Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Mevlana Çağrısı

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

18 Aralık 2021 günü Saat, 20.00’sularında N. Ardıçoğlu Kültür Merkezindeyiz.
Elazığ Devlet Klasik Türk Müziği ve Kürsübaşı Topluluğunun, 
Topluluk Şefi Kenan Çimtay ’ın yönetiminde “Mevlana’yı Anma Konseri…”
Hz. Mevlana’nın eserleri büyük bir huzur içerisinde icra edildi…
Buradaki incelik neydi?
Valimiz Ömer Toraman’ın bu güzide konserde bulunmalarıydı.
Konser sonrasında da, nezih bir konuşma yaptılar.

Mevlana, “Gel, gel ne olursan ol yine gel
Bizim dergâhımız ümitsizlik dergâhı değildir!”
Hz. Mevlana’da, ‘taassup putlarını kıran hoşgörü yürüyüşü…’ 
Hz. Mevlana’nın yaşadığı asra hiç baktınız mı?
1071 Malazgirt Zaferidir. 1085 tarihi, “Harput’un fethidir!”
1096-1270 yılları, ‘tarihi Haçlı Seferleridir’
Mevlana’nın Belh Şehrinden Anadolu’ya kopup gelişinin yegâne sebebi,
“Moğol İstilasıdır…”


Hz. Mevlana’nın Anadolu’da ilk durağı, “
Mengücek Bey’inin davetiyle; şimdiki Karakoçan İlçemizin “Okçular Beldesine…” gelirler.
Günümüzde ‘Okçular’ Elazığ İlimizin Karakoçan İlçesine bağlı bir köyüdür.
Köyün adı, ‘Okçular’ ismi nereden gelmektedir?
“Selçuklu Sultanı Alaattin Keykubat’ın okçularından Okçu Yusuf’tan gelmektedir…”
Hz. Mevlana’nın ilk mekân tuttuğu bu tarihi yurt; “Okçu Yusufların, Çaka Beylerin, 
Hamza ve Bahadır Gazilerin bizlere bıraktıkları kadim yurt…”
Harput’un tarihimizde apayrı bir yeri vardır.
Özellikle Belek Gazi Döneminde, “Erzurum’dan Halep’e kadar uzanan bir direnç merkezi olacaktır!” Her zaman için söyleriz, Harput’un Fethi, İstanbul’un fethinden 368 yıl öncedir.


Ve yine Bursa’nın Fethinden de, 214 yıl öncedir.
Harput, Türk-İslam Kültürünün de ilk kalesidir. 
Hz. Mevlana’nın da ilk uğrak yeri burasıdır. Ahilik Kültürünün ilk yakıldığı ocak da, buradadır.
***
Nurettin Ardıçoğlu Kültür Merkezindeki, ‘Edebi Sofrada…’ kimler yoktu ki!
Özellikle de, 1971 yılında kurulan Elazığ Musiki Konservatuvarı Derneğinin;
“50 yıllık Başkanları bir aradaydı…”
“Bir Şeb-i Arus Gecesi” şiirimizde ne diyoruz;
“Mevlana Gel dedi, aşk meclisine
Koştular yârenler, dost meclisine
On üçüncü asırdan, Yirmibirinci asra 
Gönüller, Şeb-i Arus Meclisine
Yâd eylediler tarihi bir daha
Sönmez, Sever, Bulut, Çamlıbel;
Elele, gönül gönüle vererek;
Kazezoğlu, Akılotu, Denizler,
Coştular Mevlana’yı yaşar gibi
Çimtaylar, o aşkın ruhaniyetinde
Gel dediler, bir olmaya, huzura…
Varlığın gayesinde, dön dediler
Böyle geceler, ruhumda yankılar
Mevlana çağrısına vuslat kılar”

Bizim Yunus Ne diyorlar;
“Yetmiş iki millete bir göz ile bakmayan,
Halka müderris olsa da; Hakk’a asidir.”
Değişimden bahsedenler, Mevlana’yı okumalılar;
“Dün akıllıydım, dünyayı değiştirmek istedim;
Bugün ise bilgeyim, kendimi değiştirdim.”
Hz. Mevlana kendi hayat felsefesini nasıl tanımlıyor?
“Ben yaşadıkça Kuran’ın bendesiyim.
Ben Hz. Muhammed’in (asv) ayağının tozuyum.
Biri benden bundan başkasını naklederse;
Ondan da bizarım, o sözden de bizarım (şikâyetçiyim)”
Hz. Mevlana,  ‘sözü toprağa düşürmemiş’
Gönüllere,  ‘nakış misali…’ işlemiştir! 
O bir,  ‘tasvir dehasıdır’


Mevlana,  ‘hikmet derslerini’ sadece yaşadığı asra değil;
Geleceğe de,  ‘taşıyabilmiştir…’
Hz. Mevlana’nın Yedi Öğüdünden;
“Cömertlik ve yardım etmede, akarsu gibi ol
Şefkat ve merhamette güneş gibi ol
Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol
Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol
Tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol
Hoşgörürlükte deniz gibi ol
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol”
Huzur bulduğumuz güzel bir gece oldu
Bu gece için yazdığımız bir dörtlükte;
“Sükûtu içimizde demlendirir
Sabır niyazında dinlendirir
Bazen efkâr türküsü çimlendirir
Dem dem sükût içer, neşe buluruz.”


 

Yazarın Diğer Yazıları