; insanlar arasında fitne ve fesadın ortaya
çıkmasına, toplumda huzur ve güven ortamının zedelenmesine sebep
olmaktadır. Nice insanların hayattan kopmasına, nice yuvaların
dağılmasına, nice dostlukların bozulmasına yol açmaktadır. Asla
unutmayalım ki, doğruluğundan emin olunmayan bir bilgiyi ve haberi
paylaşmak, büyük bir günah, ağır bir vebaldir.
Kıymetli Müslümanlar!
Hucurât sûresinde verilen bir başka mesaj ise, لَا يَسْخَرْ قَوْمٌ
مِنْ قَوْمٍ يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا “Ey iman edenler! Bir
topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın…”, وَلَا تَلْمِزُٓوا
اَنْفُسَكُمْ وَلَا تَنَابَزُوا بِالْاَلْقَابِۜ “…Birbirinizi
karalamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın…” buyruğudur.
İslam’a göre insan, hürmete ve saygıya layıktır; şakayla bile olsa el,
dil, kaş veya göz işaretiyle alaya alınamaz. İnsanın onuruna dil
uzatılamaz; ona, şeref ve haysiyetini zedeleyecek lakaplar takılamaz.
Bütün bu yanlışların sebebi, Allah’ın asla sevmediği gurur ve
kibirdir; kişinin kendini beğenmesi, karşısındakini küçük görmesidir.
Hucurât sûresinde verilen diğer bir mesaj ise, “Ey iman edenler!
Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin
kusurunu araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın…” uyarısıdır.
Mümin; elinden ve dilinden güvende olunan kişidir. Mümin, insanlara
karşı daima hüsn-ü zan besler; başkalarının değil, kendi kusurlarıyla
ilgilenir. Mümin, gıybet etmez, dedikodu yapmaz, laf taşımaz.
Değerli Müminler!
Allah Teâlâ, Hucurât sûresinde bütün insanlara şöyle seslenmektedir:
“Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir kadından
yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi boylara ve kabilelere
ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en
çok sakınanınızdır…” Yüce dinimiz İslam; her türlü ırkçılığı
yasaklamıştır. Hal böyleyken bugün; kendini medeni ve seçkin gören,
insanlıktan nasibini almamış, vahşetten beslenen zalimler,
Filistin’de, Gazze’de ve başka pek çok yerde her türlü zulüm, işkence
ve baskıyı Müslümanlara reva görmektedir. Cenâb-ı Hak ise bütün bu
kötülüklerin son bulması için ümmet-i Muhammed’in yapması gerekenleri
Hucurât sûresinde şöyle açıklamaktadır: “Müminler ancak Allah’a ve
Resûl’üne iman eden, ondan sonra asla şüpheye düşmeyen, Allah yolunda
mallarıyla ve canlarıyla cihâd edenlerdir. İşte onlar, doğru
kimselerin ta kendileridir.”
Yüce Rabbim, Hucurât sûresinde anlatılan hakikatleri hayatımıza
aktarmayı; zihnimizi, kalbimizi ve dilimizi kirleten, huzur içerisinde
birlikte yaşamamıza zarar veren bütün kötülüklerden uzak durmayı
hepimize nasip eylesin.
Hutbemi, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu duasıyla bitiriyorum:
“Allah’ım! Kulağımın şerrinden, gözümün şerrinden, dilimin şerrinden
ve kalbimin şerrinden sana sığınırım!”
Bütün mesele nedir, “okunanların/ veya sözlenenlerin kalbe tesir
etmesidir!” İçin için ağlamak geldi mi içinizden… Sizlere her dokunan
sözlere karşı, ‘titrediniz mi?’ Bütün mesele burada…