Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Miskin Ve Atalet Kavramı

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Her iki kavramı da sıklıkla kullanırız…

Atalet sözlükte, “tembellik, çalışmadan oturma, gevşeklik, uyuşukluk”

“İşsiz kalma, işsizlik”

Miskin sözlükte, “çok uyuşuk olan (kimse)

“Hoş görülmeyecek durumlar karşısında tepki göstermeyen (kimse),

“Aciz, zavallı”

Cemil Meriç, ‘atalet kavramı’ ile ilgili olarak şöyle derler;

“Uyku ile uyuşukluk arasında rakseden bir hayat.

Beklediğim bir şey yok. Dersler tatsızın tatsızı.

Kendimi bir işe bağlayamadım.

Felaket şurada ki günler de sınırlı.

Çalışmam gereken saatlerde paçavralanmış bir idrakle baş başayım”

 

Ataletin zıddı ne olabilir?

“Azim, gayret, irade ortaya koyabilme…”

Güzel olduğu kadar veciz bir söz vardır;

“Gayret bizlerden Tevfik Allah’dan…”

Bir işin yakasını sımsıkı tuttuk mu?

O iş için elimizden gelen bütün gayreti gösterdik mi?

Bütün imkânları seferber ettik mi?

Gayretimizi, ‘sabırla’ süsleyeceğiz!

Azim ve irademizi,  ‘ilimle, hikmetle, marifetle’ güçlendireceğiz

Ali İmran Suresi 159. Ayette şöyle buyrulur;

“…bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et.

(ona dayanıp güven) Şüphesiz Allah tevekkül edenleri sever.”

Üzerimizde ki,  ‘ataleti’ atacağız; ‘hayata yürüyeceğiz’

O direnç, azim ve irade olarak da tarifini bulur.

Fatih’in İstanbul’un fethi ile ilgili kararlılığı meşhurdur;

“Ya İstanbul beni alır, ya da ben İstanbul’u…”

Goethe’nin tespiti de önemlidir;

“Dünyadaki karışıklıklara yol açan şeyin,

Kurnazlık ve kötü niyetten öte, belki de yanlış anlamalar,

Ve atalet olduğunu bir defa daha tespit ettim!”

Atalet, insanı ve bazen toplumu kuşatan hastalık…

Bernard Shawin şöyle bir ifadesi var;

“Problem çaresizlik değil, isteksizlik…

İsteksizin; çünkü çocuklukta uygulanan ilk şey, içimizdeki isteği öldürmektir.”

İnsan, idealleriyle yaşar… O idealler,  ‘olmasını istediği’ hayallerdir!

O hayallerin, hayata dönüşmesi ne demektir?

Gaye olarak, ufuk olarak ifade edilir

Ahkaf Suresi 35. Ayette ne buyruluyor;

“(Ey Muhammed), O halde, yüksek azim sahibi peygamberlerin,

Sabretmesi gibi sabret!”

Kötümserlik de, acelecilikte, insanın fıtratında vardır…

Şüpheler, vesveseler insanı içten içe kemirir durur…

Sabır,  insandaki ‘tahammül gücünü’ artırır

Sabır, insanın ‘daha sağlıklı’ karar vermesine yardımcı olur

Yücel Hacaloğlu, ‘atalet nereden geliyor’ sorusuna cevap arıyorlar;

“Ruhlara çökmüş bir uyuşukluk var ki nereden geldiğini bilmiyorum.

Belki manevi boşluktan,  belki ülküsüzlükten.”

Kıyamet Suresi 35-36. Ayetlerde şöyle buyrulur;

“Sonra yine vay sana! Vay sana.

İnsan sanır mı ki, başıboş bırakılacaktır?”

Kur’an bizleri, ‘tefekküre…’ çağırıyor

Kâinatın özü olduğumuzu bizlere haber veriyor

Geçmiş ile gelecek arasında,  köprüyüz… Halden atiye yürüyoruz…

Hayatı, inşa ve ihya görevimiz/ sorumluluklarımız var

William Feather ne diyorlar;

“Bir şeyin imkânsız olduğunu iddia eden;

Yüz kişiden doksan dokuzu o işi yapmaya isteksizdir!”

Ataletin içerisinde gizlenmiş; ‘bahaneler…’

İstikrarın içerisinde sinmiş,  ‘suni buhranlar…’

“sen düşünme…” diyebilen garabetler!

Carl G. Jung  ‘dönüşümden’ söz eder;

“Duygu olmadan hiçbir karanlığın aydınlığa dönüşmesi,

Hiçbir ataletin harekete dönüşmesi mümkün değildir.!”

Sıklıkla ne diyoruz; “insanı yaşat ki devlet yaşasın!”

“Her insan, bir âlemdir” deriz değil mi?

Demokrasi kültüründe ne vardır; ‘milyonların aklı’

O aklı, bir yürek haline dönüştürmek…

Öyle bir hissiyat meydana gelir ki,

Karanlıkları yerle bir edecek,  ‘hissiyat…’

Ataleti harekete dönüştürecek, ‘hissiyat…’

Tarık Tufan, ‘uyuşmuş bir vücuttan’ bahsederler;

“Uyuşmuş bir vücudun yaraları algılaması gecikiyor.

Şimdi birçoğumuz böylesi bir uyuşukluk durumundayız

Ve gitgide vücudumuzu saran yaralardan habersiz,

 Bir hayat sürdürüyoruz.

Tedavisi gitgide imkânsızlaşan bağımlılıklar sahibi oluyoruz”

Uğur Gökbulut, ‘ataletin verdiği hali…’ tasvir ediyor;

“Artık böyle oldum ben, Biraz güvensiz, Biraz hissiz,

Biraz kimsesiz, Ama çokça sessiz,

Tepkisiz ve çok şeye karşı isteksiz.”

İnancımız,  “hepiniz sorumlusunuz’ buyuruyor!

Sorumluluk, “azmin, gayretin, iradenin aşısıdır!”

İnancımız,  “iki günü eşit olan zarardadır” diyor.

Bir günün muhasebesinde; “Allah için bugün ne yaptım!”

Bizleri,  ‘ataletten ve miskinlikten…’  kör kuyulardan, çekip alıyor

Peygamber duası, yakarışı, bizlere irfan yolunu açıyor;

“Allah’ım! Tembellikten, korkaklıktan, ihtiyarlığın verdiği düşkünlük

Ve cimrilikten sana sığınırım”

Hadis, “Hiçbir kimse kendi elinin emeği ile kazandığından, daha hayırlı bir lokma yiyemez.”

Atalet ve Miskinlik, ‘ayağımızdaki esaret zinciri’

O zincirleri kıracağız/ kırmakla mükellefiz…

Yazarın Diğer Yazıları